Hamas’ın İran bağlantısı Beyrut’ta vuruldu

Hamas’ın İran bağlantısı Beyrut’ta vuruldu

İsrail’in Gazze’de strateji değişikliğine gideceğini açıklamasının hemen ardından Ortadoğu’da bombalar patlamaya, ortalık iyice karışmaya başladı. Tesadüf mü?

SEDAT LAÇİNER 04 Ocak 2024 YORUM

İlk saldırı Salı günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güney mahallelerinden Dahiyeh’te meydana geldi. İlk başta drone’la yapıldığı sanılan ancak daha sonra savaş uçaklarından atılan güdümlü füzeyle yapıldığı anlaşılan saldırıda 6 kişi ölürken bunların 3’ünün Hamas’ın silahlı kanadının üst düzey liderleri olduğu belirtiliyor: Salih El Aruri, Samir Findi Ebu Amer ve Azzam el Aqraa Ebu Ammar. 

Saldırda asıl hedef Salih El Aruri idi. Saleh el- Aruri, Hamas’ın lideri İsmail Haniye’nin vekili sayılıyor ve grubun askeri kanadının kurucularından biri. Suikastta öldürülen El Aruri İsrail hapishanesinde 15 yıl geçirdikten sonra Lübnan’da sürgünde yaşıyordu. Aruri, daha ilk günden İsrail’in hedefindeydi.

İsrail 20 Ekim’de Aruri’nin Batı Şeria’da yaşayan ailesinin ve akrabalarının evlerini basmış ve onları gözaltına almıştı.  57 yaşında olduğu tahmin edilen Salih el-Aruri, siyasi büronun en etkili isimlerindendi ve birçok kişi tarafından Hamas’ın Batı Şeria’daki askeri kanadının da fiili lideri olarak görülüyordu.

İsrail ve ABD, Aruri’nin Hamas’la İran ve Hizbullah arasındaki kilit bağlantı olduğuna inanıyordu. Yani Aruri’nin öldürülmesi, bir anlamda İran bağlantısının öldürülmesi gibi.  Saldırıyı kimin yaptığı gün gibi aşikar aslında. İsrail dışında bir şüpheli yok.

Ancak İsrail, bu tür saldırılarda saldırıyı üstlenmez, inkar da etmez. Lübnan’ın hava sahası yol geçen hanı gibi. İsrail uçakları ve droneları Lübnan semalarında neredeyse özgürce dolaşabiliyor. Lübnan hava kuvvetleri yok gibi bir şey. Benzeri bir durumda Suriye için de geçerli. 

Saldırıya dönecek olur isek saldırı için İsrail sözcüsü, “kim yaptıysa cerrahi hassasiyetle yapmış. Saldırı Hizbullah’a veya Lübnan’a değil Hamas’a karşı yapılmış” dedi. Sözcü bunları söylerken tedirgin görünüyordu…

Çünkü İsrail, saldırı nedeniyle tüm Lübnan’ın veya Hizbullah’ın geniş çaplı bir savaşa girmesini istemiyor.  Diğer taraftan sözcü böyle söylese de saldırı mekanı öncelikle Hizbullah’ın yuvası gibi bir yere yapıldı. Yani İsrail, Hamas’tan önce Hizbullah’a saldırdı. Ayrıca Lübnan’ın topraklarında yapılan böyle bir saldırı Lübnan’ın ulusal egemenliğini hiçe saymak anlamına geliyor.  Saldırının ardından Hizbullah tehditler savurdu.

İsrail, eyleme geçmediği sürece bu tür tehditlere alışık. Hizbullah’ın şu haliyle İsrail’e konvansiyonel yollarla zarar vermesi güç, çünkü Hizbullah’ın roket ve füzeleri İsraiL’e ağır zararlar verecek güçte ve gelişmişlikte değil. 

SÜRPRİZ SAYILMAMALI

Diğer taraftan İsrail’in Lübnan’da bir Hamas liderini öldürmesi bir yönüyle sürpriz sayılmamalıdır. Çünkü Aralık ayı başında sızdırılan bir kayıtta İsrail İç Güvenlik Teşkilatı ŞİN BAT’in Başkanı Ronen Bar’ın İsrailli milletvekillerine “Hamas liderlerinin Gazze’de, Batı Şerya’da, Lübnan’da, Türkiye’de, Katar’da, heryerde vurulacağını” söylemişti. Bu açıklamalar basında geniş şekilde yer aldı. O günlerde Türkiye, İsrail’i bunu yapmaması için uyarmıştı.  İşin doğrusu İsrail, düne kadar Gazze’de deli gibi dağları taşları bombalayıp, onbinlerce sivili katlederken tüm dünya Lübnan’daki suikasti beklemedi. İsrail’in aynı şekilde devam edeceğini sandı. Ne var ki İsrail, suikast serisini başlatmış görünüyor. Bunun çok ağır neticeleri olabilir.

İRAN SALDIRISI

Dünya henüz Lübnan’daki saldırıyı hazmedemeden İran’daki patlamalar geldi. İran Kudüs Gücü’nün başı olan Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin 4. yıldönümü münasebetiyle İran’da düzenlenen anma töreninde meydana gelen iki patlamada en az 103 kişi öldü ve çok sayıda kişi de yaralandı. Süleymani, 2020 yılında Bağdat’ta ABD’nin insansız hava aracı saldırısında öldürülmüştü ve Irak ve Suriye’de İran’ın vekil güçlerini yöneten lider olarak görülüyordu. 

Patlamalar, Kerman’daki Şehitler Bahçesi mezarlığı olan “Golzar Şohada”ya giden yollarda meydana geldi. Süleymani’nin naaşı, “şehit” sayılan 1.024 kişiyle birlikte bu mezarlığa defnedilmişti ve bu alan, ABD’ye ve Batı’ya karşı “direniş ekseni”nin destekçilerinin ebedi istirahgahıı haline geldi. 

Görgü tanıklarının ifadeleri güneydeki Kerman kentinde 10 dakika arayla iki patlamadan bahsederken, bazı raporlar dört farklı patlamadan söz ederek olayın son derece karmaşık bir saldırı olduğunu öne sürdü. İlk patlama Süleymani’nin mezarının 700 metre uzağında, ikincisi ise 1 kilometre uzakta meydana geldi. 

Başlangıçta yerel yetkililer, patlamaların gaz patlamasından mı, yoksa intihar bombacılarından mı kaynaklandığının bilinmediğini söyledi. Daha sonra yetkililer, patlamanın uzaktan patlatılan iki bombada meydana geldiğini söyleyerek olayı “terör” olarak sınıflandırdı.  Saldırının yerli bir grup tarafından mı yoksa İsrail, ABD vs. tarafından yönlendirilen bir grup tarafından mı gerçekleştirildiği henüz netlik kazanmadı.  İran yakın zamanda İsrail devletinin gizli servisi Mossad’ın desteklediği bir grubu ortadan kaldırdığını duyurmuştu.

Kamuoyundan uzakta İran ile Mossad destekli ağlar arasında bir mücadele İran’da sürüyordu.  Kerman eyaletinden bir temsilci, İsrail ajanlarını suçladı. Saldırı nedeniyle İsrail ve ABD’yi suçlayan pek çok kişi oldu. Saldırıyı İsrail gerçekleştirmiş olabilir mi? Her seçenek masada. Yani mümkün. Ancak İsrail’in üst düzey askeri hedefleri olmayan sivillere yönelik genel bir saldırı gerçekleştirmesiyle çok sık karşılaşılmıyor.

Bu saldırıyı İsrail düzenlediyse ya olağandışı bir durum var veya ölenler arasında bilmediğimiz üst düzey bir yetkili vardı. Bu saldırının İsrail’in bugüne kadar İran’da yaptığı davranış kalıplarına uyan bir saldırı olduğunu söyleyemeyiz. 

Öte yandan örgütler ile devletler arasındaki ilişkiler matruşka dizilerine benzer. Kimin kimi desteklediğini bulmanız için birkaç bağlantıyı takip etmeniz gerekir. İsrail, şu günlerde İran karşıtı her grubu destekleyebilecek modda. 

İSRAİL-İRAN MÜCADELESİ Mİ?

Lübnan ve İran saldırıları ne kadar bağlantılı bilemiyorum. Yakında ortaya çıkar. Bu süreç belki de ilk olarak 25 Aralık’ta İsrail’in Suriye’deki hava saldırısında başladı. Bu saldırıda İsrail güçleri İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun (IRGC) üst düzey bir komutanı olan Razi Musavi’yi Şam yakınlarında öldürdü.

Tahran o günlerde İsrail’in eylemlerinin bedelini “kesinlikle ödeyeceği” tehdidinde bulundu, ancak ses çıkmadı.  Sonra 2 Ocak’ta Hamas’ın İran bağlantısı sayılan Aruri Lübnan’da suikaste uğradı. Hemen ardından ise 3 Ocak’ta İran’daki patlamalar geldi. İsrail geçmişte İran’ın nükleer programında yer alan nükleer bilim adamlarına yönelik hedefli suikastlar da gerçekleştirmişti. 

YENİ SALDIRILAR OLABİLİR Mİ?

Evet olabilir. İsrail istihbarat dökümanları zaten bunu söylüyor. Hem İsrail’in sınır dışı suikastlerini beklemeliyiz, hem de bu bölgede olaylarla ilgili değilmiş gibi duran başka suikastler de beklenmelidir kanaatimce. Bunlara ek olarak özellikle Avrupa’da küresel gerilimi artıracak, Müslüman-Batı karşıtlığının altını çizecek simgesel saldırılar yapılması da ihtimal dahilindedir. Küresel ve bölgesel olayların birbirini besleyecek şekilde gelişmesi muhtemeldir.

İRAN BAĞLANTISI

İlginçtir, yaşananlar ya doğrudan ya da dolaylı olarak İran’la bağlantılı. İran, Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de ve Filistin’de müttefikleriyle ABD’ye ve İsrail’e saldırıyor görüntüsü veriyordu. Görünen o ki bir el de İran karşıtı bir kampanyayı başlattı.

İsrail ne kadar bastırsa da ABD, İran’la doğrudan bir savaşı istemiyor. Bunun yerine ABD de vekilleriyle hareket ediyor olabilir.  Bu durumun Irak ve Lübnan başta olmak üzere tüm bölgede yansımaları olur. “Irak’ta etnik gerilime dikkat” derim.

Lübnan zaten çok kırılgan; Hizbullah İsrail’e karşı ani saldırıya geçmeden önce arkasını kollamak zorunda.  Şu ana kadar tüm tepkiler İsrail’e yöneliyordu, ancak şimdiden sonra gerilim ve çatışma İsrail ile Müslümanlar arasında görüntüsünü bölge ülke ve halklarının kendileri arasındaki çatışmalarla değiştirme süreci başlayacak gibi duruyor. Buna iç çatışmalar da dahil.