Tembel bir öğrenciydim

HABER ANALİZ – Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda aşırı sağcı Marine Le Pen’in başarısına rağmen Avrupa’nın birçok ülkesi rahat bir nefes aldı. SPD Genel Başkanı Schulz, Fransa’daki seçimine de değinerek Avrupa yanlısı olan Emmanuel Macron’un kazanmasını sevinçle karşıladı. Martin Schulz, Le Pen’in hayata geçirilemeyecek boş vaatlerde bulunduğunu ifade etti. Hollanda, Belçika ve Almanya ülkelerinde yetişen

PANORAMA - NEWS 27 Nisan 2017

HABER ANALİZ – Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda aşırı sağcı Marine Le Pen’in başarısına rağmen Avrupa’nın birçok ülkesi rahat bir nefes aldı. SPD Genel Başkanı Schulz, Fransa’daki seçimine de değinerek Avrupa yanlısı olan Emmanuel Macron’un kazanmasını sevinçle karşıladı. Martin Schulz, Le Pen’in hayata geçirilemeyecek boş vaatlerde bulunduğunu ifade etti.

Hollanda, Belçika ve Almanya ülkelerinde yetişen ve Avrupa’yı iyi tanıyan Schulz, Avrupa Parlamentosu başkanı olduğu dönemde Avrupa Birliği’nin ırkçılığa karşı en iyi savunma aracı olduğunu sık sık vurgulamıştı.

21 Ocak tarihinde Montabaur’da Schulz ile bir araya gelen eski Sosyal Demokrat Parti genel başkanı Sigmar Gabriel, Schulz’a Başbakan adaylığı teklifinde bulunmuştu.

Bunun üzerine Schulz, Gabriel’in bu davranışını “Sigmar’ın yaptığı çok saygı duyulur bir hareketti, çünkü kendini arka plana atıp bir başkasının daha iyi olabileceğine inanmak çok zor bir karardır” sözleriyle değerlendirdi.

Daha sonra Martin Schulz yüzde yüz oy alarak tam destek ile genel başkanlığa ve başbakan adaylığına seçildi. Gelecek seçim kampanyasında sosyal eşitlik konusunu ele alacağını açıkladı.

“Gelişen bir asgari ücret sektörümüz var” ifadesinde bulundu. “Özellikle tek ebeveynli ailelerin durumları daha zor, kadınlara ve erkeklere eşit şekilde maaş ödemesi yapılmıyor” dedi.

Büyük mal varlığına sahip olan zenginlerin kalifiye işçiler ile aynı vergi kanunlarına tabi tutulmalarının yanlış olduğunu açıkladı. Martin Schulz senelik 45-52 bin Euro arasında brüt maaş alan kişilerin Sosyal Demokrat Partisinin vergi konseptine göre uçuk bir vergi ücreti ödememesi gerektiğini söyledi.

Ayrıca vergi önerilerinin önkoşulu ödenebilir olması gerektiğini de ekledi. Schulz’a Almanya da ki vergi politikası bir savaş kavramı tartışması olduğunu ifade etti ve ayrıca Sosyal Demokrat Partisinin haziran ayında bu konulara daha ayrıntılı bir şekilde değineceğinden bahsetti.

Erken yaşlarda siyasetle tanışan Schulz’un babası sosyal demokrat bir Polis memuruydu. Annesi de muhafazakâr Katolik bir aileden geliyordu ve Hıristiyan Demokrat Birliğinde aktifti. Schulz “Evimizde siyasi konular çok sık ve heyecanlı bir şekilde tartışılırdı” dedi.

20’li yaşlarının başında Schulz’un hayatı tamamen futboldan ibaretti ve profesyonel bir futbolcu olmak istiyordu. Okulda yaramaz bir çocuk olduğu için 11. sınıfı tekrarlamak zorunda kalmıştı.

Schulz okul hayatında çok tembel bir öğrenci olduğundan bahsetti. Futbol sahasında tam bir savaşçıya dönüştüğünü savunan Schulz 70’li yıllarda maç sırasında dizini yaraladıktan sonra futbolu bırakmak zorunda kaldığını söyledi.

Bu olay 19 yaşındaki Martin Schulz’u derin bir krize sürükledi ve Würselen’in merkezindeki küçük bir birahane onun ikinci evi haline geldi. Ve ardından bir çöküş yaşayıp alkolik oldu.

1980 yılı hayatının dönüm noktasıydı. Çok alkollü olduğu bir gecede aniden alkolü bırakma kararı aldı. Schulz artık içki kullanmadığını ve sigarayı da bir günde bıraktığını ifade etti.

O zamanlar ailesi, arkadaşları, sahip olduğu kitap dükkânı ve siyasi işleri onu ayakta tutuyordu. 31 yaşında Würsel’in belediye başkanı oldu ve 1994 yılında Avrupa seçimlerinde Avrupa parlamentosuna seçildi.

17 Ocak 2012 de ise Avrupa parlamentosu başkanı oldu. Son olarak “Avrupa siyasetinde daha hırslı olan benim ve daha geniş kapsamlı vizyonlara sahibim” sözleriyle Başbakan Angela Merkel’den daha iyi bir aday olduğunu ifade etti.