Türk-Alman ilişkileri derin çukurdan çıkarılabilir mi?

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan dört yıl aradan sonra 28 Eylül’de ilk kez Almanya’ya resmi ziyarette bulunacak… Türk-Alman ilişkileri derin bir çukurda. Nefes almakta zorlanan bu ilişkinin bulunduğu yerden çıkarılması için diplomasi halatını her iki tarafın da sırtlayarak çekmesi gerekir. Demokrasiyle yönetilen batı Avrupa ülkelerinde halatın ana hammaddesi hukuk ilkelerinden oluştuğu için buna dokunmayı reddederek kendi

DR. OKTAY YAMAN 23 Eylül 2018 DR. OKTAY YAMAN

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan dört yıl aradan sonra 28 Eylül’de ilk kez Almanya’ya resmi ziyarette bulunacak…

Türk-Alman ilişkileri derin bir çukurda. Nefes almakta zorlanan bu ilişkinin bulunduğu yerden çıkarılması için diplomasi halatını her iki tarafın da sırtlayarak çekmesi gerekir.

Demokrasiyle yönetilen batı Avrupa ülkelerinde halatın ana hammaddesi hukuk ilkelerinden oluştuğu için buna dokunmayı reddederek kendi pamuk ipliğini bağlayıp çekmeye kalkışmak beyhude bir çabadır.

Çukurdaki bulunduğu yerde kalmaya devam eder. Bu yüzden demokrasiyi içselleştirmekle demokrasiyi hedefe ulaşmak için binilen bir tren olarak görmek farklı şeyler. Reel politik çıkarlar, temasları zorunlu kılsa da uluslararası ilişkilerde farklı halatlara sahipler arasında sürekli bir kuşku hâkimdir.

Dış politikada hem AB’ye hem de ABD’ye (Trump) meydan okuma belli ki büyük sermayeye mâl oldu. Ekonomik krizin boyutları Ankara’dan Berlin’e yönelik söylemleri tam tersi yönünde değiştirdi. Alman hükümetinin doğal olarak hareket alanı (pazarlık gücü) arttı.

Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın bu ayın başında gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti öncesi sarf ettiği “ilişkilerde normalleşmenin şartlara bağlı olduğu” ifadesi masada çizilen stratejinin ana hatlarının ipuçlarını veriyor.

Geriye dönelim: Bundan tam bir buçuk yıl önce (Mart 2017) Alman hükümetinden Türkiye’ye “(içlerinde Türk kökenlilerin de olduğu) tutuklu Alman vatandaşlarını serbest bırakın” çağrısı yapıldığında cevap (hükümet medyası aracılığıyla yapılan kışkırtıcı haberler üzerinden de) “terör destekçileri, bölücü dış güç Almanya” oldu.

Alman hükümeti (dolayısıyla eyalet hükümetleri) ise Mevlüt Çavuşoğlu dâhil bazı bakanların Gagganau ve Köln şehirlerinde konuşmalarını engelledi.

Erdoğan ardından Türk kökenli bir Alman gazetecinin terör örgütü üyesi olduğunu, bu “ajanın” bir yıl boyunca Almanya’nın Türkiye’deki Büyükelçiliği’nde saklandığı suçlaması yaparak “Nazi artıkları” hakaretinde bulundu. “Senin yaptığın Nazi döneminde yapıldı.” dedi. Almanya için kırmızı çizgi aşıldı.

Ardından Berlin’den sert bir açıklama yapıldı. Merkel’in hükümet sözcüsü Steffen Seibert, ifadeleri “saçmalık” olarak nitelendirerek “Nazi döneminde işlenen insanlık suçlarının küçümsendiği” tepkisini verdi.

Merkel iplerin koptuğunu “Aramızda demokrasi ve hukukla ilgili temel sorularda derin ayrılıklar var.” ifadesiyle gösterdi.

Erdoğan daha sonra bakanlarının bazı yerlere alınmasını engelleyen Hollanda ve Fransa’ya “faşizmin başkentleri” diyerek ekledi: “Bunların doğalarında karakterlerinde bu var. Bosnalı Müslümanları katlettiler.” Hollanda Başbakanı Mark Rutte’den cevap gecikmedi: “İğrenç bir tarih manipülasyonudur bu.”

Merkel ise müttefiklerinin yanında olduğunun altını çizdi. Mesaj açıktı. Merkel’in açıklamasına ağır cevap veren Erdoğan “Merkel’in yaptığının aynı Türklerin üzerlerine polis köpekleri salan Hollandalılar gibi olduğunu” kaydetti.

Almanya’nın yakın müttefiki Hollanda’ya “devlet terörü uygulamakla” suçlayarak Hollanda’nın seçimler sonrasında (Nazilerin partisi) Nasyonal Sosyalizm’le yönetildiğini iddia etti.

Almanya Federal Meclis seçimleri öncesi ise Almanyalı Türklere çağrıda bulunarak Merkel’in partisi Hıristiyan Demokratlar (CDU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) başta olmak üzere siyasi partileri “Türkiye düşmanı ilan ederek oy vermeyin” çağrısı yaptı. Tüm bu yaşananlar sonunda ipler koptukça koptu ortada ip dahi kalmadı.

Ancak üst düzeyden kapılar kapatılsa da Ankara’nın Alman devlet bankası Kfw, AB yatırım ve kredi bankaları EIB ile EBRD’yle iş ortaklığı devam etti. Ekonomik bağımlılık ABD yaptırımları sonrası artan krizle daha da artınca Türkiye’deki iktidarın hareket alanı daraldı.

Almanya’ya yönelik “Nazi artıkları” söylemi birden terk edildi. Enerji Bakanı Berat Albayrak birkaç gün önce Berlin’i ziyaret etti. Merkel’in sağ kolu Ekonomi/Enerji Bakanı Peter Altmaier ve Sosyal Demokrat Başbakan vekili Olaf Scholz ile bir araya gelerek malî yardımlara ihtiyaç olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Altmaier’in Ekim’de büyük bir heyetle Türkiye’ye gitmesi bekleniyor. Fakat Ankara açısından olumlu sonuçlar alınması için Erdoğan’ın Berlin’de vereceği tavizler belirleyici olacak. Diplomatik çevrelerden gelen bilgiler bu yönde.

En son 2014’de Merkel tarafından Başbakanlıkta ağırlanan Erdoğan’ın ikili ekonomik ilişkileri geliştirmek için büyük çaba göstereceği artık sır değil. Normalleşmenin şartlara bağlı olduğunu ısrarla vurgulayan Almanya’nın kapalı kapılar ardında hangi taleplerde bulunacağını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Alman tarafı 49 Alman vatandaşının hapisten çıkarılmasını, 34 vatandaşına uygulanan çıkış yasağının kaldırılmasını, Diyanet Almanya kolu ve son istihbarat raporunda adı sıralanan derneklerin muhaliflere yönelik fişleme faaliyetlerinin sonlandırılmasını talep ediyor. Bunlar kamuoyuyla paylaşılanlar. Hareketli bir haftaya giriyoruz yine. Görüşmeler takibimizde.