Teheccüd vakti isteme vaktidir

Vakitlerin hepsini Rabb’imiz yaratmıştır. Ancak teheccüd vakti, vakitlerin en azizi, en mübareği ve en bereketlisidir. Seher vakti bereket vaktidir.

Seher vakti, kalb hayatımız için sefer vaktidir.

Rabbi’miz Âli İmrân Sûresi’nde müminleri tarif buyururken: “Seher vaktinde uyanık oldukları, tövbe, istiğfar halinde bulunduklarını…“dikkate verir. Bundan dolayı kalbi, gönlü uyanık olan kimseler seher vaktinde uyanık  bulunurlar.

Nafile ibadetlerin en faziletlisi gece kılınan teheccüd namazıdır. Teheccüd ibadeti, yatsı namazını kıldıktan sonra bir miktar uyuyup kalkınca kılınan bir gece namazıdır.

Beş vakit namaz farz kılınmadan önce teheccüd namazı bütün mü’minlerin üzerine farzdı. Miraç’la birlikte beş vakit namazın farziyeti sâbit olunca, teheccüd namazı ümmet için nâfile bir namaz olarak kaldı.

Peygamber Efendimize özgü bir ibadet olarak Peygamberimiz (a.s.m.) için farz oluşu devam etti. Bu konuda ayeti kerimede şöyle denilmektedir:

“Gecenin bir kısmında sana mahsus bir nafile olan teheccüd namazı kılmak üzere uyan, böylece Rabbin seni övülmüş bir makam olan en büyük şefaat makamına ulaştırır.” (İsra Suresi: 79)

Teheccüd namazı için uyumak şart mı?

Teheccüd namazı adından da anlaşıldığı gibi gece namazı demektir. Bu yüzden de uyuyup uyanmak şarttır. Uyumayan kişiler uyumadan da kılabilirler ancak yatıp kalmak en faziletli olanıdır.

Geç vakitlere kadar oturduktan, çalıştıktan sonra kılıp yatmak güzeldir. Ancak Teheccüt namazının aslı biraz uyuduktan sonra kalkıp kılmaktır.

Teheccüd namazı ne kadar kılınmalı?

Teheccüd namazı, iki rekâttan sekiz rekâta kadar kılınabilir.

Bu namazı insan kendi evinde kılabildiği gibi, yolculukta, misafirlikte, gece çalıştığı iş yeri gibi yerlerde de kılabilir.
Teheccüd vakti rahmet, mağfiret, feyiz ve bereketin coştuğu bir zaman dilimidir. Bu vakit mümkün olduğunca ibadet ve dua ile geçirilmelidir.

Teheccüd namazının fazileti hakkında pek çok hadis rivayet edilmektedir.

“Gecenin üçte birisi kalınca her gece Rabbimiz şafak sökünceye kadar şöyle buyurur:
‘Kim Benden birşey isterse ona vereyim. Kim Bana duâ ederse onun duâsına icabet edeyim. Kim istiğfar ederse, ona mağfiret edeyim.”

Bir diğer hadisi şerifte ise;
“Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” (Müslim, 1163) buyurulmaktadır.

Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) teheccüd hassasiyetine gelince;

Gelmiş, geçmiş tüm günahları bağışlanmış, masum Nebi, (s.a.v.) geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Uzun uzun içli ve hisli dualar ederdi. Hz. Aişe (ra) nın anlattığına göre, Efendimiz (s.a.v.) bir gece namazında ayakta ve rükûda sakalı ıslanıncaya kadar ağlamıştı. Secdede de ağlamayı sürdürmüş, gözyaşıyla yer ıslanmıştı. Bu hâli gören Aişe Validemiz:

-Ya Resulallah, Allah sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışladığı halde niçin ibadet konusunda kendini bu kadar zorluyorsun, diye sorduğunda şu cevabı almıştı:
“- Ben Rabbime karşı şükreden bir kul olmayayım mı?„

Teheccüd nimetlere karşı büyük bir şükür, kabir ve Cehennem azabına karşı bir zırhtır. Gece namazı, Allah’ın sevgisini kazandırır, insanı faziletli kılar, manevî zevklerin kaynağıdır, acı ve felâketlerden korur, bedenin şifasıdır, ruhî ve kalbî terakkiye vesiledir. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, “kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık”tır.

“Bedir Savaşının gecesinde sabaha kadar namaz kılıp dua eden Peygamberimiz (s.a.v.), bu benzersiz namazın mahiyeti sorulunca şu cevabı vermişti:

-Bu namaz ümit, korku ve yalvarma namazıdır.

Demek ki, başta İslâm davetçileri olmak üzere, zor imtihanlardan geçenler, olağanüstü sıkıntısı olanlar her şeyden önce geceleri teheccüd kılarak Allah’ın sonsuz hazinesinden istemeli, yardım ve desteğini talep etmelidir.

Teheccüd âdeta sevenin ezelî ve ebedî Sevgilisiyle buluştuğu, Onu tesbih ve tazim ettiği, derdini döktüğü, yardım istediği özel dakikalardır.

Teheccüd namazı, maddî ve manevî sayısız dertlerle mahzun, birçok arzusu ve emeli bulunan, nihayetsiz ihtiyacı olan insana sunulan eşsiz bir hazinedir. Rabbimizin hazinesinden istifade etmenin tek şartı, bir zahmet kalkıp abdest alıp o yüce dergâha yönelmektir.“ (Cemil Tokpınar/Moral Haber)

İmkan ölçüsünde yolculukta, misafirlikte, dar zamanda, uykusuzluk, yorgunluk, hastalık gibi hallerde bile teheccüdü terk etmemek bir fazilet ve sevabı büyük bir ibadettir.

Sıkışık durumlarda 2 rekat da olsa bu namazı kılmaya devam eden kişinin yüzü nurlu, bendeni sağlıklı, insanlara sevimli ve işleri de hayırlı ve bereketli olur.

Erken yatıp, erken kalkanların hayatlarına baktığımızda, genç ve dinç yaşlanıyorlar. Güzel yaşayanlar, güzel yaşlanıyorlar. Moralleri, neşeleri, yaşam sevinçleri daima yüksek olup, hayatlarında huzur ve bereket oluyor.

Teheccüde alışmak ilk başta zor gelse de zamanla alışılır. Geç vakitlere kadar süren gereksiz konuşmalar, misafirlikler, TV dizileri ve tartışma programları, sosyal medyada vakit geçirmek teheccüde kalkmayı zorlaştırmaktadır.

Her şeye rağmen zamanzede olmamak gerekir. Zamana esir olmak değil, zamanı esir almak şarttır.

Şartlara teslim olmak yerine, şartları teslim almaya çalışalım.

Teheccüde başlamak için özellikle Ramazan ayı önemlidir. Zaten sahura kalkacağımız için birkaç dakikamızı teheccüde ayırır, arkasından yemeğimizi yeriz. Bayramdan sonra da devam etmemiz mümkündür.

Uykusuzluk, yorgunluk, hastalık, yolculuk, zaman darlığı gibi durumlarda, yatmadan önce veya imsaktan biraz önce kılıp arkasından sabah namazını kılabiliriz. Böylece âdet edindiğimiz bir ibadeti terk etmeyip devam ettirmiş oluruz.

Rabbim bu güzel ibadeti hakkıyla eda eden kullarından eylesin.