Papa Francis'in 88 yaşında hayatını kaybetmesi, dünya genelinde derin bir üzüntü ve saygıyla karşılandı.
Pazartesi günü vefat eden Papa, Katolik Kilisesi’nin ilk Latin Amerikalı ve Cizvit lideri olarak, görev süresi boyunca yoksullar, iklim değişikliği, mülteciler ve dinler arası diyalog gibi küresel konularda gösterdiği liderlikle tanınıyordu.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Papa Francis’i “zayıfların savunucusu, uzlaştırıcı ve sıcak kalpli bir insan” olarak nitelendirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, onu “en savunmasızların ve en kırılganların yanında duran bir alçakgönüllülük adamı” olarak tanımladı.
İngiltere Kralı Charles III, Papa’nın “sayısız insanın hayatına dokunduğunu” belirtti. Başbakan Keir Starmer ise onu “yoksulların papası” olarak andı.
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Paskalya’da Papa ile yaptığı son görüşmeyi hatırlatarak, onun mirasını övdü.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Papa’nın “dua yoluyla umut verdiğini ve acıları hafiflettiğini” ifade etti.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Papa’nın “sınırsız merhametini” vurguladı.
Vatikan’da halk dualarıyla yas tutulurken, Brezilya ve Dominik Cumhuriyeti gibi ülkeler ulusal yas ilan etti. St. Peter Meydanı’nda ve Glasgow ile Filipinler gibi şehirlerde anma törenleri düzenlendi. Papa’nın naaşı, halkın ziyaretine açılmak üzere St. Peter Bazilikası’na taşınacak.
Papa Francis, görev süresi boyunca Katolik Kilisesi’ni modernleştirme çabaları, yoksullara ve dışlanmışlara olan bağlılığı, çevre konularına duyarlılığı ve dinler arası diyaloğa verdiği önemle hatırlanacak. Onun liderliği, sadece Katolikler arasında değil, dünya genelinde barış, adalet ve insan onuru için ilham kaynağı oldu.
Papa Francis’in vefatı, sadece Katolik dünyası için değil, tüm insanlık için büyük bir kayıp olarak belirtiliyor.