Değişim, değişmeyen tek şeydir

Farklı bir düşünce sistemi istiyorsak eğer, hayatımızı değiştirmek istiyorsak, olağanüstü bir olay beklememeliyiz bence. Hedef ne kadar büyük olursa olsun, adım adım ilerlemeli, geleceği planlamalı, karar vermeli ve karar verdiğimizi gerçekleştirmeye çalışmalı. Aksi halde ertelenir, gecikirde gecikir o iş, bir daha ele alınamayabilir. An bu nedenle önemlidir. Karar verebilmenin ve başlayabilmenin önemini, mazeret üretmenin anlamsızlığını

SEDAT İLHAN 28 Ekim 2019 BLOG

Farklı bir düşünce sistemi istiyorsak eğer, hayatımızı değiştirmek istiyorsak, olağanüstü bir olay beklememeliyiz bence. Hedef ne kadar büyük olursa olsun, adım adım ilerlemeli, geleceği planlamalı, karar vermeli ve karar verdiğimizi gerçekleştirmeye çalışmalı.

Aksi halde ertelenir, gecikirde gecikir o iş, bir daha ele alınamayabilir. An bu nedenle önemlidir. Karar verebilmenin ve başlayabilmenin önemini, mazeret üretmenin anlamsızlığını bilmektir anı yaşamak.
Değişim hayatımızın bir parçasıdır aslında. İstesek de istemesek de değişir her şey. Düşüncelerimiz, zevklerimiz, dostlarımız, isteklerimiz… değişir, biz de değişiriz. Bir dostum yazdıklarımı bir yıl sonra beğenmeyebileceğimi söylemişti. Hayır olamaz diyebilir miyim veya beğenmeye devam etmem ne kadar reel olabilir ki?
Bazen yıllarımızı beraber geçirdiğimiz dostlarımız olur, hayat arkadaşımız gibi. Ve bir süre ayrılık. Ama sadece maddeten, yüreğimizdeki yeri sımsıcacıktır onların. Tekrar bir araya gelmek için neler neler vermeye razı oluruz. Oluruz ama ne olursa olsun o eski günleri bir daha yaşamak mümkün olmayabilir. Sarılırız ama bir başka insan gibi gelir bize. İşte bunun adıdır değişim…
Hayatımı hızlıca gözden geçirdiğimde, değişime ayak diretmediğimi görüyorum. Nerede ise her duyduğumu denemişim, her teklif edileni değerlendirmişim. Eline ne geçti, değişim ile ilgili neler söylersiniz, derseniz,

-Tecrübe derim. Kendime göre tabii ki, ciddi tecrübem var diyebilirim.
-Asi bir ruhum var derim. Diretmelere karşı koyan, manipülasyonlara karşı tepkili, yap demeyi yapma algılayan.
-Değişimi yönetemediğimi söyleyebilirim. Veya ne istediğimi hala bulabilmiş değilim.

Tecrübe: Avamca yenilen kazıklar, yapılan hatalar, uğranılan ihanetler diye tanımlarız. Bir anlamda doğrudur bu ama hayatımızı yönetebilmemiz için kendi sorumluluğumuzu almamız gerekli. Kimsenin bana karşı kötülük yapması mümkün değildir, ta ki ben zaaflarıma yenik düşüp müsaade etmiş olmayayım.

İnsan hatalarına takılmamalı, geçmişte yaptıklarını sorgulamamalı bence. “Bir süreçti yaşandı ve bizi meydana getirdi, tecrübe kazandırdı.” diyerek kendimizi affedebilmeliyiz. Şu andaki imkanlarımız, düşünce sistemimiz, hatalarımızla, sevaplarımızla yaşanmış bir ömrün sonucudur çünkü.

Aslında hatasız olmamız mümkün değildir. Hatalarımızı görmemiz kötü de değildir. Bu farkındalık bile olabilir. İnsanın hatam dediklerinden çok daha fazla yanlışları vardır. Hatam yok demek veya görememek basiretsizlik, basiretin kapanması, kendini bilememe bile olabilir. Bildim deyip, hak ettim deyip her şeyi yapıyor olabiliriz.

Bazen öyle durumlar olur ki hata olduğunu biliriz ama yine de yapmaya devam ederiz. Bazı bilgilerimizin davranışlarımız, davranışlarımızın melekelerimiz haline gelmesi, karakterimiz olması ciddi zaman alabilmektedir. İyi bildiklerimizi yapmaya odaklanmak, hayırhah dostlar ile tefekkür edebilmek bize süreci, değişimi yönetebilmemizde yardımcı olabilecektir.

Genelde insanlar değişmeyi, iyi bir insan olmayı isterim diyebilir. Belki de hayatımızda acı veren her şey, farklı olsa dedirten her olay bize bir mesajdır değişmemiz için. Pek çokları gibi değişime açığım dediğim bir süreçte duyduklarımla sanki duvara toslamış gibi hissetmiştim kendimi.

Yaşadığımız ortamlarda birden fazla tuvalet kabini varsa, biz sürekli aynı kabini kullanırız, farkında bile olmayabiliriz. Sürekli aynı yoldan gelir gideriz, “bildiğim yol en iyi yoldur ” deriz. Yemek masasında herkesin yeri bellidir. Otobüsle seyahat ederken bile oturduğumuz yer aynıdır. Alışkanlıklarımız bir şekilde değişime uğradığında, içimizde nedenini bilemediğimiz bir huzursuzluk hissedebiliriz.

Değişimi istemek ama istemez gibi yaşamak insanın paradokslarından birisidir belki de.

Değişime karşı ayak diretir gibi bir görüntü sergilememizin nedeni sizce ne olabilir ? Düşünmeli…