İbrahim Fırat, ikinci albüm Şah Hatayi ile piyasada

MÜLHEİM an der RUHR- 1974 Erzincan doğumlu müzisyen İbrahim Fırat,  500 senedir okunmayan Şah Hatayi deyişlerini büyük emek ve çabayla tekrar düzenleyerek okunur hale getirdi. Bu geleneği yeniden gün yüzüne çıkartıp ince bir dokunuşla gündeme taşıması, müzik severler tarafından takdirle karşılandı. Elektronik enstrümanı ile anadolu ozanlarının eserlerini buluşturmak Anadolu’dan Almanya’ya 7 aylıkken ailesiyle birlikte gelen

FATİH ÇİMEN 29 Ocak 2018 KÜLTÜR-SANAT

MÜLHEİM an der RUHR- 1974 Erzincan doğumlu müzisyen İbrahim Fırat,  500 senedir okunmayan Şah Hatayi deyişlerini büyük emek ve çabayla tekrar düzenleyerek okunur hale getirdi. Bu geleneği yeniden gün yüzüne çıkartıp ince bir dokunuşla gündeme taşıması, müzik severler tarafından takdirle karşılandı.

Elektronik enstrümanı ile anadolu ozanlarının eserlerini buluşturmak

Anadolu’dan Almanya’ya 7 aylıkken ailesiyle birlikte gelen İbrahim Fırat evli ve iki çocuk babası. 30 yıldır bir çok ünlü sanatçıya sazıyla orkestrasıyla eşlik eden İbrahim Fırat, ”15 yıldan beri Almanya’nın Mülheim şehrinde S.E.S RECORD studiosunu çalıştırıyorum. Kayıtlarım CD, albüm, belgesel seslendirmesi, reklam müzikleri, kitab seslendirmelerini yapıyorum. İki müzik kültürü içinde yetiştim. Okul ve arkadaşlar içinde batı tarzı müzik işleriyle alakadar olurken, akşam saatlerinde ise babamın söyledigi ”Ozanlar Türküleri” ile büyüdüm.

Bugün ise çaldığım enstrüman Synthesizer (yani halk içinde Org diyoruz.) Batıdan kaptığım o sentetik sesler, 60, 70 ve 80’li yılların ilk elektronik enstrümanı ile anadolu ozanlarının yüzyıllar evel yazdıkları besteleri ile bir arada değerlendirip buluşturmak istiyorum. Bundan dolayı da 2014 yılında üzerinde  iki yıl çalıştığım ”Kerbela” eserini hazırladım. Çok büyük yankı buldu. Genç yaş grubu arasında çok tutulması beni daha da memnun etti” dedi.

Şah Hatayı çalışmasının gün yüzüne çıkması

Fırat, ”Kerbela çalışmasının verimli olduğunu gördüğümde tarihler boyu unutulmaya yüz tutmuş ikinci bir çalışma için kolları sıvadım. 2104’te yaptığım çalışmanın alt etütlerini tamalayarak piyasaya sürmem, gençlerin alakadar olması beğenmesi beni ikinci bir çalışmaya itti. 2018’deki çalışmamda araştırma ve incelemelerim sonucu ”Şah Hatayı” çalışmamın günyüzüne çıkmasını sağladı. Bu çalışmaları yaparken tek şeye dikkat ettim.

Birincisi eserlerin ne sözünde, ölçümünde oynamama şartı ve eserlerde birlik beraberliğin de bir simgesi olma şartı idi. Kollektif bir çalışma yürüttük. Her eserde, her kıtayı sanatçı dostlarım beni kırmadan okudu. Maddi desteği de değerli işadamı dostlarımdan aldım. Bu projeye hayat veren tüm dostlarıma teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.