Aileyi aile yapan nikahtır

Mutluluk ve huzur yuvası olan hanelerde; eşler arasındaki problemler giderek artmakta, psikoloji ve psikiyatrinin verileri bu problemlere çare bulamamakta, bulsa da eşleri bir yere kadar götürebilmektedir. Asıl kalıcı çözüm, Kur’an ve sünnet ekseninde Allah (cc) ve Resulünün (sas) ortaya koyduğu çözümdür. Bu çözümü evlilik hayatına hâkim kılmak, tabiri yerindeyse günümüzün “pamuk ipiyle bağlı” eşlerine en

PANORAMA - NEWS 10 Nisan 2017

Mutluluk ve huzur yuvası olan hanelerde; eşler arasındaki problemler giderek artmakta, psikoloji ve psikiyatrinin verileri bu problemlere çare bulamamakta, bulsa da eşleri bir yere kadar götürebilmektedir. Asıl kalıcı çözüm, Kur’an ve sünnet ekseninde Allah (cc) ve Resulünün (sas) ortaya koyduğu çözümdür. Bu çözümü evlilik hayatına hâkim kılmak, tabiri yerindeyse günümüzün “pamuk ipiyle bağlı” eşlerine en büyük çare olacaktır.

Aile, toplumun en önemli bir parçası ve aynı zamanda bir çekirdeğidir. Bu yönüyle ele alındığında aile, kutsal bir müessesedir. Aileye kutsiyet kazandıran en belirgin âmil de nikâhtır. Nikâh, evlilik için bir araya gelen tarafların ebedi beraberlik için evlilik sözleşmesine attıkları bir imzadır, akittir, sözleşmedir.

Dinimiz nikâhı milletin temeli, direği ve esası olarak kabul eder. Bu yönüyle nikâh çok önemlidir ve bu konuda da çok hassas olunmalıdır. Mademki aile çok önemli bir müessesedir; bu müessesenin de bir hedefi, bir gayesi olmalıdır. Evet, evlilikteki hedef ve gaye, Allah’ı (cc) razı ve Resûlullah’ı (sas) memnun edecek bir yaşantı ve devamında da vatana, millete faydalı bir neslin yetiştirilmesi olmalıdır.

Aile kutsaldır ve ailenin kutsal oluşu da nikâhtan kaynaklanmaktadır. Allah (cc) ve Resulü (sas) bu kutlu müesseseye kutsal dediği için, aile kutsal olmuştur. Yoksa bizlerin o müesseseye kutsiyet atfetmesinden dolayı değildir.

Bizim aileye bakış açımız “Cennet köşelerinden bir köşe.” şeklindedir. Bu kutlu yuvanın cennet köşelerinden bir köşe haline gelebilmesi için “nikâh” olmazsa olmazlardandır. Eğer aile kutsalsa, bu kutsiyetini bir yönüyle nikâhtan almaktadır.

Nikâh ise Allah’ın (cc) emri, Resûlüllah’ın (sas) sünnetidir. Demek ki nikâhın kutsal oluşu Allah’ın(cc) emri, Rasulullah’ın (sas) sünneti oluşundandır. O nedenledir ki, kız isteme esnasında “Allah’ın emri, Resulullah’ın kavliyle kızınıza talibiz” deriz.

Nikâh, nasıl bir şeydir ki evliliğe kutsiyet kazandırıyor, onu ibadete dönüştürüyor? Nikâh akdi esnasında eşler zahiren birbirlerine söz veriyor görünseler bile, aslında bu söz Allah’a (cc) verilen bir sözdür. Aynı zamanda bu söz, sünneti yaşayacağımıza dair Peygamber Efendimize (sas) verilen bir sözdür. Yine bu söz, şahitlere ve onların huzurunda eşlerin birbirlerine verdikleri bir sözdür.

Huzurda bulunan şahitler bir temsiliyeti temsil etmektedirler. Orada verilen söz iki şâhite münhasır değil; o aileye, hatta bütün mü’min topluma yani Müslümanlara verilen sözü temsil etmektedir.

Allah (cc) ve Resûlünün (sas) emir ve tavsiyelerine uyan çiftlerin en küçük muameleleri ibadete dönüşür. Hadiste “Bir erkek karısının elini tuttuğunda parmakları arasından günahları akar gider” buyrulmaktadır. Bu düşünceyle hareket eden eşlerin birbirlerine karşı en küçük muameleleri değer görür ve kendilerine ibadet sevabı kazandırır. Dolayısıyla nikâh, meşru dairede evliliği ibadete dönüştürür.

Ayette nikâh “Mîsâk-ı galiz” (Ahzab,7) “Çok ağır bir yemin, çok kuvvetli bir ahit, büyük bir söz.” olarak ifade edilmektedir. Nikâh esnasında eşler, Allah’a (cc) ve Peygambere (sas) birbirlerini kabul ettiklerine dair şahitlerin huzurunda söz vermektedirler. Verilen bu sözlerden daha ağır bir söz, yapılan bu yeminlerden daha ağır bir yemin var mıdır acaba?

Eşlerin birbirlerine karşı verdikleri sözler aynı zamanda bir emanettir. Madem bir emanettir, öyleyse bu emanetin korunması gerekmez mi? Söz verip sözünden dönmek bir dönekliktir, bir nifaktır. Nikâh esnasında verilen sözlerden şu ya da bu sebeplerden dolayı geri dönmek, bir döneklik, aynı zamanda bir oyunbozanlıktır.

Allah’a (cc), Peygamber’e (sas) ve bütün mü’minlere verilen söz mü önemli? Yoksa mutlu olmayı düşünmek mi daha önemli? Tabi ki, Allah (cc) ve Resulüne (sas) verilen söz daha önemlidir. O halde evlilik gibi çok önemli bir sorumluluk altına giren eşler, “Mutlu olmaktan daha önemli bir yükün altındayım.” düşüncesiyle hareket etmelidirler.

Evliliğin kutsiyetine inanmış eşler, nikâhın ne manaya geldiğini, “evet” demekle nasıl bir mesuliyetin altına girdiklerinin şuurunda olarak hareket etmelidirler. Yoksa sürekli önü alınamayan debelenmeler yaşanır.  Burada eşlere şu soruyu sormak gerekir: “Mutlu olmak mı daha önemli, yoksa Allah(cc) ve Resûl’üne (sas) verilen söz mü daha önemli? Mutlu olmanın üzerinde durulduğundan daha çok, verilen sözün üzerinde titremek gerekmez mi?