Bu sebeple dede (pîr) cânlara dönerek; “birbirinizden râzı mısınız, aranızda bir başkasından ağrınmış, incinmiş var mı?” diye sorar.
Malatyalı Sâdık Baba bir mersiyesinde yenen lokmanın Hasan ile Hüseyin aşkına olduğunu vurgular:
Kaldır gitsin senlik benlik hatalar,
Benliğe yok dedi güzel atalar,
Kesilen kurbanlar yenen lokmalar,
Hasan ile Hüseyin’in aşkına.
Böylece âdâb ve erkân açısından bir eksiği kalmayan, senlik ve benliği terk ederek, yolun hakkını veren bir cân (tâlib) rızâ lokmasını yiyebilir. Tâlib kendi ailesi içerisinde de huzûr ve güveni temin edebilmelidir.
Hz. Hüseyin yârânı ve evlâdı ile birlikte şehit olmuştur. Onun en yakınındakiler, en yakın akrabalarıdır. Bu sebeple Muharrem ayı ev halkı ve akrabalar ile olan ilişkilere de dikkat edilmesi gereken bir zaman dilimi sayılmıştır.
Bir Muharremiyye’de yer alan; “Ol günlerde her kim kendi ehlin ve iyâlin hoş tutsa, Hak Sübhânehû ve Teâlâ Hazreti ânın dirliğin dünyadayken kılıvere, hâl-i hayâtında oldukça azîm dirlik süre, kimseye muhtaç olmaya, ol dirlikle pîrliğe irişe, sâlihler, velîler gürûhuna karışa…” cümlesi erkânın aile ilişkilerine verdiği önemi göstermektedir.
Eğer tâlibde bir eksik, bir kusur varsa bundan birinci derecede onun manevî eğitimini gerçekleştiren; rehber sorumludur.
Şah Hatâyî rehberden tâlibinin eksiğini tamamlamasını ister. Tâliblerin sorgu ve görgüden geçtikleri, bir nevî sosyal kontratın/sözleşmenin yapıldığı meydân, hem eksikliklerin tamamlandığı, hem de rızâ lokmasının yendiği bir mekândır. Hakk aşkının nûş edildiği bu meydânda semâh dönebilmek için, öncelikle
Şehîdler Serdârı İmâm Hüseyin ahlâkına sahip olmak gerekir:
Rehber tâlibini arıkla getür,
Tamâm eyle eksük yerlerin yetür,
Rızâ lokmasını meydana getür,
Yiyelim İmâm Hüseyin aşkına.
Hakk Teâlâ cümlemizi Erenler meydânında, pîr huzûrunda Muhammed Ali kardeşliği gibi birlik ve dirliği bulanlardan eylesin. Senlik-benliği aradan kaldırıp Hüseyin’in tevhîd nûrunu görenlerden eylesin.