İdeal eş bulmaya değil, ideal eş olmaya çalışın…

İdeal eş bulmaya değil, ideal eş olmaya çalışın…

Eşlerin evlilik hayatı için yüzde yüz uyumlu ve geçimli eş araması normaldir. Bunun gerçekleşmesi çok zordur. Çünkü hayatta hayaller ve gerçekler çok farklıdır. Buna rağmen gerçeklere ulaşmanın yolu hayallerden geçer. İki insanın, özellikle de farklı cinsten olan kadın ve erkeğin birbirine her açıdan denk ve uyumlu olması beklenemez. Hiçbir insan bir diğerinin aynısı değildir. Bu

İLYAS TÜRKMEN 24 Ekim 2019 İLYAS TÜRKMEN

Eşlerin evlilik hayatı için yüzde yüz uyumlu ve geçimli eş araması normaldir. Bunun gerçekleşmesi çok zordur. Çünkü hayatta hayaller ve gerçekler çok farklıdır. Buna rağmen gerçeklere ulaşmanın yolu hayallerden geçer.

İki insanın, özellikle de farklı cinsten olan kadın ve erkeğin birbirine her açıdan denk ve uyumlu olması beklenemez. Hiçbir insan bir diğerinin aynısı değildir. Bu nedenle evlilik hayatında iki insanın birbirine her açıdan benzemesi, denk ve uyumlu olması beklenemez. İdeal eş, tıpkı kendisindeki özellikleri taşıyan kişi olarak da algılanmamalıdır.

Her insanın kendine özgü bir evlilik algısı ve bu algı çerçevesinde eşinden beklentileri, eşi olarak seçtiği insanda görmek istediği birtakım özellikler vardır. Evlilikte eşlerin evlilik algıları ve eşinde görmek istediği özellikler birbirine ne kadar uyumluysa, eşler ne kadar ortak değerlere sahiplerse, ne kadar fazla zevk aldıkları ortak etkinlikleri varsa o kadar ideale yakın eş oldukları söylenebilir.

Ancak eş seçiminde insanın kendisine yüzde yüz uyan birini bulması mümkün değildir. Beklenti çok yüksek olduğunda farklılıklar ortaya çıktığı zaman yaşanan hayal kırıklığı da o kadar fazla olacaktır.

ORTAK NOKTA ARANMALI…

Eşlerin birbirleriyle her konuda aynı fikirde olmasını beklemek yanlıştır. Eşler olaylara farklı bakabilir, ancak önemli olanın ortak noktalarda buluşmaktır. Bazen farklı bakış açılarının eşler arasında çatışma ve kutuplaşmaya neden olup, evliliği çıkmaza sokabilir.

Çatışmalı, çıkmaza girmiş evlilik ilişkilerinde eşlerin sıklıkla bu tarz bir bakış açısına saplandığını söyleyebiliriz. İlişkilerdeki çatışmaların çözümlenebilmesi için iki tarafın da kendi bakış açılarının dışına çıkabilmeleri gerekir. Sadece kendi fikrinin doğru olduğuna inanıp ilişkide kurallar oluşturduğunuzda en basit konulardaki çatışmalar bile çözümsüz problemlere dönebilmektedir.

Eşler birbirinin bakış açısını anlayabilmek için kendi fikirlerinin dışına çıkma esnekliğini gösterebildiğinde her iki tarafın da ortada bir noktada buluşabilecekleri üçüncü bir seçeneği bulabilirler. Orta bir noktada buluşmak her zaman mümkün olmayabilir ama en azından kendi fikirlerini birbirine dayatma çabası içine girmeden birbirini anlama çabası içinde olmaları ilişkide uyumun korunmasını sağlar.

İYİ İLETİŞİM EVLİLİK UYUM ve DOYUMUNU ÇOĞALTIR…

Evlilik ilişkilerinin devamını sağlayan unsurun sevgi, saygı, güven vb. değerlerden çok; eşler arasında uyum ve iyi iletişimin olmasıdır. Sevgi, istek ve büyük heyecanla başlayan evliliklerde dahi iyi bir iletişim kurulamazsa; zamanla sevgi, saygı, güven ve heyecan yıpratabilir.

Özellikle sevgi iki insan arasında başlangıçta çekimi sağlıyorsa da sevgi ve bağlılık duyguları ancak etkili bir iletişimin kurulabildiği iyi bir ilişki içinde korunur ve gelişir. Uzun süreli ilişkilerde eşlerin hep olumlu duygular yaşaması beklenemez, karşılaşılan problem durumlarında çatışmalar yaşandığında doğal olarak duygularda iniş çıkışlar olacaktır.

Eğer problemleri çözümleyip ilişkideki uyumu sağlayacak etkili bir iletişim kurulamazsa zamanla eşlerin arasındaki duygusal bağların zayıflayıp ilişkide kopma olması muhtemeldir.

CİNSEL UYUM ve DOYUM ÖNEMLİ…

Evlilik uyumunda önemli faktörlerden birinin de cinsel uyum ve doyumdur. Eşlerin cinsel yaşamlarında olması ya da olmaması gerekenleri birlikte konuşarak belirlemeleri gerekir. Bu da iyi bir iletişim ile yapılabilir. Eşlerin cinsel yaşamlarındaki beklentilerini birbirlerine anlatmaları ve ortak noktada buluşmalarıyla cinsel uyum ve doyum sağlanabilir. Bu zaman alabilir ve çaba gerektirecek uzun bir dönem olabilir.

YAŞANAN SORUNLAR CİNSELLİĞİ ETKİLİYOR…

Araştırmalar cinsel işlev bozuklukları ve evlilik sorunlarının çoğunlukla ikisinin bir arada görüldüğünü ortaya koyuyor. Ancak öncelik sırası farklı olabiliyor, yani bazen evliliğin başka alanlarındaki sorunlar cinsel uyumu etkiliyor, bazen de cinsellikteki sorunlar evlilik uyumunu bozuyor.

Evlilik uyumunun iyi olması eşlerin cinsel sorun yaşamalarına engel değildir. Yine aynı şekilde cinselliğin iyi olması evliliğin bütününün de mutlaka iyi olacağını göstermez. Ancak şu da bir gerçek ki; eşler arasındaki ilişki uyumlu iletişim canlıysa cinsel sorunlar çözülebilir ve cinsel uyum sağlanabilir.

Çünkü sorun çözme önemli bir ilişki ve iletişim kurma becerisidir, dolayısıyla evlilik ilişkilerinde ve cinsellikte mutluluk, uyum ve doyum eşlerin iletişim becerileri ile ilişkilidir.

EŞLER SORUNLARINI KONUŞABİLMELİ…

Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için eşlerin sorunlarını konuşabilmeleri, bundan çekinmemeleri, cinsel konularda bilgilenerek hem cinselliği hem de birbirlerini tanımaya çalışmaları gerekir.

Evliliğin bütününün sağlıklı olması için hem eşler arasındaki iletişimin hem de cinselliğin sorunsuz gitmesi gerekir. Çünkü genel olarak bir alanda yaşanan sorunlar diğer alanı da olumsuz etkileyebilir.

Cinsellik evlilik ilişkisinde önemlidir. Çünkü kişiliğin bir parçası da cinsel kimliktir ve ruhsal bütünlük için insanın cinsiyete ait ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir. Cinsellik doyum ve rahatlama sağlayan bir yaşantı olduğu için bu alandaki doyum eşler arasındaki sevgi, güven ve bağlılık duygularına katkı sağlar. Eşler arasında olumlu duygular ve bağlılık tam olduğunda gündelik yaşamdaki her türlü sorunların çözümlenmesi de daha kolay olur.

“MUTLU AİLE” İÇİN “MUTLU BİREY” OLMAK ŞART…

Eşinize ve çocuklarınıza hitap tarzınızdan tutun da sabırlı ve dengeli olmanıza kadar pek çok nedenler kurduğunuz yuvanızın kalitesini belirliyor. Mutlu bir aile olmanın yolu; birey olarak mutlu olmaya çalışmalı ve aile içindeki herkesin de mutlu olması için emek, çaba göstermek gerekiyor. Mutluluğun kalıcı olması her ailenin kendi özelliklerine göre farklı bir çok yolu vardır. Çünkü her aile parmak izi gibi özeldir.

Kadın-erkek ömür boyu mutlu olmak ümidiyle evlilik yolculuğuna çıkar. Tabi ki bu yolculuk sırasında aynı evi paylaşmak, çocuk sahibi olmak, çocukların eğitim ve bakımı, iş hayatı, aile bütçesi, aile ve akraba ilişkileri gibi benzeri konular yüzünden bir çok sorunlar yaşanabilir.

Kimi eşler karşılıklı anlayış ve empatiyle bu sorunları kolayca konuşarak ve dinleyerek aşarken, kimi evlilikler derin yaralar alır. Böyle olumsuz durumlarda ise en az eşler kadar çocuklar da zarar görür. Halbuki aile içi iletişimde birkaç püf noktaya dikkat ederek hem eşler arası ilişki ve iletişimi canlı tutmak, hem de çocuklara mutlu bir aile ortamı sağlamak mümkündür.

Unutmayın, mutlu olmak sizin elinizde… Siz mutlu olmak istemezseniz sizi hiç kimse mutlu edemez. Siz mutlu olmak isterseniz sizi kimse mutsuz edemez. Yeter ki mutlu olmayı isteyin!

İyi bir “KARI-KOCA” olmadan, iyi bir “ANNE-BABA” olunabilir mi?

Sevgiyle ve bir ömür sürmesi hayaliyle evlenen birçok kadın ve erkek, bir süre sonra sıradan hale gelen evlilik hayatlarından yakındıklarını görüyoruz. Özellikle de çocuk sahibi olunduktan sonra eşler arasındaki ilişkinin artık sadece “anne-baba” rolüne bürünmesiyle evlilik ilişkisi; git gide kendi haline bırakılmış monoton bir yaşama yol açabilir.

Oysaki anne-babanın evliliğinde mutlu olması çocuğu da doğrudan etkileyen bir durumdur. Bu yüzden ailenin odağında uyum, geçim ve mutluluk yer almalıdır. Evlilikte “anne-baba” ve “karı-koca” rolleri dengede tutulmalı ve her ikisi de kesinlikle ihmal edilmemelidir.

İYİ BİR “KARI-KOCA OLMADAN, İYİ BİR “ANNE-BABA” OLUNAMAZ….