Sebahattin Ali’nin şiirlerinden ortaya çıkan şarkıları dinlerken, yaşanarak yazılmış bu şiirler size bir şeyler anlatıyordur. Bu şiirler şarkılara beste olsada, farklı değerlendirmelere tabi tutularak yapılmıştır. Siz o şiirlerde o döneme ait izleri bulursunuz. O sıkıntıları tekrar hisseder yaşananları bir kere daha kalbinizle ve bedeninizle yaşarsınız. Hapishanenin durumunu canlandırır hasret duygularına tam olarak ifade etme olasılığınız
Sebahattin Ali’nin şiirlerinden ortaya çıkan şarkıları dinlerken, yaşanarak yazılmış bu şiirler size bir şeyler anlatıyordur.
Bu şiirler şarkılara beste olsada, farklı değerlendirmelere tabi tutularak yapılmıştır. Siz o şiirlerde o döneme ait izleri bulursunuz.
O sıkıntıları tekrar hisseder yaşananları bir kere daha kalbinizle ve bedeninizle yaşarsınız.
Hapishanenin durumunu canlandırır hasret duygularına tam olarak ifade etme olasılığınız olmasada nasıl bir ortamın içinde kaldıklarını anlamaya çalışırsınız.
Bunun gibi birçok açıdan baktığınızda önemlidir şiirin içindeki yaşanmışlıklar. Sizden birisi gibidir bestelerle ve şarkılarla dile getirilenler
Eline kalem verseydiler kendisini sayfalarca anlatacaktı. Belki şiir yazacak kalbindeki duyguları sığdıracaktı mısraların içine. Dün, onun için bir anlamı olmayan bir sözdü.
Gelecek ise karanlıkla uykuya yatış gündüzle birlikte kalkış. Gün, ay ve takviminde bir manası yoktu. Nasıl bir şey olduğunu kavramayacak kadar da büyük gözüküyordu.
İçinde onu daima meşgul eden bir sorusu vardı. Ne zaman onu sorup öğreneceğini düşünüp duruyordu. Kalbi de düşüncelerinden dolayı çok yara almıştı.
Ona şifa olacak bir doktorun karşısına çıkmasınıda bekliyordu. Yorulmuş ve bitkin bir haldeydi.
Adımlarını küçük küçük atıyordu. Yürürkende çok düşünceliydi. Hele bir bakışı vardı. Sanki her yeri yakacaktı. Feryat mı ediyordu. Yoksa isyan mı. Belki de dikkatleri çekmek istiyordu.
Her zaman olduğu gibi bugünde koridorun içinden emin adımlarla yürümeye devam ediyordu. Ardına kadar açık olan kapılardan bir bir geçerek bir koğuşun içine girdi. Gözlerini bir sağa, bir sola çevirdi. Belli ki birisini arıyordu. Aradığınıda karşısın da görüp bulmuştu.
Yine sebahattin Ali’nin şiirlerine dönersek
Onu gördüğü gibi gözlerinden gözyaşları dökülmeye başladı. Kalbi yumuşuyordu artık. Yumuşadıkçada kalbinde ne var, ne yok bir bir eriyordu. Onun yanından ayrılıp çok uzak yerlere gitmediği gibi uzun bir zaman dilimide olmamıştı. Kendisi nasıl bir atmosfer yaşıyordu, bilemiyorum. Ama hıçkırarak ağlıyordu.
Bu manzara bana ne kadar tanıdık geliyorsa belki sizlerede tanıdık geliyor. Her kesin mutlak bir tanıdık hatırası, başından geçen bir olayı, seyrettiği bir sahnesi, okuduğu bir sayfası vardır.
Her neyse, bir kuyunun içine düşeceği anda bir el yapışır ya insana sanki o an bu an gibi duruyor. Bize Hz Yusuf u ve onunla birlikte onun gibilerin başına gelenleri hatırlatıyor.
Sebahattin Ali nin şiirine dönersek
Ve diyorki: Bırakmam seni, biraz daha dayan pek yakında kurtulacaksın diye bakışlarını çevirmiş olduğu gözleriyle onunla konuşuyordu. Bu nasıl bir bakıştı ki, aldı senden seni. Sorularla doldurduğun benliğini.
Göz göze geldiğinizde birbirinize bir bakışınız vardı ki her şeye değerdi. Her hastalığa şifa diye yeterdi. Bakma kuzum böyle sen bana, bir tutam tuz dökeyim yarana.
Bir tebessüm göndereyim dudaklarımla sana. Yeter belki bütün hastalıklarına. Gece gibi kararmışken gökyüzüm. Sen masum ben suçsuz. Parmaklıklar arasındayız.
Yine Sebahattin Ali’nin şiirine dönersek
Güneş yakmıyor. Belkide karanlık erken devir alıyor aydınlıktan nöbeti. Gündüzün arkasından baktıkça, demir parmaklı pencereden gökyüzüne. Terk edilmişiz gibi özlettiriyor kendisini bize giderken. Koğuşumuzda kulaklarını kabartıyor, hiç ses yokki her taraf ıssızlaşmış duruyor.