Ve hayat bizim

Hatta çok sık görüştüğümüz dostlarımızla üzerinden gitmekte fayda bile olabilir. Sohbetlerimiz, fikir alışverişlerimiz bir süre sonra anlamını yitirebiliyor çünkü. Savunmaya, haklı olmak için çırpınışlara evrilebiliyor farketmeden. Anlama gayretimiz olmalı mesela. Bu konuda herkes hemfikir. Ama uygulamada bazen problemler yaşarız. Bunun iki nedeninden birisini hiç konuşmamalı. Su-i zan veya önyargılar faydasız. Hiçbir kimse kısa vadeli menfaatler

SEDAT İLHAN 07 Eylül 2021 BLOG

Hatta çok sık görüştüğümüz dostlarımızla üzerinden gitmekte fayda bile olabilir. Sohbetlerimiz, fikir alışverişlerimiz bir süre sonra anlamını yitirebiliyor çünkü. Savunmaya, haklı olmak için çırpınışlara evrilebiliyor farketmeden.

Anlama gayretimiz olmalı mesela. Bu konuda herkes hemfikir. Ama uygulamada bazen problemler yaşarız. Bunun iki nedeninden birisini hiç konuşmamalı. Su-i zan veya önyargılar faydasız. Hiçbir kimse kısa vadeli menfaatler için kendisine ihanet edemez, etmemeli. Çünkü anlamak işimize gelmediğinde, kendimizi zayıf hissettiğimizde, değersizliğe düşme korkusu ile gösterdiğimiz bir refleks olabilir, anlamamak. Ama aksi ile karşılık buluruz genelde, trajikomik bir duruma düşebiliriz. Ve eğer muhatabımız susmayı tercih ediyorsa başka bir kanala geçmiş olabilir, bizden ümidini keserek.

Oysa anlamak bir dil – kulak eylemi değildir. O, muhatabımıza önem vererek, kendimize saygı göstererek girdiğimiz yolda yaşadığımız tecrübelerle edinilen bir yaşam stilidir. Anlamak kelimelere, muhatabımızın karakteri, öncelikleri, yetiştiği çevrenin etkisi, öğrenimleri, yaşanmışlıkları, zaafları, beklentileri velhasıl kelam, onu o yapan tüm değerleri hesaba katarak anlam giydirmektir. Tabii ki bu yapılırken ön yargılardan uzak durulmalıdır.

Anlamak kabul etmek değildir. Herkes her konuda, farklı zamanlarda farklı şeyler düşünebilir. Bazı şeyleri zamana, ihtiyaca göre öncelikleyebilir. Anlayabildiğimizce dost olabiliriz, dost bulabiliriz, dostları üzmekten kurtulabiliriz. İstenmedik şeylere karşı tavır geliştirebiliriz. Anladım mesajı verebildiğimizce yaptığımız değerlendirmeler, tavsiyeler, eleştiriler kabul görür. Aksi dışarıdan gazel okumak olabilir çünkü, „başına gelmeyen dert hakkında konuşma!“ bile denebilir. Ve bize, duygularını paylaşmaya, çözüm için adımlar atmaya hazır olana dek beklemek düşer.

Sohbetlerimizde muhataplarımız karşımızda o anda bulunanlardır. Söylemlerimiz ile kendi hassasiyetlerimizi bildiriyor olabiliriz. Bildiklerimizi tasdik ettirmeye ihtiyaç duyarız bazen. Veya iç dengelerimizi kurmak üzere bir dokunuştur beklediğimiz.  Belki de bir dost arama gayretidir yaptığımız, yürekten. Haddimiz olmasa da ders vermeye girişmiş olabiliriz, dostane, gördüğümüz dostluk mesajlarına mukabil. Ama aradığımız şey sadece saygınlıktır…

Dostlarımızın sorularına karşılık kitap vs tavsiye etmek için gerçekten bunu beklediklerinden emin olmalı. Bir konuda bilgi edinebilmek için kaynak yeterli olmayabilir çünkü. Belki de ihtiyacı olan sadece bir kriterdir, kendisinin görmekte zorlandığı, basiretinin bağlandığı. Ve bu yönlendirmenin sorumluluğunu almalı. Aksi, değersizlik hissettirebilir muhataba. Farklı düşünce sistemleriyle binlerce kitap yazılmış olabilir. Bu kimseyi rahatsız etmez. Ama sorunun muhatabı ve aslında dostumuzun düşünce dengesi ile bir başkasını karşılaştıran bizizdir. Bu nedenle o eserdeki tüm düşünceleri gerektiğince sahiplenmeli, üzerinde konuşabilmeli.

Problemlerimizi paylaşabilmemiz dostluğumuzun bir göstergesidir. Aynı samimiyet ile karşılık bulmak, beklenen. Konuşuyorsak eğer, çözümleri dinlemeye ve bir şeyleri farklı yapmaya hazır olmalı. Aksi iş olsun diye konuşmak olur zaten, laf olsun, zaman geçsin. Ancak insanın farklı halleri vardır. Muhatabımız sadece sesli düşünmek için konuşuyor olabilir. Kendisini dinleyen sıcak bir yürektir sadece beklenen o an, belki de. Bu nedenle çözüm konuşmak isteyip istemediği sorulmalı öncelikle. Veya kendisine ait çözümleri de merak ettiğimiz belirtilmeli.

Herkes kendi kararını kendisi vermeli, sorumluluğunu alarak verdiği kararları gerçekleyebilir ancak. Muhatabımız adına karar vermek, serbestçe karar almasını engelleyecek kesinlikte konuşmak, emretmek anlamsızdır. Herkes böyle düşünür, ben senin yerinde olsam vb tezlerin bir karşılığı yoktur çünkü. Böyle ifadeler sadece bizim söylemlerimize güç verme gayretimiz olarak görülür. Bizi kırmak istemez ise dinler gibi görünebilir ama, herhangi bir şeyi yapmak için karar almayabilir. Laubaliliğe veya munafıklığa itiyor olabiliriz onu. Alıyorsa, onun yaşayacaklarından sorumlu olabiliriz.

Genellikle bir argüman ile ifade edilen yol, yöntem, düşünce yanlış anlaşılmalara, istenmeyen sonuçlara açık olabilmektedir. Tüm etkenler ve etkilenenler ele alınabildiği ve aralarında bir denge kurulabildiği oranda güzelliklere yol olur sohbetlerimiz. Aksi bir takım insanları dışlıyor, hayatın içindeki anlamını sıfırlıyor olabiliriz. Oysa tüm insanlar değerlidir, tüm insanları değerli gören düşünce ile mutluluklara yelken açılabilir. Bazıları işin nasıl yapılacağını öğretir, bazıları ise nasıl yapılamayacağını. Öğreniriz nasibimizce.

Sohbetlerimizin konularından bazılarının yarım kalması ciddi problemlere işaret ediyor olabilir. Yanlışımız vardır belki ama yüreği yetmez dostumuzun söylemeye. Veya konu o an hiçbir şey ifade etmiyor olabilir onun için. Yeni konulara geçmek anlamsız bile olabilir bu nedenle. Veya yoldaşlığımızın ne kadar derinleşebileceğini tekrar tekrar gözden geçirmeli.

İnsandır konuşulan, anlamak zor deriz. Her şey ortalıktadır aslında, görebilene. Ve hayat bizim.