Vazgeçmek

Kaliteli bir iletişim gerçekleştirebilmemiz, muhatabımızı anlayabilmemiz, düşmanlarımıza karşı tavır belirleyebilmemiz, dostlarımız ile paylaşabilmemiz için gerekli olan o şey, anlamak, ancak kendimizden vazgeçmemiz ile mümkün olabilir. Hayata, hadiselere, söylemlere hep kendi tecrübelerimizin gözlüğü ile bakarız, kendimizi ararız. Farklı düşünceleri bize saldırı gibi algılarız. Oysa muhatabımız kendisini savunuyor bile olabilir. Yeni ufuklara açılmanın tılsımını, vazgeçince görebiliriz. Haklı

SEDAT İLHAN 19 Aralık 2021 BLOG

Kaliteli bir iletişim gerçekleştirebilmemiz, muhatabımızı anlayabilmemiz, düşmanlarımıza karşı tavır belirleyebilmemiz, dostlarımız ile paylaşabilmemiz için gerekli olan o şey, anlamak, ancak kendimizden vazgeçmemiz ile mümkün olabilir.

Hayata, hadiselere, söylemlere hep kendi tecrübelerimizin gözlüğü ile bakarız, kendimizi ararız. Farklı düşünceleri bize saldırı gibi algılarız. Oysa muhatabımız kendisini savunuyor bile olabilir. Yeni ufuklara açılmanın tılsımını, vazgeçince görebiliriz.

Haklı olmak çok harika bir duygudur, iç huzuru verir bize. Sadece bir özür bekleriz, affedebilmek için. O sihirli sözcüğü duyunca acılarımız diniverir hemen. Haklısın dedirtmek veya bir özür ama belki de kanırtarak, kanatarak, ağlatarak. Oysa daha güzeli vazgeçmektir. Herkes bir afallar sanki, garip garip bakar. Bize mi öyle gelir yoksa gerçekten enayi olarak mı görürler olayı bilenler, kim bilir ki. Ama bir süre geçtikten sonra, suçluluk duygusu soğuduğunda, vicdanlar harekete geçtiğinde meyveye durur vazgeçmelerimiz. Gözden düşen damlalar, eriyen buzlar ve yeşeren merhamet çiçekleri… Hep birlikte öğrenmemiz, eğlenmemiz mümkün olabilir böylece.

Üstün olmak isteriz ama kime göre, ne için? Mal, makam, imkan ise istediğimiz niyetimizi sorgulamalı. Nefis ise aslolan, insanlara zulüm ederken bulabiliriz kendimizi veya birilerine kölelik yaparken. İlim ise istediğimiz, her zaman öğrenci olmalı. Herkesten, her şeyden öğrenilebilir çünkü. Rekabetten vazgeçebildiğimizce yollar açılıverir huzura, doymuşluğa, doygunluğa. Uçan kuşlar nağmeleriyle bilmeleri şakır kulaklarımıza, esen rüzgar hakikatten fısıldar, su dünyayı dolaşır bizim için, bizden haber götürür, bize haber getirir…

Bazı şeylerin farklı olmasını istiyorsak eğer insanları değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmeli. Kınanmayacaklarından emin olduklarınca yüreklerine misafir ederler çünkü. Gerçek soruları sunarlar bize. Cevaplarımız daha bir anlamlı gelir, dinlenir olur.

Ve özgür olmak istiyorsak eğer insanlara saygı duymalı. Hata aramaktan vazgeçmeli. Suç ile mücadele mümkün olabilir böylece. Buğday ekip arpa biçmeyi beklememeli. Kusur bulduk ise kusur bulanımız olur, kusursuzluk ne mümkün.

Vazgeçmek özgürlüktür, erdemdir, güzelliklere yol bulunur böylece. Ancak sonsuzlukla birlikte anlamlı. Aksi başarısızlık olur, korkaklık, yüreği yetmezlik olur. İsteriz ama sonsuzluğu ister gibi görünmeyiz nedense. Elimizin ulaşabildiği her şeyi sahiplenmeye çalışırız. Elimizin ulaşabildiğinin birkaç adım ötelerinde dolaşır durur hayallerimiz. Yetişemediğim her şey aslında kötüdür, gereksizdir, bir takım alengirli işlere girmek gerekebilir diye avuturuz kendimizi. Yalan söylemek, haksızlık yapmak, gasp etmek. Veya özel lütuftur onlarınki, işler nedense sürekli yolunda gider, sanki tılsımlı. Herkes için geçerli midir bu söylemler, bilmem, bilmek anlamsızdır zaten. Ama çok fazlaca örnek, yaşanmışlık var, biliriz.

Sonsuzluğa ermek, her şeye sahip olmak değildir. Adım adım her şeye sahip olmak isteyen, her isteğinde aslında bunu kast eden, her yaptığıyla ulaşacağını sanarak aldanan, doyumsuz, tatmin olmayan bir yanımız var. Ne yazık ki her şeye sahip olmak gibi bir kabiliyetimiz, kapasitemiz yok. Ancak herkesin önünde sonsuzluğa uzanan bir yol bulunmakta.

Dostlarla sohbet ederken sonsuzluktan bahsederim. Sonsuzluğa açılmadan herhangi bir problemimizi çözebileceğimize inanmıyorum çünkü. Her ne kadar anlaması zor olsa da, üzerinde düşünmek ilk aşamada çok zevk vermese de, sonsuzluğa açılmak insanlık yolculuğumuz, mecburi istikametimiz. Sonsuz olan şey sonsuzdur, sonu yoktur. Sonu olmayan ne vardır hayatımızda? Sadece hayallerimiz…

Kendimize bile söylemekten korktuğumuz hayallerimiz olmalı. Böylece kendimizi tanıma, hayatımızı anlamlandırma fırsatı bulabiliriz. Aksi halde sürekli isteklerimizin peşinde koşar dururuz, anı kaçırabiliriz. Mutluluktur, saygıdır asıl, elde ettiklerimizle ulaşmaya çalıştığımız ama ne kadar yakınlaşırsak yakınlaşalım mesafeler kapanmak bilmez bir türlü, belki de katlanır. Sadece kazanmaya odaklandığımızda değer vermeye gerek göremediğimiz, ihmal ettiğimiz, kırdığımız kalpler ayaklarımıza dolanabilir. Sevincimizle üzülen yürekler olmadık zamanda, umulmadık yerde bizim referansımız bile olabilir. Veya hedefimize ulaştığımızda heyecanımızı paylaşabileceğimiz dostlarımız da orada olmalı. Ya kaybedersek…

Sonsuzluğa ermek herhangi bir şeyi yapmak ile yapmamanın, sahip olmak ile olmamanın eşit görülme halidir. Böylece herhangi bir problemin tarafı olmayız. Adaleti savunmamız önünde mazeretlerimiz kaybolur teker teker. Kırık kalplere ümit olabiliriz. Dengeleri güzelliklere doğru değiştirebiliriz. Allah ile bir nevi kontak kurmak gibidir bu, bir anlamda O’nunla olmak gibi. Veya O’nu bilmenin bir başka boyutu, O’nun rahmeti, lütfu, ihsanı ile mest olmak…