Merkel’in alternatifi neden yok? Görüşmelerin arka planı…

BERLİN – İki hafta sonra Federal seçimler yapılalı tam dört ay olacak. Demokrasiye geçiş sonrası ilk defa bu kadar uzun süredir hükümet kurulamadı. Yine ilk defa Almanya’nın iki büyük merkez partisinin liderlerine duyulan güven tam anlamıyla taban yaptı, seçimlerde kaybedilen oylar bu kez bir türlü kurulamayan hükümetle daha da eridi. Sadece Bavyera Eyaleti’nde seçimlere katılan

DR. OKTAY YAMAN 08 Ocak 2018 DR. OKTAY YAMAN

BERLİN – İki hafta sonra Federal seçimler yapılalı tam dört ay olacak. Demokrasiye geçiş sonrası ilk defa bu kadar uzun süredir hükümet kurulamadı. Yine ilk defa Almanya’nın iki büyük merkez partisinin liderlerine duyulan güven tam anlamıyla taban yaptı, seçimlerde kaybedilen oylar bu kez bir türlü kurulamayan hükümetle daha da eridi. Sadece Bavyera Eyaleti’nde seçimlere katılan Merkel’in kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) dahi oy kaybıyla sarsılıyor.

Muhalefetteki diğer solcular açısından da durum pek iç açıcı değil. Eski sosyal demokrat ve Sol Parti (Die Linke) kurucusu Oskar Lafontaine’nin ‘Sosyal demokratlarla, Yeşiller’le blok oluşturalım’ sözü, içinde bulunulan vahim durumun sonucu.

Yeşiller Partisi’nin öncülerinden Katrin Göring-Eckhardt’ın dünkü mülakatındaki “Sadece kendi tabanımıza yönelik siyaset üretemeyeceğimizin her gün bilincinde olmalıyız.” ifadesinin açılımı ise ‘eriyoruz millet’ anlamına geliyor. Müslüman göçmen ve AB karşıtı AfD Partisi’nin üçüncü güç olarak ilk kez Parlamentoya girmesi dengeleri altüst etti. Seçimler sonrası gelinen durumun özeti bu. Gelelim dün (7 Kasım) başlatılan Büyük koalisyon görüşmelerine. Almanya Başbakanı ve Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel, CSU Genel Başkanı Horst Seehofer ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz, batıyla doğu Avrupa arasındaki buzları eriten ülkenin simge ismi Willy Brandt’tan adını alan Sosyal demokratların Berlin’deki genel merkezinde bir araya geldiler.

İlk önce Schulz’un ‘ayağına gidilmesi’ gerekiyordu. Üçlü sadece ‘sağ kollarını’ yanlarına alarak 6’lı grup halinde binanın üst bölümündeki meşhur odalardan birine kapandılar. Bu kez ise önemli bir strateji değişikliği yaparak.

‘Jamaika koalisyonu’ görüşmeleri sonunda Merkel’i ters köşeye yatıran ve Cem Özdemir’in dışişleri bakanı olma hayalini suya düşüren Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Genel Başkanı Christian Lindner’in ekibi, görüşme sürecinde içeride konuşulanları sosyal medya üzerinden sürekli duyuruyor, pazarlıkları zora sokuyordu.

Olanlardan ders alan Merkel ve ekibi Schulz’un onayıyla bu kez farklı bir strüktürü hayata geçirerek ‘yeni güç merkezini’ liderler etrafında topladı. 3 partiden her birinden 13 kişi (toplam 39) görevlendirilmesine rağmen dar daire 6’ya indirildi. İlk önce liderlerle üç sağ kolu görüştüler.

Üzerinde mutabık kalınan noktaları çalışma gruplarına üzerinde çalışılması için ilettiler. Paralel görüşmeler yapıldı. Mahrem detaylar ise 6’lı arasında kaldı. Mülakatlar iptal edildi, sosyal medyadan açıklamalar yasaklandı. Kimseden tek bir ses çıkmadı. 15 çalışma grubundan tek bir sızıntı yapılmadı. Biz gazetecilerin işini bayağı zorlaştırdılar.

Bugünden itibaren yine uzun saatler sürecek olan pazarlıklar sonucunda bu hafta cuma günü ya görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanacak ya da yola devam kararı çıkacak.

SPD’nin parti yönetimi kararını vererek ilgili mutabakatı partililere gönderecek ve nihai kararı parti kurultayı verecek. Sosyal demokratlar büyük bir risk altında.

Büyük koalisyona tekrardan evet dese ana muhalefet partisi görevini aşırı sağcılara bırakmış olacak. Merkel’le koalisyonu reddetse ülke menfaatlerini dikkate almamakla suçlanacak. ‘Önce parti sonra vatan’ etiketi üzerinde kalacak. Bunun farkında.

Seçimlerde yaşadığı hezimet sonrasında Merkel’le görüşmeye mecbur bırakıldı Martin Schulz. Kendisini Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) tanıyanlar bilirler ki kolay kolay geri adım atmayan hissi bir politikacı Schulz. Kaç defa “Muhalefette kalacağız. Merkel başbakanlığında bir koalisyonda yer almayacağız. Seçmene verdiğimiz sözden geri dönmeyeceğiz.” dese de kendisine karşı oluşan parti içi direnişi engellemek zorunda kaldı.

SPD’li birçok vekil Büyük koalisyona çoktan razı. Bakanlık, müsteşarlık, danışmanlık koltuklarına kurulmak aslolan. Olası erken seçimle vekilliği kaybetmek de var. Pragmatik bakış açısı, siyaset işte. Tabi ki diğer partiler için de bu durum geçerli.

Berlin siyasetinde şu an kilit rol oynayan SPD, 20 yılda üyelerinin yarısını kaybetti. Fransa ve Hollanda’daki sosyal demokratların akıbetini yaşayabilir. Eski AP Başkanı Schulz mevcut ülkelerdeki gelişmeleri dikkatle takip ediyor, içinde bulunduğu durum zor.

Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’den parti başkanlığını yüzde 100 oyla devralan Schulz’a –içeriden gelen bilgilere göre- duyulan güven partide üçte bir azalmış durumda.

Tekrardan altını çizelim: Sosyal demokratları bekleyen iki büyük tehlike var. Büyük koalisyona yine ortak olarak AfD’ye sadece ana muhalefeti kaptırmakla kalmayarak, aynı zamanda ortanın merkezine bu partiyi entegre ettirerek daha da güçlendirebilir.

İkinci tehlike ise klasik sol söylemi radikal çıkışlarla temsil eden Sol Parti’ye (Die Linke) diğer alanı da kaptırtabilir. Kaldı ki CDU ve SPD’nin parti programlarını inceleyenler çok derin bir farklılık görmez. Merkel’in bazı söylemleri dahi sosyal demokrasinin içinden.

Seçmenin gözünde zaten arada derin farklılıklar kalmadığı için her ikisi de seçmenlerini popülistlere kaptırdı. Velhasıl SPD Almanya için istikrarlı bir hükümete dayanak olabilir, fakat büyük bir bedel ödeyeceği kesin.

Büyük koalisyonun oluşması için iki şartın yerine gelmesi şart. Elindeki ‘bize muhtaçlar’ kozunu kullanarak tabanından koalisyon onayı alması için şartlarını kabul ettirtmek. İkincisi, Merkel’i çok da fazla ‘zayıflatmadan’ gelecek seçimlerde AfD’nin eritilmesi için halkı nasıl kazanırız sorusunu somut icraatlarla çözmesi gerekir.

Anti parantez, sizlere çok uçuk gelebilir, fakat emeklilik yaşını 3 yaş aşağı çekmeyi hayata geçiren ve emekli maaşlarını yüzde 50 arttırtabilen bir parti AfD’yi ‘silip süpürebilir’. Almanya’daki yaşlı nüfus sayısını göz önünde bulundurunuz. Bunun gibi bir adım olmadan SPD’nin ayağa kalkabilmesi kolay değil.

Sadece Schulz mu aylardır sıkıntıda olan. Hayır. Merkel’in içinde bulunduğu durum da bugüne kadar yaşadığı ilklerden. Oy kaybı, parti içinde çok cılız da olsa eleştiriler, son yıllarda sürekli gövde gösterisinde bulunan ortak CSU’lu Seehofer’in tavırları.

Birkaç hafta önce Merkel’in hazmetmediği Macar Başbakanı Viktor Orban’ı Bavyera’da törenle karşılayan Seehofer can sıkıcı bir ortak. Mülteci karşıtı Orban’la Merkel’e verilen mesaj açıktı: “Mültecilerde aile birleşimini engelle, yoksa başbakanlığı unut”. Aleni gözdağı. Yine de bu yılın sonbaharında adaylığı büyük destek alan Markus Söder tarafından ‘devrilecek’ Seehofer de zor durumda.

Mülteci konusu CSU’nun kırmızıçizgisi. Hekimlerin korkulu rüyası “Halk sigortası” (Bürgerversicherung) konusu da SPD’nin. Schulz’un sol kanat sözcülerinden Federal Bakan Andrea Nahles’in suçlara bulaşmış ve yaşlarının küçük olduğunu iddia eden mültecilerle ilgili birkaç gün önce söylediği “Bizi kandırmalarına izin veremeyiz.” sözü Hıristiyan Birlikçilere yönelik uzlaşma mesajı olarak değerlendirilmelidir. Demek ki mülteci meselesinde uzlaşmaya gidilecek.

Büyük koalisyon uzlaşmasının olma ihtimali erken seçim ihtimalinden daha fazla. Merkel’li azınlık hükümeti seçeneğinin gerçekleşmesi ise mümkün gözükmüyor. Birinci ihtimalin yüksekliğini şu sözlerden okuyabiliriz: SPD Genel Sekreteri Lars Klingbeil (Schulz’un seçtirdiği ve yanından ayrılmayan isim) “Tüm taraflar sorumluluklarının bilincindeler, sarsılmaz bir iradeyle perşembe günü bir sonuca ulaşılması için.” dedi.

Sabırla bekleyerek ne olacağını göreceğiz. Evet, 2017’nin ‘kazananı’ Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier oldu. Sosyal demokratların eski dışişleri bakanı Steinmeier tarafları görüşmeye ikna ederek erken seçimi engelledi.

Yine de erken seçim seçeneği ile ilgili şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Olası seçimde Merkel’in alternatifi yine yok. Hatta ‘ben hepsiyle görüştüm, masadan kaçanlar kendileri’ söylemiyle seçime girmesi belki de CDU/CSU, FDP ve SPD’den AfD’ye giden protesto oyları geri getirebilir. Bu durumda olan SPD ile FDP’ye olur.