Seks robotları ve ahlaki (!) kaygılar

Yazıya başlamadan iki hususu peşinen ifade edeyim. Birincisi şahsen metal silikon karışımı bu dilberlerle herhangi bir ‘aşna fişne’ vaziyetim olmadı. Anlayacağınız yazdıklarım tamamen teorik. İkincisi ise silikon ve yapay zekâ harikası olan bu makinelere kesinlikle karşı değilim. Aksine bunların insanlığın hizmetine sunulmuş en mantıklı icatlardan biri olduğuna yürekten inanıyorum. Gel gör ki herkes benimle aynı

DR. ÜNAL BİLİR 12 Temmuz 2020 YANMANŞET

Yazıya başlamadan iki hususu peşinen ifade edeyim. Birincisi şahsen metal silikon karışımı bu dilberlerle herhangi bir ‘aşna fişne’ vaziyetim olmadı. Anlayacağınız yazdıklarım tamamen teorik.

İkincisi ise silikon ve yapay zekâ harikası olan bu makinelere kesinlikle karşı değilim. Aksine bunların insanlığın hizmetine sunulmuş en mantıklı icatlardan biri olduğuna yürekten inanıyorum.

Gel gör ki herkes benimle aynı fikirde değil. Seks robotları geliştikçe ve yaygınlaştıkça farklı toplumsal kesimlerden itirazlar da yükseliyor. Şimdilik uzmanlar arasında yaşanan bu tartışmaların temelinde yatan gerçek şu: Isıtılmış bir vücuda sahip olan, erotik ve konuşma yeteneği her geçen gün daha da artan bu robotlar özellikle erkeklerin dünyasında ‘insani’ bir konum ediniyor. Müşterinin tercih ettiği fiziksel özelliklere göre üretilebilen bu akıllı ve şehvetli makineler erkeklere sadece cinsel tatmin sağlamakla kalmıyor aynı zamanda onlarla konuşan bir can yoldaşı hâline geliyor. Zengin erkeklerin ‘evlendiği’ bu robotlar genelevlerde de hizmet veriyor.

Peki her türlü cinsel tercih ve zevkin mümkün olduğu bir dünyada insan-robot aşkı veya ilişkisi neden yaygınlaşıyor?

Çünkü erkek ve kadın arasındaki şefkate, saygıya, sadakate ve karşılıklı fedakârlığa dayalı dünya çoktan göçtü, bu bir. İkincisi kadın ve erkek karşılıklı mutluluğun tarafı olamayacak kadar yabancılaştı artık birbirine. Maalesef paylaşma, dayanışma, zor zamanda yanında olma gibi insani değerlerin yeri yok artık kadın erkek ilişkilerinde. Birbirinin bedenini meta olarak algılayan, birbirini her türlü sömürünün aracı olarak gören iki düşman var ortada. ‘Karşı cins’ değil ‘karşıt cins’ ile yaşanan birliktelikleri geçtik, evlilikler bile ‘karşıt cinsi’ talan etme stratejisi. O yüzden erkekler birçok kadının gözünde kaba, tiksindirici, vahşi ve ‘zehirli’ birer mahluk.  Kadın da yazık ki güzel ve cinsel arzuların emrinde olduğu müddetçe yüceltilen aksi hâlde dövülen, tecavüze uğrayan hatta öldürülen bir varlık. Hâl böyle olunca kadın erkekten tiksiniyor, erkek de kadından illallah ediyor.

Peki sonuç?

Erkek de kadın da yitirdiği masum, insani sevgiyi olabildiğince kendi hazlarına ayarlanmış, sadece onun mutluluğuna hizmet eden robotlarda arıyor. Çünkü egoizmin putlaştırdığı zevkleri kendisine zahmetsiz verebilecek hiçbir insan evladı yok. Ayakları kokmayan, bedeni terlemeyen, itaatkâr robot erkek ile kalıptan çıkmış bir vücuda ve erotik adanmışlığa sahip kadın robot bencilliği zirve yapan insanlara göre biçilmiş bir kaftan.

Kadın-erkek arasındaki dünyanın çökmesinden her iki taraf da sorumlu olmasına rağmen, çoğunlukla mutluluğu seks robotlarında arayan cinsin erkekler olduğu bir gerçek. Kanımca bu gelişmenin ardında cinsiyetçi, seksist bir kafa aramak oldukça yanlış. Aksine seks robotlarını erkekler için cazip hâle getiren sosyal, hukuki bazı nedenler var.

Maalesef kadını erkek şiddetinden, tahakkümünden ve sömürüsünden korumak için peyderpey geliştirilen yasalar günümüzde erkeğe zulmetmenin hukuki bir zemini hâline geldi. Örneğin bir adam tümüyle karşılıklı rızaya dayalı, evlik dışı bir birlikteliğin bedelini öyle ağır ödüyor ki! Şeriatla yönetilen birkaç ülkeyi işin dışında tutacak olursanız evlilik dışı bir beraberlikten doğan çocuk üstünde babanın hukuken neredeyse hiçbir hakkı yok. Ancak ömür boyu süren ağır yükümlükleri var.

Vaziyet yazık ki boşanmayla biten evliliklerde de aynı. Eğer anne hayat kadını, katil, uyuşturucu taciri falan değilse her hâlükârda çocukların velayetini alıyor. Güya bazı ülkelerde babanın da velayete ortak olma hakkı var. Ancak gerçekte anne istemediği veya ağır bir suçtan hüküm giymediği sürece babanın çocukların velayetini alması veya ona ortak olması mümkün değil. Evlilik dışı ilişki ve boşanma hâlinde erkeği çoğu babalık hakkından mahrum bırakan bu ‘yasal’ zemin erkekleri yıldırmış, korkutmuş vaziyette. Yasalar doğurmayı ve anne olmayı tartışmasız insani bir hak olarak görürken, babalığı âdeta bir suç hâline getirdi. Örneğin çoğu anne/kadın eski eşten aldığı nafaka kesilmesin diye yeni sevgilisi ile ‘gayri resmî birlikte yaşama’ yolunu seçiyor. Bu durumda baba/erkek eski karısına nafaka ödemeye devam ederken; çocuğunun eğitimi, şekillenmesi ve geleceği hakkında anne lütfetmediği sürece hiçbir hakka sahip değil. Üstelik çocuk babayı ancak yasal aralıklarla görebilirken, annenin yeni erkek arkadaşı çocuğun hayatına kendiliğinden dahil oluyor. Hatta bu durumdaki birçok baba evladının üvey baba/erkek arkadaş tarafından istismar edilebileceği kâbusuyla yaşıyor. ‘Hangi anne çocuğunun erkek arkadaşı/yeni kocası tarafından istismar edilmesine göz yumar’ dediğinizi duyar gibiyim. Lütfedip bu konuda sadece bir kısmı basına yansıyan mahkeme kararlarına, annesinin gözü önünde istismara uğramış kurbanların hikâyelerine bir bakın! Ve bazı kadınların yavrusuna tecavüz eden adamı nasıl koruduğunu ibretle görün!

Şiddet ve sömürü boyunduruğundan kurtulan kadın gücünü ve haklarını yazık ki her zaman adilane kullanmıyor. Örneğin cinsel dokunulmazlığını garanti altına alan yasaları gerektiğinde eski eşe veya sevgiliye karşı tecavüz suçlaması şeklinde devreye sokuyor. Ancak asılsız tecavüz suçlamasıyla haysiyetine tecavüz edilen erkek cinsel tatmini robotlarda bulduğunda kanlı canlı bir kadına dönüp bakmıyor artık. Evlilik dışı bir anlık şehvet veya boşanmayla biten evlilik sonrasında hakları değil ama ağır yükümlükleri olan, finansal olarak çöken, yavrusu kendine karşı bir silah ve intikam aracı olarak kullanılan erkek bundan böyle babalık riskinin olmadığı makinelerle sevişiyor. Bir anlık şehvetin bedelini yıllarca nafaka olarak ödemektense cinsel mutluluğu karşısında kendisinden daha az para talep eden robotların koynuna giriyor adam. Çünkü baba, eş, hayat arkadaşı olma misyonu elinden alınan erkekten geriye kuru bir cinsellik kalıyor. Dahası erkek kadını önceleyen yasalara ve söylem diktatörlüğüne boyun eğmektense cinselliğini dönüştürüyor. Gel gör ki tutucu kafa erkeği robot aşkında da rahat bırakmıyor. Kadından kaçıp robotlara ram olan adamımın yakasına bu kez de ‘etik’ kaygılar yapışıyor.

Bana kalırsa erkelerin de kadınların da cinsel arzularına cevap veren makinelerle sevişmesi, isteyen kadınların da yetenekli veya adaleli erkeklerin bağışladığı spermlerden çocuk sahip olması mevcut tablodan çok daha dürüst ve ahlaklı. Bırakalım erkekler de kadınlar da cinsel tatmini, ideal sevgiyi robotlarda arasın. Bakarsınız seks robotları çocuk istismarını, cinsel şiddetin her türünü ortadan kaldırır. Ola ki aralarında hiçbir cinsel bağın kalmadığı erkek ve kadın gelecekte huzur içinde ve tümüyle eşit koşullarda yaşar.

ÖNE ÇIKANLAR