Kazananı olmayan yarış: Acı yarıştırmak!

Acı biberi aşırı seven kadar, acı biberden uzak duran da bir çok insan vardır. Çünkü bu konu kişisel zevk ve istek ile ilgilidir.

Sizlerle paylaşmayı düşündüğüm konu biber değil ama ”acı çekmenin ve acı yarıştırmanın’’ insan sağlığına yararlı olan bir tarafı olup olmadığı ile ilgili olacak. Acı duymak, acı hissetmek bir insan için en doğal durumdur.

Canlı olmak ve duyguların sağlamlığı acı gibi diğer duyguları hissetmeye bağlıdır. Ancak acıyı, artırarak hissetmeye çalışmak, acının insan içinde zamanla azalmasını önlemek doğru değildir. Çünkü insan, bir çok acıyla karşılaştığında bu acı(ları)yı içinde zamanla söndürecek bir mekanizmaya sahiptir. Yani yaradılışı gereği normalde sabrı, inancı veya kabulleniş süresi gibi faktörler yaşadığı acı olayları içinde söndürüp hayatına devam etmesini sağlayabilir.
Hayat herşeye rağmen devam ediyorsa ki öyle, insan acı çekme süresini, acı yaşatan duyguyu öne çıkarıp, canlı tutmak yerine hayatın normal akışına kendisini bırakabileceği oranda her türlü acı veren duygu ve düşüncelerden zamanla uzaklaşıp normal yaşamına dönecektir.

İnsan neden normalleşmeli? Çünkü, insan olduğu için sosyal bir varlıktır. Sevdiği, sevildiği, sorumluluk duyduğu, sorumlu olduğu birçok durumları vardır. Bu durumlara karşı canlı kalabilmesi için acı hissettiren her türlü duygu ve düşünceleriyle yüzleşmesi gerekir. Aksi takdirde insan için bu süreç sağlıklı sürdürülemez.

İnsanı rahatsız aden acı veren duygu ve düşüncelerle yüzleşmek ise o kadar da kolay bir durum değildir. İnsanların çoğu, bu tür sorunları olan insanlara dışarıdan baktıklarında bu tür sorunları kişinin kendi kendine çözebileceğini düşünür yada söyleyebilir. Oysa ki, bu tür sorunların yarıdan çok daha fazlası kişilerin yalnız başlarına çözebileceği sorunlar kesinlikle değildir.

Bu tür durumlar da,Batı toplumlarında  bilinçli insan profilindeki oran çok daha yüksek olduğundan kişisel sorunlar da arkadaş, dost, inanç merkezleri vb yerlerin dışında daha çok profesyonel destek ve işin uzmanı kişi ve kuruluşlara başvururlar. Yani çözümün gelmesini değil kendileri çözüme ulaşmaya çalışırlar. Tabi bunda bu tür medeni toplumların kurdukları sistemlerinde büyük rolleri vardır.

Ortam yada sistem nasıl olursa olsun kişi bilmelidir ki, acı veren duygu ve düşüncelerin diğer psikolojik sorunlar da olduğu gibi bireysel istek ve gayretlerin belli oranda faydası olsa da çoğunlukla bir uzman desteğine ihtiyaç duyulduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kısımla ilgili son olarak şu önemli cümleyi de belirtmekte fayda var: Acı, daha çok acıtmaması için bu yükten acilen kurtulmak gerekir.

Acının farklı bir boyutu da kişiye farklı ama olumsuz bir bakış kazandırmasıdır. Genellikle acı çekmiş, acısı olan insanlar bu sorunlarından kurtulmak yerine yıllarca taşıdıkları bu yüklerini onur, şeref madalyası gibi sürekli her fırsatta öne çıkarmak istemesidir.

Bu durumda acının derinliği, büyüklüğü, gibi sanal alanda acı yarıştırmalar devreye girebilmektedir. En derin acı sahibi, en büyük acısı olan kişi ünvanını korumak mı yoksa yaşandı ve bir noktada bitirilmesi gerektiği realitesi mi? Ruh ve beden sağlığı açısından nokta konulup, verdiği hasarların tedavisine başlanılıp hayatı devam ettirmek daha doğru bir çözümdür.

Çünkü, acı yarıştırarak bir sonuca kesinlikle varılamaz. Kişi ve toplumlar yaşadıkları acılar üzerinden uzun süre ayakta duramazlar. Ya dışlanır, yalnızlaşırlar yada kendilerini yok ederler.

Acı ve sıkıntı yaşamış toplumlar dünyamızda dün de vardı, bugün de var ve yarında olacaktır. Her bir yaşanmış savaşın oluşturduğu hasarlar ve doğal ya da insan eliyle gerçekleşen acı ve zulümlerin kısa sürede giderilmesi daha sağlam toplum ve nesillerin yetişmesine neden olacaktır. Bu açıdan tüm acı ve sıkıntıların devam eden hayatın içine en az etki etmesine, girmemesine dikkat ederek mutlu yarınlara yelken açmakta fayda vardır.

 Uzman Psikolojik Danışman