Organize işlerin cazibesi ve devlet

Almanya bir süredir aşiret tipi suç şebekelerini tartışıyor. En son Kuzey Ren Vestfalya (NRW) bu tür oluşumlara yönelik eyalet ölçeğinde bir istatistik yayınladı. Verilere göre 2016-18 yıllarına ait 14 bin vukuatın ardında 6500 zanlı var. Zanlıların yüzde 36’sını Alman vatandaşları oluştururken, ardından Lübnanlılar (%31), Türkler (%15) ve Suriyeliler (%13) geliyor. Cinayet, soygun, tehdit ve yaralama gibi

PANORAMA - NEWS 16 Mayıs 2019 BRÜKSEL ROTASI

Almanya bir süredir aşiret tipi suç şebekelerini tartışıyor. En son Kuzey Ren Vestfalya (NRW) bu tür oluşumlara yönelik eyalet ölçeğinde bir istatistik yayınladı.

Verilere göre 2016-18 yıllarına ait 14 bin vukuatın ardında 6500 zanlı var. Zanlıların yüzde 36’sını Alman vatandaşları oluştururken, ardından Lübnanlılar (%31), Türkler (%15) ve Suriyeliler (%13) geliyor.

Cinayet, soygun, tehdit ve yaralama gibi suçların altında imzası olan bu oluşumların faal olduğu sektörler de tanıdık: Galericilik, araba kiralama, uyuşturucu ve fuhuş.

Buraya kadar resimde şaşırtıcı bir taraf yok. Ancak organize işlerde parmağı olanların faal olduğu ilginç bir sektör daha var: Çilingirlik. Kısacası adamlar suyun başında oturuyor vesselam.

Söylediklerimi bir yere not edin.

Şimdi hayatın içinden kısa bir hikâye dinleyelim. Yer Fransa’da yabancıların yoğun olarak yaşadığı bir semt. Mahalleye işi düşen bir iş adamı arabasını ‘çekilir mi çekilmez mi’ diye düşünmeden neredeyse yolun ortasına bırakıp, anahtarı kaldırımda duran bıçkın delikanlılardan birine fırlatıyor. “Koçum birkaç saat sonra geliriz” diyen adam ve hikâyeyi bana nakleden dostum geri döndüklerinde arabalarını camları silinmiş halde sapasağlam buluyorlar. Hizmetin faturası: 50 Euro. İşin garip tarafı fiyakalı arabanın sahibi olan adam anahtar teslim ettiği genci tanımıyor bile. Ama işin raconuna hâkim.

Siz şimdi NRW’nin istatistikleri ile bu alakasız gibi görünen hikâyeyi birleştirin. Karşınıza ilginç bir tablo çıkacak.

Organize işler ve onların ardındaki bitirim tipler varsa, toplumda onların “hizmetine” talip olan bir kesim de var. İşin acı tarafı ise şu: Adaletin ve devlet otoritesinin olmadığı ya da insanları koruyamadığı yerde suç şebekeleri devreye giriyor. Bir bakıma devletin boşluğunu dolduruyorlar. Tabii alan da satan da memnun olunca devletin eli artık yetişmez hale geliyor.

Organize suç şebekelerini böylesine yaygın yapan bir husus daha var. Çoğu genç için organize suç örgütlerinin içinde kariyer yapmak, en düşük tarifeden ücretle fabrikada alın teri dökmekten ve zorlu bir eğitim sürecinin sonunda ortalama gelir getiren bir işte çalışmaktan daha cazip.

Neden mi? Siz ister inanın ister burun kıvırıp geçin. Ancak böylesine bir suç şebekesinin içinde kendini ispat eden insanların hayat standardı da toplumsal imajı da senden benden daha iyi.

Sana bana selam vermeyen adam onları görünce yılışıyor, saygıdan iki büklüm oluyor. Sen otobüs ve metro duraklarında ömür çürütürken onlar senin bir ömür çalışsan da binemeyeceğin arabaları her yıl değiştiriyor. Güzel, alımlı kadınları bir kataloglarda görüyorsun bir de onların yanında. Kısacası adamların karizması da imajı da yerinde.

Devlet organize işlerin ardındaki zanlıları sayıp dökmek yerine, suç örgütlerini besleyen toplumsal zemini daha iyi analiz etmeli. Toplumsal bir kesimin neden devlete değil de bunlara daha fazla itibar ettiğini etraflıca araştırmalı. Aksi takdirde bu işin önünü almak imkânsız gibi görünüyor.