SGK gurbetçi ev kadınlarını hukuksuzca mağdur ediyor!…

3201 sayılı Kanuna göre yurtdışında bulunan Türk vatandaşı veya mavi kartlı bayanlar 18 yaşlarından itibaren yurtdışında geçen çalışma, işsizlik (bir yıla kadar) süreleriyle ev kadını olarak geçen sürelerini Türkiye‘de sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olmaları ve istekleri halinde, borçlanıp bedelini yatırdıklarında emekli aylığına hak kazanabiliyorlar. Yurtdışında sigortalılık ve işsizlik süreleri 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 09 Eylül 2017 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

3201 sayılı Kanuna göre yurtdışında bulunan Türk vatandaşı veya mavi kartlı bayanlar 18 yaşlarından itibaren yurtdışında geçen çalışma, işsizlik (bir yıla kadar) süreleriyle ev kadını olarak geçen sürelerini Türkiye‘de sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olmaları ve istekleri halinde, borçlanıp bedelini yatırdıklarında emekli aylığına hak kazanabiliyorlar.

Yurtdışında sigortalılık ve işsizlik süreleri 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 3201 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliğinde tanımlanmıştır. Buna göre bulundukları ülkelerdeki Sigorta Kurumlarından alınan hizmet belgeleriyle bu süreleri borçlanabiliyorlar.

Ancak çalışma ve işsizlik süreleriyle ile birlikte ev kadınlığı dönemlerini veya sadece ev kadınlığı dönemlerini borçlanmak istediklerinde uygulamada haksız olarak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından mağdur ediliyorlar.

Bunun sebebi ise yurtdışı ikametgah belgeleri dışında kendilerinin Emniyet Müdürlüğünün yurda giriş çıkış kayıtlarına mahkum edilmeleri. Zira bu kayıtlara göre borçlanmak isteyen bayanın Türkiye’de kaldığı (örneğin yazın bir ay izine gittiği) süreleri borçlandırılmıyor.

Örneğin; 1970 doğumlu bir bayan 01.12.1991 tarihinde Almanya’ya geliyor ve ikamet etmeye başlıyor. Bu beyan Almanya’da ilk defa 30.05.1999 tarihinde sigortaya tabi olarak çalışıyor.

Yurtdışı borçlanma hakkı 01.12.1991 tarihinden başlıyor ve 30.05.1999 tarihine kadar ev kadınlığı dönemi olarak sonrasını ise çalışma dönemleri olarak borçlanmak istiyor.

Almanya’dan ikametgah belgesinin de Türkçe tercümesini veriyor SGK’ ya. Ama SGK bu ikamet belgesiyle yetinmiyor kendisinden emniyetten alınacak yurda giriş çıkış kayıtları istiyor.

Çünkü Türkiye’de kalınan süreyi borçlandırmayacak. Ancak emniyetten alınan yurda giriş çıkış kayıtlarında bayanın 08.08.1996 tarihinde Türkiye’den çıktığı gözüküyor. Şansından elinde eski pasaportu var.

Bakıyor pasaportunda 1991 yılında Almanya’ya ilk geldiğinde çıkış mührü yok. 1996 yılına kadar Türkiye’ye giriş çıkışlarında da mühür vurulmamış. Dolayısıyla emniyet kayıtlarına göre Türkiye’den ilk defa 08.08.1996 tarihinde çıkış yaptığı ve yurtdışında ikamet ettiği SGK tarafından kabul edilerek bu tarihten itibaren borçlanması yapılıyor.

Oysa bu bayanın gerçekte  01.12.1991 tarihinden itibaren yurtdışındaki ev kadınlığı dönemlerini borçlanma hakkı var. Sigorta girişi olan 30.05.1999 tarihinden öncesi aralıksız borçlandırıldığında borçlandığı gün sayısı kadar süre geriye gidecek ve 01.12.1991 tarihi onun için ilk sigorta girişi olacaktır.

Bu durumda SSK kapsamında 5525 günle 48 yaşında emekli aylığına hak kazanacak. Oysa SGK kendisini haksız ve hukuksuz olarak emniyet kayıtlarına mahkum ettiğinden bu bayanın ilk sigorta girişi aynı yöntemle hesaplanacak ve borçlanmanın başlatıldığı 08.08.1996 ilk sigorta girişi olacaktır ki, bu durumda gurbetçi bayan 5900 günle 53 yaşında emekli olmak zorunda kalacaktır. Ayrıca 2000 öncesi bu süreleri borçlandırılmadığı için emekli maaşı da düşük hesaplanacaktır.

Görüldüğü gibi mağduriyetin boyutu büyük.  Peki bu uygulamada SGK haklı mı? Kesinlikle hayır. Zira temel kanun olan 3201 sayılı yurtdışı borçlanma kanunu sadece ev kadınlığı döneminin borçlanılacağını söylüyor.

Başka bir düzenleme yapmıyor. Ayrıntı bu kanunun 06.11.2008 tarihli uygulama yönetmeliğinde olmalı.

Ancak bu Yönetmeliğin 4.maddesinde „Ev Kadınlığı“ sürelerinin tanımı yapılmış değildir. Yönetmeliğin Yurtdışı sigortalılık sürelerine ait belgeler başlıklı 9/2 maddesinde  ev kadını olarak geçen süreler;

  • Yurtdışında oturulduğuna dair alınacak ikamet belgesinin Türkiye’de yeminli tercüme bürolarınca yapılmış veya yurtdışında bulunan Türk temsilciliklerince akredite edilmiş tercümanlarca yapılmış ve ilgili temsilcilikçe onaylanmış tercümesi
  • Ya da çalışma ve sosyal güvenlik müşavirlik veya ataşeliğinin bulunduğu Türk temsilciliklerinde söz konusu birimlerin ikamet belgesine istinaden düzenleyecekleri belge ile birlikte ispatlanacağı belirtiliyor.

Fakat aynı maddeye göre ikamet belgesi TEMİN EDİLEMİYORSA yurtdışına çıkış ve yurda giriş tarihlerinin, fotoğraf ve künye bilgilerinin bulunduğu pasaport sayfalarının fotokopisi YA DA emniyet müdürlüklerinden alınacak yurda giriş-çıkış çizelgesi ile belgelendirilmesi isteniyor.

Yani kanun ve yönetmeliğe göre yurtdışındaki yetkili makamdan ikametgah belgesini veya Konsolosluktaki çalışma ve sosyal güvenlik ataşeliğinin belgesini temin edip SGK vermemiz yetiyor.

Bu durumda tüm ev kadınlığı sürelerini borçlandırmak zorunda. Burada borçlanılacak süreler için emniyet kaydı veya pasaport fotokopisi istenemez.

Şayet bunları temin edemiyorsak o zaman pasaport fotokopilerimize veya emniyet müdürlüğünden alınacak yurda giriş çıkış kayıtlarına göre borçlanacağız. Düzenleme bu kadar açık.

SGK, 2011/48 nolu genelgesinde „Ev kadını olarak geçen sürelere ait belgeler“ başlıklı maddesinde aynen bu düzenlemeleri tekrarlıyor, ama ikametgah belgesi temin edemeyip pasaport fotokopileri ve emniyet kayıtlarıyla borçlananların kanun ve yönetmelikte olmayan şekli ile Türkiye’de kaldığı sürelerin borçlandırılmayacağını belirtiyor.

Bütün bunlara rağmen SGK, ikametgah belgeleri verilsin veya verilmesin her durumda emniyet kayıtları istiyor ve buna göre borçlanma işlemini gerçekleştiriyor.

Tabi Türkiye’de kalan süreleri borçlandırmayarak. Bu tamamen mevzuata aykırıdır, kanun tanımamazlıktır.

Diğer yandan Emniyet Genel Müdürlüğü yurda giriş çıkışları 1991 yılından itibaren bilgisayar sisteminde tutmaya başladı.

Ancak bu tarihten itibaren sistem tam oturmadığından vatandaşın yurda giriş ve çıkış kayıtları da ya hatalı girildi ya da hiç girilmedi. Sistem devamlı arıza verdi.

Bazen girişinizi kaydetti, çıkışınızı kaydetmedi, bazen de tersini.. Sistem tam olmasa da belki de bir 10 yıl sonra 2002’lerde oturmaya başladı.

Dolayısıyla buralardan alınan kayıtlar sadece  01.11.1991 tarihinden sonraki sürelere ilişkin ve eksik kayıtlardır.  01.11.1991 tarihinden önceki sürelere ilişkin emniyet kayıtları olmadığından SGK bu dönem için borçlanma talep eden bayanlardan „Beyan ve Taahhüt Belgesi“ almaktadır.

Gurbetçi ev hanımlarını bu eksik ve hatalı emniyet kayıtlarına mahkum etmek zaten başlı başına hukuksuzluktur.

Öte yandan Türk Medeni Kanunumuzun 19. maddesine göre yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir ve bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz. Aynı zamanda Anayasamızın 23.maddesine göre de herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.

O halde yurtdışı borçlanma talebinde ev kadınlığı sürelerini borçlanmak isteyen bir bayan gurbetçimiz ikametgah belgesini SGK’ya ibraz ediyorsa bunun devamlı kalma yeri yurtdışıdır.

Seyahat özgürlüğünü kullanarak ve ikametgahı yurtdışında sabit kalarak geçici olarak Türkiye’ye tatile gitmesi onun ikametini değiştirdiği, Türkiye’de kalma niyetinde olduğunu da göstermeyeceğine göre „Türkiye’de kaldın“ diyerek bu süreleri kanunda ve yönetmelikte olmamasına rağmen borçlanma kapsamı dışında tutmak hukuka aykırıdır.

Ne yazık ki, bu konu henüz mahkemeler önüne getirilmediğinden emsal olarak verebileceğimiz bir yargı kararı bulunmuyor. Ancak mağduriyetin önlenmesi için dava açılması her zaman mümkündür.