Çocuğunuzun meslek seçiminde hedefi var mı?

Hedef, hayatı programlamak demektir. Hedefi olmayanlar veya gayesini unutanlar çalışmaktan zevk almazlar. Kişide var olan yetenekler dikkate alınarak, küçük yaşlardan itibaren, insanın hedefinin tayin edilmesi gerekir. Küçük yaştan itibaren hedefin tayin edilmesi insanın, bir yandan çalışma azmini artırırken diğer yandan dikkatini bir noktada yoğunlaştırmasını sağlar. Dikkatin bir noktada yoğunlaşması, o alanda düşünmeyi ve gayret etmeyi

MEHMET TOY 23 Nisan 2018 MEHMET TOY

Hedef, hayatı programlamak demektir. Hedefi olmayanlar veya gayesini unutanlar çalışmaktan zevk almazlar. Kişide var olan yetenekler dikkate alınarak, küçük yaşlardan itibaren, insanın hedefinin tayin edilmesi gerekir.

Küçük yaştan itibaren hedefin tayin edilmesi insanın, bir yandan çalışma azmini artırırken diğer yandan dikkatini bir noktada yoğunlaştırmasını sağlar. Dikkatin bir noktada yoğunlaşması, o alanda düşünmeyi ve gayret etmeyi ortaya koyar.

Siz beyninize ne yapmak istediğinizi söylediğiniz takdirde; beyniniz gece gündüz çalışır  ve isteklerinizi yerine getirme konusunda gayret eder. Önemli olan, beyninize ne iş yapacağını bir komut olarak önceden bildirmektir.

Hedefinizi tayin etmemişseniz, yaptığınız işin bir önemi yoktur. Çocuklarımız bazen hedefsizliğin kurbanı olmaktadırlar. Bazı çocuklar liseye kadar geliyorlar, hatta liseyi bitiriyorlar, fakat ne olacaklarına dair hala karar vermemiş bulunuyorlar. Bu durum okuma isteğini yok edebiliyor.

Başarılı toplumlarda önce hedef ortaya konulur, sonra plan yapılır ve o plan bir metot dâhilinde gerçekleştirilmeye çalışılır.

Anne baba olarak çocuğunuzun mesleğini seçme konusunda elbette görüş ve tavsiyeleriniz olmalıdır. Ancak bu tek taraflı olmamalı, çocuğunuzun da görüşlerini almanız gerekmektedir.

Yani beraber seçtiğiniz mesleği, çocuğunuza benimsetmeniz gerekmektedir. Bu hususta çocuğunuzun kapasitesini, ilgisini dikkate almanız gerekir. Zekâ düzeyi, seçilen mesleğe yeterliyse veya o mesleğe yatkınsa, tercihleriniz netice verecektir.

Aksi durumda netice vermeyecek ve sonradan başka mesleklerin tercih edilmesine dönüşecektir. Bu da çocukta hem zaman kaybına, hem de başarılı olmak için çalışma sürecinin azalmasına yol açacaktır.

Kısaca teşhis baştan doğru konulmalı ve uygulama ona göre devam etmelidir. Küçük yaştan itibaren bir mesleği kendine hedef seçen çocuk okul hayatı boyunca, seçtiği o mesleğe ulaşmak için daha çok gayret eder. Bu da çocuğun daha başarılı olmasını sağlar.

Çocuğunuza küçük yaştan itibaren sizin de tavsiyeleriniz üzerine, seçtiği mesleğe kavuşuncaya kadar, seneler boyunca o mesleğin önemine dair bilgilendirmeler ve hatırlatmalar yapmalısınız. Bu uygulama çocukta meslek bilincinin oluşmasını sağlayacaktır. Tabi ki bu uygulamanın da usulleri vardır:

Çocuğa emirvari olarak, “Sen doktor, öğretmen, avukat olacaksın! Olmalısın” denilmemelidir. Bu yaklaşım tarzı bazen çocuklarda, özellikle ergenlerde “olmayacağım” şeklinde tepkilere sebebiyet verebilmektedir. Bu hususta şöyle bir yol takip etmek daha uygun olacaktır:

Diyelim ki çocuğunuz hukuk profesörü olmak istesin Ona, “Sen hukukçu olacaksın!” demek emirvari davranmak anlamına gelecektir. Oysaki “Sen ne olmak istiyordun?” sorusunu sormak daha uygun olacaktır. Bu soruya cevap olarak çocuk, “Hukuk profesörü” olmak istiyorum diyecektir. Tekrar, öyleyse “Ne yapman gerekiyor” denildiğinde çocuk,  “Çok çalışmam gerekiyor”  diyecektir. Bu metot ona, isteyerek ve severek iş yapma becerisini kazandıracaktır.

Çocuğun amacına ulaşabilmesi için ona zaman zaman güzel sözlerden bahsetmek gerekiyor:

“Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur. (Peter F. Drucker), “Bir insanın uzandığı nokta erişebileceğinin ötesinde olmalı, yoksa gökler neden var?” (Robert Browning), ”Nereye gideceğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.” (Jordan) “ Hedefsiz insanlar kökleri kesilmiş ağaç gibidirler. Duyguları yeşermediği için yeşermez.” Bu gibi sözler çocuğa hayat serüveninde, yol gösteren kıble nameli pusulalar gibi ışık tutacak ve çocuğun hedefine ulaşmasına çok büyük katkı sağlayacaktır.

Güzel sözlerin yansıra çocuğa hedefine ulaşmış, başta ilim adamları olmak üzere onların hayatlarından kesitler sunmak gerekir: Emile Zola her gün 50 sayfa kitap yazmış. İbn-i Sina kitabın başında uyuyup rüyasında okumadığı sayfaları okurmuş.  İbn-i Rüşt ölünce, hayatı boyunca biriktirdiği kalem atığını, onu yıkamak için suyu ısıtmakta kullanmışlar.

Çocuğa, sen beynine ne yapması gerektiğini söylersen beynin, senin isteklerini gerçekleştirmek için; günlerce düşünür, sürekli çalışır; başka bir iş yaparken, uyanıkken, hatta uyurken o işi çözüme kavuşturuncaya kadar gayret eder.  Yeter ki sen “Beynine bir hedef ver” denilmeli.

İnsan sevdiği ve düşündüğünü hayal eder ve aklından çıkartamaz. Çocuğunuza; sen de seçtiğin mesleği sev, hayal et, düşün ve neticede hedefine ulaş denilmeli!

Zihinde dolaşıp duran, kalpte sevilen şeyler ruhsal âlemde bir kimlik oluşturur. Arzu ve istekler bir kere ruhtan çıkarsa diğer ruhlara sirayet ederler. Uzaktaki insanlarla ruhları vasıtasıyla haberleşme, bir şeyi meydana gelmeden önce hissetme, ruhun gücüyle eşyayı etkileme, bütün ruhlarda vardır. İnsanların ruhları, diğer ruhlarla irtibata geçer ve o ruhlarla desteklenir.

İlim öğrenmek isteyen; âlim insanların, mutlu olmak isteyen; mutlu insanların ruhlarıyla irtibata geçer ve onların yardımına nail olur. Diğer taraftan insan meleklerle irtibata geçer, onların yardımına kavuşur.

Bir kişi bir şeyi gönülden talep ettiği zaman, talep ettiği o şeyi beyin, kalp, ruh(lar) ve meleklerin de yardımıyla elde eder. Çocuğunuza bu bilgileri verdikten sonra ona şöyle diyebilirsiniz: Mademki bunca yardımlar var, o halde sen de daima çalış, hedefine onların yardımıyal ulaşmaya çalış!