Yunanistan sınırındaki utanç sahneleri ve gözden kaçan gerçekler

Yunanistan sınırındaki utanç sahneleri ve gözden kaçan gerçekler

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) tahmini verilerine göre son aylarda İdlib ve civarındaki yerleşim yerlerinden kaçan insanların sayısı yaklaşık 900 bin. Çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu bu göçmenlerin büyük bir bölümü hâlen Suriye topraklarında bulunmasına rağmen hedeflerindeki güvenli ülke Türkiye. Başta BM ve AB olmak üzere konunun tarafı olan veya sorundan etkilenen kurumlar Türkiye’den sınırlarını

DR. ÜNAL BİLİR 08 Mart 2020 DR. ÜNAL BİLİR

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) tahmini verilerine göre son aylarda İdlib ve civarındaki yerleşim yerlerinden kaçan insanların sayısı yaklaşık 900 bin.

Çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu bu göçmenlerin büyük bir bölümü hâlen Suriye topraklarında bulunmasına rağmen hedeflerindeki güvenli ülke Türkiye. Başta BM ve AB olmak üzere konunun tarafı olan veya sorundan etkilenen kurumlar Türkiye’den sınırlarını bu göçmenler için açmasını beklerken, yazık ki aynı kurumların sorunun çözümüne yönelik adil ve etkin hiçbir önerileri/önlemleri yok. Bir yandan Türkiye’nin tüm Suriyeli göçmenleri kabul etmesini isterken diğer yandan Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki askerî varlığından rahatsızlık duyuyorlar.

Resmî rakamlara göre bugüne kadar 3,7 milyon Suriyeli mülteciyi kabul eden Türkiye tahmini rakamlara göre gerçekte 5 milyondan fazla göçmene ev sahipliği yapıyor. Hükûmetin mültecilere yönelik politikasındaki hata ve tutarsızlıkları göz ardı etmeden bir gerçeğin altını çizmekte fayda var: Kim ne derse desin Esad rejiminin yurdundan yuvasından göçmeye mecbur ettiği Suriye halkının en fazla yanında olan, bu insanlara kucak açan ve bu insanları olabildiğince hızlı şekilde vatandaşlık haklarından yararlandıran yegâne ülke Türkiye. Avrupa’da ise Almanya en fazla Suriyeli mülteciyi kabul eden ülke. Hâl böyleyken;

Ne gariptir ki kendi halkının %30’nu ülkeden sürüp çıkaran Esad rejimine karşı ağzını bile açmayan ülkeler dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’ye demediğini bırakmıyor.

Benzer şekilde mültecilere ‘kötü davrandığı, onları kullandığı’ iddiasıyla Türkiye’ye veryansın eden bazı ülkeler nedense Yunanistan’ın sınırda bekleyen ya da adalara ulaşan göçmenlere karşı devreye soktuğu askerî tedbirleri, gayriinsani uygulamaları görmezden geliyor.

Yunan adalarında aç biilaç yaşayan 42 bin göçmenin sorunlarını bile çözemeyen AB, Türkiye’den sayıları sonradan doğan çocuklarla birlikte 4 milyonu aşan Suriyeliyi daha iyi koşullarda barındırmasını istiyor.

Her fırsatta Suriye konusunda üst perden konuşan Fransa, Yunanistan’da bulunan Suriyeli göçmenlere kapılarını kapatırken nedense mültecileri karşı askerlerine atış talimi yaptıran Yunanistan’a ‘sonuna kadar yanındayım’ mesajı veriyor.

Bir bot dolusu Suriyeli mülteciyi bile kabul etmeyen bazı AB ülkeleri, enteresan bir şekilde ‘Suriyelileri kabul ederek Avrupa’ya soktuğu’ için Almanya’ya demediğini bırakmıyor.

AB toprağına ayak basan bazı Suriyeli mülteciler de ne hikmetse Avrupa’ya gelmeden kendilerine aylarca güvenli bir ortam sağlayan, kendilerini misafir eden Türkiye’ye ağzına geleni söylemek suretiyle dünyaya ‘yaranma dersi’ veriyor.

Kendi halkından kadın, çocuk ve yaşlılar Suriye’de mahsur kalırken; tabana kuvvet Esad rejiminden kaçan çakı gibi Suriyeli delikanlıların Yunanistan sınırını geçme konusundaki azim ve kahramanlıkları (!) gözleri yaşartıyor.

Türkiye’nin başından beri teklif ettiği güvenli bölge çözümünü bugüne kadar hiçbir şekilde ciddiye almayan, hatta bu teklifle üstünkörü dalga geçen ülkeler göçmenler yeniden Yunanistan/AB sınırına dayanınca nedense birdenbire güvenli bölgeyi yeniden hatırlayıveriyor.