Çocuklardaki çehre

Bütün nazlı mevsimlerin, yılların, ayların, günlerin bunla birlikte yağmurlu, karlı, rüzgarlı ve fırtınalı durumlarda bile hiç kopmayıp devam eden ilişkileri nasıl bir birliktelik içersinde devam ediyorsa, çocuğunda anne ve babası ile aralarında kurmuş olduğu ilişki, özünde ve ruhunda hissettiklerini kalblerinden dışarı taşımakta ve gerçek manasıyla da onların yüzlerine baktığınızda mutlulukları  okunmakta ve görülmektedir. Çocukların tebessümleri,

K. KEMAL METE 28 Ekim 2018 YORUM

Bütün nazlı mevsimlerin, yılların, ayların, günlerin bunla birlikte yağmurlu, karlı, rüzgarlı ve fırtınalı durumlarda bile hiç kopmayıp devam eden ilişkileri nasıl bir birliktelik içersinde devam ediyorsa, çocuğunda anne ve babası ile aralarında kurmuş olduğu ilişki, özünde ve ruhunda hissettiklerini kalblerinden dışarı taşımakta ve gerçek manasıyla da onların yüzlerine baktığınızda mutlulukları  okunmakta ve görülmektedir.

Çocukların tebessümleri, oyunları ve tatlı tatlı konuşmaları, gönüllerimize ayrı bir haz ve ayrı bir tat sarar. Şefkatle kucaklar, muhabbetle okşar ve yaşama zevkiyle coşturur. Onlar için bulundukları ortamlar bütün heyecanıyla bir tiyatro sahnesin de oyun oynuyor gibi hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Bu oyunlar öyle sevgi doludur ki, karşılığında sizden bir şey beklemez, fakat onların şahsiyetinin oturması için lüzum icabet ederken, sizi de onunla oynatıp dinlendiren bir uğraştır adeta.

Karşınızda bütün insani hususiyetlerin inkişâfına açık bir fıtrat dururken, öğrendikleri her şey de onun için bir ganimet alanı olarak görülmüştür. Geceleri  ayrı bir duygu, gündüzleri ayrı bir bakış kazandırdıklarından sizlerin gönüllerinizede ayrı bir ruh havası ile hitab ederler. Zamanla aile içersinde birbirinden kopmuş uzaklaşmış parçaları, küçük ellerinin izleriyle, gözündeki halisane bakışı ve duruşuyla biraraya getirir. Aynı zamanda o, aile içinde barış havasını estirdiği gibi, kırgınlıkları ortadan kaldıran tutkal vazifesi de yapar.  Herkese değişik buudda bir his ve fikir ziyafeti verirken herkesi bir kere daha hayata bağlar.

Uzanan yolların sağındaki, solundaki çiçeklerden evlerimizin içindeki gündüzden ve gecedeki aydınlığın ortaya koyduğu ışıktan, ailenin her bir ferdinin yüzlerindeki duruluktan yola çıkarak gönüllerindeki aydınlıkla ve sevgiyle kucaklaşmasını bilirler. Öyle farklı bir hava, farklı bir ziya ve farklı bir şive ile gelip gönülleri okşarlar ki, olsa olsa ancak, aşkın şefkat dolu bakışlarından, birbirlerine bir ömür yetmeyecek veya bitmeyecek bakışlara dönüştürürler. Bu kadar cezbedici bir hal ve bu kadar imrendirici bir durum başka hiç bir yerde görülmez. O âna kadar kalbin bir köşesinde sessiz sessiz uyuyan aşk  ile şefkate dayalı sevgi birdenbire canlanır, kabarır, köpürür; bütün benliği sarar ve önüne geçilmez bir hasret (olan veya olmayan için) arzusuna dönüşür. Herkesin kalbinde hissettiği, tattığı, lezzet aldığı sevgi, derecesine göre adeta uhrevîleşir ve birer melek haline gelir.

Kendilerini, çocuklarıyla  ilgilendikleri, birlikte oldukları ve her an onun gülüşlerinden etkilendikleri atmosferin içinde bulurlar. Bu gülüşler sayesinde bir baştan bir başa gönül dünyalarını tıpkı bir çiçek bahçesi haline getirir ve onları varolma zevkiyle coştururlar. Onlar, bu gülme jestlerini gördükçe bütün varlığı duyar ve dinler; duygu ve düşünceleriyle kanatlanır, kendilerinden geçer; zaman zaman da onun gözlerinden akan gözyaşlarıyla nefes alır, gözyaşlarıyla boşalır, aradan perdelerin kalktığını duyar, ailesinin ona yakınlardan daha yakın olduğunu hisseder ve kendilerini âdeta bir zevk aleminin içinde bulurlar. Anne ve baba onda, bütün varlığın sesini duyabilir.

Çocuğun derinliğini temsil eden ona ait olan ruhunda korku ve ümit, tasa ve sevinç, keder ve neşe kavramlarını çözebilmek için gülme ve ağlama musikisini dinleyebilenler anlar.  Onu sanki kendine bir nimet inmiş gibi kabul eden, onunla büyüyen, onu dinleyebilen ve algılayan onun sayesinde anne-baba makamını elde eden zaman üstü ruhlar,  Allah‘ın onlara nasip ettiği melek gibi günahsız çocuklar sayesinde daha önce onsuz yaşadıkları atmosferlerin veya ortamların nasıl değiştiğini görür ve onunla birlikte cennet meyvelerinin lezzetini tattıkları hisseder.  Firdevs bahçelerinin renk ve güzelliğini birlikte gezdikleri  bahçede görür, Reyyan yamaçlarında çağlayanları, dünyada gördükleri manzaralarda müşahede eder, onunla birlikte hayal dünyalarınıda işin içine karıştırarak tasvir etme imkanıda bularak ukbaya dönük hale gelirler.

Yine bu çocukların çehrelerinde, anne ve babasının şefkat dolu bakışlarında sanki, gizli bir seziş, derin ve farklı bir anlayış, olgunluk, doygunluk, safvet,  içtenlik ve rahmetten gelen sevginin zevkleriyle beslenmiş bir letâfet, câzibe ve mürüvvet çağırıyor gibi melekleşmiş duygu hissedilir. Bu duygu, kalbler arasında vicdanın sesi ile duyulur. Bunun içinde canlarını bile terettüp etmeden verebilecek metafizik kuvvet ve güç ortaya çıkar. Onlar, hiçbir şey konuşmasa, hiçbir şey anlatmasalar bile, o anlamlı tavırlarından, bakışlarından, edâ ve endamlarından bu manâlar her zaman taşar gelir, gelir ve her tarafta yankılanır.

Çocuklar, insanın inanmış sîmalarındaki pırıl pırıl izleri görür, duyar ve sezer. Herkes istidadına göre ve kabiliyetinin elverdiği ölçüde onunla değişik bir buudda, çeşitli kötü düşüncelerden, kötü tavırlardan ve bütün manevî kirlerden arınır, nurlanır ve cennetlere ehil hale gelir. Gölgesine sığınan hemen herkes onun cennet kokan nurlu aleminden istifade eder ve uhrevî sultanlıklara erebilir. Bütün bu birbirinden ayrı, birbirinden farklı fıtratlar, değişik ölçülerde de olsa, onun aydınlık ikliminde mutlaka başkalaşır, farklılaşır ve halinin müsaadesi nispetinde bir yerlere ulaşırlar.

Çocukların üzerindeki masumluk, saflık, temizlik, güzelliği gözlere akseden varlığın mânâ dolu ihtişamı, rûhu ve manâsıyla gönüllere öyle bir siner ki, en inatçı kafalar bile mukavemet edemez ve onun samimi gülüşleri ve sevgisi karşısında teslim olurlar.

Düşüncelerini ayrı bir halâvetle kucaklayan gündüzler, o kadar sıcak ve yumuşak, inanmış simalar o kadar hisli ve derin, Allah’a davet eden sesler o kadar şefkatli ve bunların hepsinin ifade ettiği manâlar o kadar duygulandırıcıdır ki, bunu ancak anne ve baba olanlar hisseder. Bir de bilmeyip seyredemeyenler vardır ki, dünyada yaşasalarda gerçek manada hayatın içinde değillerdir.

Şimdilerde keyfi davranışlarla ailesinden ayrılmış çocuklar, parçalanmış aile fertleri, kızgınlık ve öfke ile mahkum edilen zoraki ayrılıklar, çocuk esirgeme kurumlarına gönderilenler, hapisanelerde yaşamak zorunda bırakılan çocuklar, yol güzergahlarında hayatlarını yitirenler, değişik sıkıntı ve problemlerden dolayı ayrı kalanlar, Allah tarafından verilen ilahi tadı tatamayacak seyredemeyecek ve tam manasıylada yaşamayacaklar. Hepimizin bu duyguyu bilen ve tatan her anınıda seyredenlerin tarafında olması dileyi ile hayırlı haftalar dilerim…