Olay ve hadiseler karşısındaki duruşumuz

Olay ve hadiseler karşısındaki duruşumuz

Bilirsiniz, meşhur kıssasında anlatılır, Hz Yusuf hapishaneden kurtulmak için dönemin yöneticisi olan Akheneton’un huzurunda adının anılmasını ister. Hatta arkadaşına, ”Efendine (Akheneton) benden bahset, suçsuz olduğumu hatırlat.” dediği söylenir. Fakat şeytan, Hz. Yusuf’un arkadaşına bunu unutturur. Kurtuluşunu  zamanın kralından bekleyen Hz. Yusuf, bir kaç yıl daha hapishanede kalır. Allah’tan başkasından yardım beklemek bile sürecin uzamasına yeterli

PANORAMA - NEWS 17 Mayıs 2023 YORUM

Bilirsiniz, meşhur kıssasında anlatılır, Hz Yusuf hapishaneden kurtulmak için dönemin yöneticisi olan Akheneton’un huzurunda adının anılmasını ister. Hatta arkadaşına, ”Efendine (Akheneton) benden bahset, suçsuz olduğumu hatırlat.” dediği söylenir. Fakat şeytan, Hz. Yusuf’un arkadaşına bunu unutturur. Kurtuluşunu  zamanın kralından bekleyen Hz. Yusuf, bir kaç yıl daha hapishanede kalır.

Allah’tan başkasından yardım beklemek bile sürecin uzamasına yeterli değil mi? Bu istikamette yaptığımız hataları fark edip tövbe etmemiz gerekmiyormu.

Allah, Kur’an-ı Kerim’de Hz.Yunus için, “Eğer O, tesbih edenlerden olmasaydı, insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.” (Saffat 143-144) buyuruyor.

Allah’tan bir emir gelmeden Ninova’yı terkeden Hz. Yunus, balığın karnında nasıl bir imtihan geçirdiyse, Ninova halkı da aynı şekilde imtihan oldu. Belki de aynı münacatta bulundular ve birlikte bu imtihanı kazandılar.

Ninova halkı kurtuluş için sadece Allah’a yakarıp tövbe etmedi, aynı zamanda kul hakkına da dikkat edip, birbirleriyle helalleştiler ve hep birlikte tövbe ederek belayı defettiler. Belkide helak emri gelen kavimler içerisinde bela ve musibetten kurtulan tek topluluk olarak peygamberler kıssasına girmeyi başardılar.

Peygamberlerin yaşantısını iyi okumalıyız

Böyle bir zaman diliminde bizler bu mesajı iyi okuyamazsak ve kendimizle yüzleşip, muhasebe yapmak yerine sadece birbirlerimizle uğraşırsak, bu çileli dönem bizim için daha da uzayabilir.

Kendi ile yüzleşme ve herkesin kendi iç muhasebesini yapıp, Allah’a yönelmesi aslında bu sürecin kurtuluş reçetesi.

”Sebeplerin büzüşüp cimrilik gösterdiği bir dönem” diye tarif edilen şu zaman diliminde dahi, dua ve yakarış yerine sebeplerle bu denli uğraşıp, sebepleri Yaradan’dan değil sebep olandan bildiğimiz sürece de musibeti ikileştirip, kuyuyu derinleştirmiş oluruz.

Mesela Hz Musa’nın kavmi ona, ”Sen gelmeseydin  bunlar başımıza gelmezdi” diyordu. Yazının ilerleyen cümlelerinde kullanılan şu ifadeler acaba günümüzde kimlere atıfta bulunuyor: ”Sen git Tanrı’nla savaş, sonucu bize bildir, diyebilecek kadar ayarsız insanlar vardı.”

Müellifin son yazılarından anlayabildiğim kadarıyla -ki bizim için yol haritası olduğundan hiç şüphem yok- barış elçilerinin geleceğine yön verecek kahramanlar sosyal medyada birbirini kıranlar, atf-ı cürüme girenler, iyilik kervanının muhasebesini ve kritiğini yapanlar değil, kendi kendiyle yüzleşebilenler, aleyküm enfüseküm (siz kendinize bakın) fehvasınca kendi iç muhasebesini yapan saf ve arınmış insanlar olacak.

Ayrıca, her Allah dostunun kendine has bir münacatı ve bir hitabı olduğu düşünüldüğünde, bu sürecin bizlere en büyük hediyesi olan Tevhidname de bizi Allah’tan başka hiçbir şeyden medet beklememeyi öğretiyor.

Ne diyelim Allah (c.c)  bizleri tam bir tevhid ile kendisinden başka herşeyden müstağni kılsın.

Burhaneddin Taha