Avrupalı Türk’ün AB’deki hakları ne kadar aranıyor? -2-

Avrupalı Türk’ün AB’deki hakları ne kadar aranıyor? -2-

Geçen haftaki yazımızda Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Avrupa Topluluğu (AT) ve nihayet Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye’nin uluslararası anlaşmalarla oluşturdukları hukuki ilişkileri, Avrupalı Türklerin hakları ile ilgili oluşturulan hukuki zemini özetlemeye çalışmıştık. 12.09.1963 tarihli Ankara Anlaşması, 23.11.970 tarihli Katma Protokol ile 1/80, 2/80 ve 3/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararları (OKK) ve Gümrük Anlaşması, Türkiye ile

AVUKAT ŞERİF YILMAZ 30 Eylül 2017 AVUKAT ŞERİF YILMAZ

Geçen haftaki yazımızda Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Avrupa Topluluğu (AT) ve nihayet Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye’nin uluslararası anlaşmalarla oluşturdukları hukuki ilişkileri, Avrupalı Türklerin hakları ile ilgili oluşturulan hukuki zemini özetlemeye çalışmıştık.

12.09.1963 tarihli Ankara Anlaşması, 23.11.970 tarihli Katma Protokol ile 1/80, 2/80 ve 3/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararları (OKK) ve Gümrük Anlaşması, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Ortaklık Hukukunu oluşturuyor.

Bu kararlardan 1/80 sayılı karardaki haklardan somut iki örneği anlatmaya çalışacağım.

Örnek 1: Bir kişi aile birleşimi yolu ile Almanya’ya geliyor ve evliliği iki yıl sonra boşanma ile bitiyor. Kendisini aile birleşimi ile getiren kişi „Seni Türkiye’de geri gönderteceğim“ diye tehdit ve şikayet ediyor. Asılda haksız olarak boşanmaya sebep veren bu kişiyi Almanya oturumunu iptal edip hemen sınır dışı edebiliyor.

Ama bu Türk vatandaşı kişi şayet Almanya’ya geldikten sonra en az bir işverenin yanında çalışmış ise ve halen aynı işverenin yanında çalışıyorsa 01.07.1980 tarihinde yürürlüğe giren 1/80 sayılı OKK’nın 6.maddesindeki haktan yararlanabilir.

Bu durumda Alman devleti kendisini sınır dışı edemez. Çünkü OKK’nın 6.maddesine göre yasal ve bir aile üyesi olarak Almanya‘ya gelen Türk vatandaşı, üye devlette (Almanya’da) 1 yıllık yasal işten sonra ve eğer iş mevcut ise aynı işverenin yanında,

3 yıllık yasal işten sonra ve AB üyesi ülke vatandaşlarının öncelik hakkı saklı kalmak kaydıyla aynı meslekte dilediği işveren nezdinde, 4 yıllık yasal çalışmadan sonra ise bulunduğu üye ülkede dilediği meslekte ve dilediği işveren nezdinde çalışma iznini yeniletme hakkına sahiptir. Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) içtihatlarına göre çalışma hakkı aynı zamanda oturum hakkını da kapsamaktadır.

Bu Türk vatandaşımız 2 yıllık sürede boşansa bile en az bir yıl çalışması varsa ve halen çalışıyorsa onu kesinlikle sınır dışı edemezler. Elbette bu hakkını araması halinde ve sadece ve sadece Türk vatandaşı olduğu için geçerlidir.

Örnek 2: Çocuk yaşta geldiği Almanya’da ailesinin yanında yaşarken 1989 yılında anne-babasıyla kesin dönüş yapan bir Türk vatandaşı daha sonra Almanya’ya öğrenci olarak geliyor ve bir üniversite bitirip meslek sahibi oluyor. Bu kişi normalde öğrenci olarak geldiğinden eğitimi bitirdiğinde Türkiye’ye geri dönmesi gerekiyor. Yani üniversite bitirmesi ona bir oturum ve çalışma hakkı vermiyor.

İşte bu durumda öğrenci olarak gelen bu Türk vatandaşının imdadına bu defa 1/80 sayılı OKK’nın 7.maddesi yetişiyor. Bu maddeye göre;  Ev sahibi ülkede (Almanya’da) mesleki bir eğitim programını tamamlayan Türk işçi çocukları, bu üye devletteki oturma sürelerine bakılmaksızın, anne veya babasından birinin ilgili üye devlette en az üç yıldır yasal olarak çalışıyor olması kaydıyla, söz konusu üye devlette, her türlü işe başvurabilir.

Bu Türk vatandaşının anne ve babası (bu sadece anne veya sadece baba da olabilir) Almanya’da en az 3 yıl yasal olarak çalış. Kendisi daha sonraları da olsa Almanya’da bir meslek eğitimini tamamlamış.

Kendisinin Almanya’da ne kadar süre ile ikamet etmiş olmasının önemi de yoktur. Bu durumda Alman yabancılar mevzuatının üzerinde bulunan OKK’nın 7.maddesindeki tüm şartları yerine getirdiğinden Almanya’da oturum ve çalışma hakkı vardır.

Burada tek soru çocuk meslek eğitimi yaparken anne veya babanın halen Almanya’da ikamet etme şartı olup olmadığıdır. Bu konu da ABAD’ın 21.01.2010 tarihli ve C- 462/08 sayılı Ümit Bekleyen dosyasında verdiği yorum kararıyla açıklığa kavuşmuştur. Bu karara göre anne veya babanın meslek eğitimi başladığında ikamet etmesi şartı yoktur.

Bu örnekler çoğaltılabilir. Örneğin Türklere vize uygulaması, aile birleşimi ve aile birleşiminde dil şartı, serbest dolaşım ve çalışma hakkı, sınır dışı edilmeye karşı koruma, eğitim, sosyal güvenlik, sendikal haklar ile yerleşme ve iş kurma hakları sayılabilir.

İşte bu mevzuatın çok sıkı bir şekilde taranması, gerekirse yeniden yorumlanması konusunda Avrupa’da yetişen hukukçuların gayret etmesi, Avrupalı Türk’ün bilgilendirilmesi ve nihayetinde yetkili makamlar ve mahkemeler nezdinde bu hakların ısrarlı bir şekilde aranması gerekir.

Ancak bunun yapılabilmesi için öncelikle sözleşmelerin tarafı olan Türk devletinin bu konuda Avrupa Bakanlığı ve Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) nezdinde özel birimler kurması ve bütçeden genişçe ödenek ayrılması büyük önem taşımaktadır.

Ayrıca Avrupa’da Kurulu bulunan sivil toplum kuruluşları da bünyelerinde bir hukuk bölümü oluşturup bu hakların takipçisi olması ve bölgelerindeki vatandaşlarımızı bilgilendirmesi de hakların elde edilmesinde etkin olacaktır.