Hayatımızın kaptanı biziz

HABER MERKEZİ – Veya bir işyerinde çalışırken dişimizle tırnağımızla kazıyarak elde ederiz o konumu. Ama ya diğer iş arkadaşımız tercih edilirse? Mazeretlerden mazeret beğeniriz hemen, çoğunlukla. Bir işyerinden atılmıştım. Ortam hakkında pek çok şey söyleyebilirim. Dostumla konuştum sıcağı sıcağına. Haklı olabilirsin, dedi bana, ama atılan sensin, kalan o. Yaşadığımız herhangi bir olumsuzlukta veya bir iletişim

SEDAT İLHAN 08 Ağustos 2021 BLOG

HABER MERKEZİ – Veya bir işyerinde çalışırken dişimizle tırnağımızla kazıyarak elde ederiz o konumu. Ama ya diğer iş arkadaşımız tercih edilirse? Mazeretlerden mazeret beğeniriz hemen, çoğunlukla.

Bir işyerinden atılmıştım. Ortam hakkında pek çok şey söyleyebilirim. Dostumla konuştum sıcağı sıcağına. Haklı olabilirsin, dedi bana, ama atılan sensin, kalan o.

Yaşadığımız herhangi bir olumsuzlukta veya bir iletişim kazasında her zaman için muhataplarımızı suçlama özgürlüğüne sahibiz. Genellikle tüm haklarımızı sonuna kadar kullanma eğiliminde olduğumuzdan bu konuda da geri durduğumuz söylenemez. Hatta hatalı iken daha fazlaca ihtiyaç duyarız bu hakkımıza. Doğru veya yanlış ama kesinlikle faydasız bir sürü şeyler sıralarız. Böyle bir sonucu hak etmediğimizi farklı farklı yönlerden anlatırız, ikna etmeye çalışırız ama dinleyen ne anlar, emin olabilir miyiz?

Anlaşılmış olacağı üzere, suçlama özgürlüğümüzden kastım ironidir. Ancak ciddi bir farkındalığa eremedik, sorumluluk bilincimizi bir şekilde geliştiremedik ise bu söylem realitemiz oluverir. Yaşadığımız herhangi bir problemde oturup sorumsuzluğumuzun destanını yazarak birilerinin haklısın demesini, belki de elimizden tutup kaldırmasını beklerken bulabiliriz kendimizi.

Hayat iniş çıkışlarla doludur. Buna rağmen her istediğimizi elde etmemiz mümkün. Ancak her istediğimizi elde edebileceğimiz tecrübe, kabiliyet ve bilgi birikimi bir şekilde kazanılmak zorunda. Başarılarımızın bize ve muhataplarımıza bakan birçok etkenleri vardır. Çok çalışmışızdır, zekiyizdir, istekliyizdir, dikkatliyizdir. Bir şeyler yolunda gitmiştir. Süreç kazanma yönündedir. Sular yükseldiğinde tüm gemiler yüzer çünkü. Ya başarısızlıklarımızın, kötü giden bir iletişimin, istenmeyen sonuçların nedenleri hakkında neler söyleyebiliriz?

Somut bir kriter üzerinden konuşursak başarılarımızı, değerlendirmemiz kısmen kolaydır. Mesela 100 mt koşusunu düşünelim, dünya rekorunu kırmak hedefimiz olsun. Vücut yapımız uygun ise eğer ve gerektiği kadar arzuya, iradeye sahipsek, beslenmemize dikkat eder, sağlığımızı korur, düzenli antrenmanlar yaparız. Rakiplerimizin çalışmaları ve hedefleri hakkında bilgi ediniriz. Riske atmamak üzere yeterli olabileceğini düşündüğümüz süreden çok daha az bir zaman diliminde koşuyu tamamlamaya çalışırız. Ve bunu sabah, akşam, gürültülü, sessiz, soğuk, sıcak, yağmurlu, nemli, kuru, rüzgarlı kısacası her şart altında, her denememizde gerçekleştirmeye gayret ederiz. Parkurun özellikleri bile etkili olabilir, dikkate alırız. Sonuçta yarış olur. Kazanırsak eğer muhataplarımızdan bazıların burun kıvırmaları şaşırtmamalı. Takdir ederler ama şanslı idi derler, çok güzel vücut yapısına sahip, ben olsam daha iyisini yapardım derler, dilin kemiği yoktur, her şeyi söylerler. Ya kaybedersek? Hiç beklenmedik bir şey yaşamış dahi olsak nedenlerimizi sıralamamız kime, ne ifade eder, bize nasıl bir fayda sağlar. Sorumluluk alarak neyi daha iyi yapabileceğimize dair değerlendirmelerimiz bizi geleceğe taşıyabilir oysa…

Ne yazık ki hayatımızda her şey somut değildir. Hedeflerimiz, çalışmalarımız, hayat yolumuz muhataplarımızla anlamlı. Ve ne yazık ki başarı altın tepside sunulmuyor. İstediklerimizi elde edebilmek için bilgi, beceri vb donanımlara sahip olmamızın önemi kadar, muhataplarımızın zaaflarını geçebilme zorunluluğumuz söz konusu. Ve hayatımızın kaptanı biziz. Talep ve gayret etmediğimiz sürece kimseden yardım alabilmemiz mümkün olmuyor. Yardım etmeye istekli dostlarımız olsa bile yaptıkları havada kalabiliyor.

Bir mağaza açmak isteriz mesela. Daha önce böyle bir işi yapmış, başarmış ve neyin nasıl daha iyi olabileceğini bilen bir dost aramalı. Sorumluluğumuzu aldığımızı gördüğünce tecrübelerini aktarmaya istekli olabilir ancak. Dinleriz de, önemini yaşayarak öğrenebiliriz, bilmeli. Açılışı takip eden birkaç gün içinde Allah dostlarından birkaçı gelir, alışveriş yapar, bereket dualarıyla. Dostları göremeyiz uzun süre, bazıları kazandırmak istemez, bazıları pazarlık yapamamaktan rahatsızlık duyar, ucuz olsa bile. Her müşterinin ayrı handikapları vardır, aşabildiğimizce satabiliriz. Bazıları vardır adeta suçlarlar, bilmiş bilmiş konuşurlar, sakin kalabildiğimizce müşterimizdir. En fazla tavsiye edenler, en zor alım yapanlardan çıkar belki de. Her aday bize iyi bir satıcının nasıl olacağını öğretir, sorumluluk alabildiğimizce. Hayatımız kolay olabilir böylece, su gibi akabilir, nehir gibi, derin ve sakin…