Geçmişini inkâr edenin geleceği olmaz

Geçmişini inkâr edenin geleceği olmaz

Kim olduğunu bilmeyen, kim olduğunu bilmediği için nereye gideceğin de bilmeyen, yönünü şaşırıp ortada kalan Alevileri gördükçe bu toplumun bir bireyi olarak yüreğim sızlıyor. Oysa ki kim olduğumuz, geçmişimiz apaçık bir şekilde orta yerde duruyor. Bu geçmiş bizleri hayatın her alanında hem bireysel ve hem de toplumsal anlamda ileriye taşıyacak en sağlam temellere sahip. Bizler

REMZİ KAPTAN 10 Nisan 2022 REMZİ KAPTAN

Kim olduğunu bilmeyen, kim olduğunu bilmediği için nereye gideceğin de bilmeyen, yönünü şaşırıp ortada kalan Alevileri gördükçe bu toplumun bir bireyi olarak yüreğim sızlıyor.

Oysa ki kim olduğumuz, geçmişimiz apaçık bir şekilde orta yerde duruyor.
Bu geçmiş bizleri hayatın her alanında hem bireysel ve hem de toplumsal anlamda ileriye taşıyacak en sağlam temellere sahip.
Bizler geçmişimizi bilip sahipleneceğimiz yerde ona sırt dönüyor, dudak büküyor, yer yer aşağılıyor ve düşmanlık güdüyoruz. Hal böyle olunca da yönümüzü nereye çevireceğimizi bilmiyor, kim olduğumuzu ve nereye ait olduğumuza karar veremiyor bu kararsızlık ve şaşkınlıkla hayatın her alanında geri bir konumda kaliyoruz.
Zerre kadar tarih ve toplum bilincine sahip birisi bilir ki insan ancak yeniyi ve daha iyisini ancak geçmişinin üzerinden şekillendirir. Geçmişin eksik, zayıf, hatalı yanlarını törpüler iyi ve doğruları üzerinde de geleceğini şekillendirir.
Bizler bunu yapmak yerine geçmişimiz inkar ediyor, kötülüyor ve düşmanlık belliyoruz.
Yeni adına bize uymayan, her yönüyle sırıtan, hayatımıza anlam ve değer katmayı bırakın bizden götüren ne varsa ona dört elle sarılıyoruz.
Bunun sonu da hüsrandır, yenilgidir, yok oluştur.
Geçmişimize, inancımıza, değerlerimize düşmanlık yaptıkça olan ve daha da olacak olan budur. Oysa ki bizler tarihte inancımızı yaşamak, değerlerimizi korumak için gerektiğinde dağ başlarını, kus uçmaz kervan geçmez yerleri yurt edindik.Her türlü zorluğa ve zahmete katlandık ama inancımızdan ve değerlerimizden milim taviz vermedik.
İşte atalarımızın can pahasına korudukları, sahiplendikleri inançlarına bizler günümüzde sırt dönüyoruz. Sadece sırt dönmekle, inkar etmekle kalmıyor amansız bir düşmanlıkta güdüyoruz. İnancımıza düşmanlık edip, geçmişimizi yok sayıp elin çer çöp olmuş ideolojilerini, inançlarını sahipleniyoruz.
Bu da bir tercih elbette.
Fakat bu tercih somut örnekleriyle kanıtlandığı gibi bizleri tüketiyor, yok ediyor.
Bundan hiç bir ders çıkartmayıp inat ve ısrarla aynı şeyleri yapmakta bir akıl tutulması, gönül kararması olsa gerek. İşte yüreğinde zerre kadar aklık taşıyan, bilincini arındırma cabasında olanlaradır sözümüz.
Biz Aleviyiz. İnancımızdan, değerlerimizden vazgeçip onları inkara yöneleceğimize, aksine onlarla gurur duymalıyız. Biz bu güne kadar inancı bizden farklıdır diye hiç bir kimsenin canına kıymadık. İnancı bizden farklı olana baskı, zulüm, kötülük yapmadık.
Bizim gibi olmayanları dini ve dilinden dolayı ezmedik, ayrımcılıkta bulunmadık.
Bizler herkesin inancı kendisine doğru diyerek inancımızı yaşadık, yolumuzu sürdük.
Asırlar içerisinde yaşadığımız bu inanç, sürdüğümüz bu yol sayısız ikrar sahibi Alevinin görkemli katkılarıyla en rafine halde bize kadar ulaştı. Şu an hayatın her alanında bizi her boyutuyla anlamlı bir yaşamın sahibi yapacak değerlerimiz, inancımız, doğrularımız var.
Bu müthiş mirası sahiplenmek, onunla yaşamımıza mana katmak, toplumsallığımızı geliştirmek bizim elimizdedir. İnancımızdan, yolumuzdan, değerlerimizden şüphemizin olmaması gerekiyor. Şüphesi olan özünü samimiyetle yoklasın.
Görecektir ki tarihten günümüze bize düşmanlık edenlerin günümüz modern söylemlerinin etkisindedirler. İnancımız bütünlüklüdür, teolojik anlamda eksiğimiz, tutarsızlığımız, çelişkilerimiz yoktur.
Toplumsal anlamda cümle insanlığın huzurunda alnımız aktır, başımız diktir.
Atalarımız korkudan değil, aksine aşk ile bağlı oldukları için bu inancı seçtiler, yaşadılar ve bunun için gerektiğinde bedel ödediler. İnancımızın özü “Hak Muhammed Ali” diye beyinlerimize işlenmiş, yüreklerimizde sabitleşmiştir.
Ulularımız, ozanlarımız başta Pir Sultan, Sah Hatayi ve diğerleri olmak üzere daima Hak Muhammed Ali demişlerdir.İnanç önderlerimiz evladı resul olan ocakzade dedelerimizdir.Ehlibeyte bağlılığımız inançsal anlamda olduğu için tartışılmazdır.
Yani özcesi; yol bellidir, kural ve ilkeler ortadadır, bize kattıkları, varoluşumuza verdiği cevaplar nettir, berraktır.
O halde var olmak, gelişmek, insanlık içinde onurlu bir şekilde yaşamak için geçmişimize, inancımıza sahip çıkalım.
Akla ziyan çağdaş yezitlerin propagandasına kanarsak yolu yok sayar, geçmişimizi inkar eder, atalarımıza düşmanlık besleriz.
Bunun sonucunda da geçmişsiz olduğumuz için geleceksiz kalır yok olup gideriz.
Ya yol süreceğiz ya yok olacağız.