Huzura giden yol

Üst üste gelen problemlerin arkasındaki hadiseleri insanlar çok farklı yönleriyle mutlaka tartıp düşünüp değerlendirmektedirler. Asıl mesele bu olan biteni nasıl görmemiz gerektiğine bakarak hayatımıza da tatbik etmenin yollarını arayıp kendimize çekin düzen vermeye çalışmalıyız. Dertler yığıldıkça ister istemez insanın yüzüne aksediyor. İnsan bu ızdıraplarla kıvrım kıvrım dönüp durduğunda üzülmemeli ve ümitsizlğe kapılmamalıdır. Bu durumda bile

K. KEMAL METE 14 Ekim 2018 YORUM

Üst üste gelen problemlerin arkasındaki hadiseleri insanlar çok farklı yönleriyle mutlaka tartıp düşünüp değerlendirmektedirler. Asıl mesele bu olan biteni nasıl görmemiz gerektiğine bakarak hayatımıza da tatbik etmenin yollarını arayıp kendimize çekin düzen vermeye çalışmalıyız. Dertler yığıldıkça ister istemez insanın yüzüne aksediyor.

İnsan bu ızdıraplarla kıvrım kıvrım dönüp durduğunda üzülmemeli ve ümitsizlğe kapılmamalıdır. Bu durumda bile insan bir çıkış yolu aramalı. Nasıl huzura kavuşurumun çarelerini araştırmalıdır.

Huzura kavuşmanın tek bir yolu yordamı ve yönü vardır. O da Allaha yönelmekle olacaktır. Kuranı kerim buyuruyorki : “İyi bilin ki gönüller ancak Allah‘ı anmakla huzur bulur ” (Rad 13/28)

Böyle durumlara düşmeden ve düştükten sonrada Allah‘a yönelip huzura kavuşmak bizim elimizle gerçekleşecek bir durumdur. Eğer böyle yapmadığımız taktirde hep dertlerimizle baş başa kalacak çözüm yollarıda bulduğumuzda da neticesi belki olmayacaktır. Bu da vücudumuzun çok yıpranmasına vesile olacaktır.

Dünya hayatı hep inişli çıkışlıdır, bazende büyük  fırtıların koptuğu imtihanlar şeklinde olabilmektedir. Bu imtihanlar insanlara ve milletlere geldiği gibi, Bazende toplumlar, konumlarına ve durumlarına göre değişik testlere de tabii tutulabilinir. Bu imtihanlar neticesinde bazı şeyler savrulmuş gibi görünebilir. Böyle testlerin arkasında bu fırtınalara sebebiyet veren veya peşinden giden merhametsiz insanlar bulunabilir.

Bunlardan zarar görmüşte olabilirsin veya olabiliriz. Benim buradaki duruşum Allah‘a olan inancım ve sağlam bir kalbe sahip olmamla gerçekleşecektir. Burda bize düşen  bir kul olarak nasıl davranmamız gerekiyorsa öyle durmamızdır. Ya Allah’ın bir kulu gibi hareket edeceğiz ya da gözlerimizi yumup, duymayıp konuşmayarak köleleşmiş bir topluluk haline geleceğiz. Sağlam bir duruş sergileyip Lailaheillallah diyorsak kurtuluşa ereceğimiz günlerin yakın olduğunuda biliyoruz demektir.

Hz İsa‘nın havarilerine söylediği, ”mutlaka iyilik yapın, size iyilik yapana karşı iyilik yapın demiyorum. Ben size kötülük yapanada iyilik yapın diyorum” diyordu. Hz İsa‘nın sözlerinden şunu anlıyoruzki; birisine iyilik demek, sana kötülük yapana iyilikte bulunmak demektir. Bu sözler Hz İsa‘nın yetişme tarzındaki huyunun ve ahlaki yapısının, her türlü olumsuz şartlarda bile insanlara karşı nasıl davranacağını, bu davranışların karşılık beklemeden ne kadar da mükemmel yapıldığını, yaşadığı hayatı, hayatın içersinde yaşarkende göstermektedir.

Kur’an da diyor ki; ”İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel bir şekilde uzaklaştırmaya bak. Birde bakarsın ki, seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş.” (Fussilet ,41/34) Şu anda dostlarımızla, arkadaşlarımızla ve nefsimizle böyle bir fırtınanın içersinden geçiyoruz. Bugün bunlar bizim imtihan sırrımızın içinde bulunmaktadır. Yaptığımız her şey geriye dönerek bizden hesap sorabilir. İşte bu geriye dönüşlerde yıkılmadan dimdik olarak sağlam bir şekilde ayaküstü ne kadar dayanabilirsek bu imtihan bizim gerçek manadaki kurtuluşumuz olacaktır.

Geriye doğru bakmadan. Şikayet etmeden. Başkalarını suçlamadan. En zor şartlarda bile inleyip durmadan. Neden böyle oldu da demeden. Yarınlar için önümüze doğru baktığımızda, hayalimizde bile düşünemediğimiz iyilikler, zamanı geldiğinde kendi atmosferinde meyvesini verecektir.

Ağacı olmayan yerlerin, kendi insanları ile birlikte yaptığı gayretlerle dikmiş olduğu fidanlar, neticesinde 30-40 yıl sonra orayı bir orman haline getirerek insan ömrüne ve huzuruna neler kattığını herkes aşağı yukarı bilir. İşte bizim için geçmiş bu ormanın oluşması için yaptığınız işlerin yekünüdür.

Fakat sahibi biz olmadığımız için nelerin yetişip yetişmediğini bilemeyiz .Gelecek ise bu işin sahibi tarafından bizim üzerimizdeki imtihanın finalinin onun istikametinde devam etmesidir. Demek ki benim, senin ve sizin geleceğiniz bu imtihanın bize kazandıracağı tecrübelerin neticesinde ayakta durarak O‘nun yolundan ve huzur atmosferinden ayrılmamaktır.

Izdırap ve dertlerin içersinde sıkıntı yaşasakta huzuru temsil ettiğinden bizi kanatlandırıp yükseltecektir. Bunun dışında farkına varmadan ben veya bazılarımız hadisenin şoku ile onların yaptıkları şeyleri bahis mevzuu  yapmakla beynimizi, kalbimizi, vicdanımızı ve ruhumuzu fuzuli meşguliyetlerin içersinde hapsederek yoldan çıkartmaya çalışmaktayız. Bunuda sinirsel ve psikolojik hastalıklarla da tanışarak anlamaktayız.

Şimdi çektiklerimiz ilerde bize mutlaka iyiliklerle karşı döneceği bir gerçektir. Bizim bu konuda aktif bir sabır göstererek beklememiz gerekmektedir. İnsanın musibetler karşısında Allah’ın imtihanını taktirle karşılayıp rıza göstermesi, içinde düşündüğü bütün kötülükleri eritecek ve o duygulardan da arınacaktır.

Burda da iradesinin hakkını vererek bu tavrı göstermek zorundadır. Böylece başımıza gelen şeylere karşı bir tebessüm yağdırmak vücudumuzu rahatlatacağı gibi, hal dilimizede bir huzur verecektir. Bu kadar fazla olaylar bize kazanma şansını sunuyorsa biz bunun mücadelesini  vermek zorundayız. Böyle bir mücadele bizim Rabbimize karşı şükrümüz olacaktır.

Kazanayım derken kaybetmek. Hüsrandan başka bir şey değildir. Bu hüsranı yaşamamak için de temel disiplin içersinde prensiplerimizden vazgeçmemeliyiz ya da onlardan kopuk yaşamamalıyız. Eğer bu disiplinin başında iman geliyorsa onu korumak için her türlü şartlarda onu beslenme kaynaklarımızla besleyip, imanı harekete geçirerek, iyilik yapma prensibiyle hareket etmesini sağlayıp, kötülüklerden uzaklaştırmalıyız.

Öbür türlü cepheden cepheye giden ve yorgun düşen bir asker gibi oluruz. Yorgunluğumuzu uyuyarak geçirdiğimizde de senelerin hızlı akışı içersinde kaybolup gideriz. Bir şeye ilk adım atmak son adım adına çok önemlidir. İyilikler her zaman ilk adımdır. Son adımı atmayı da tetikler ve son adımlar atıldıkça iyilikler açısından hep ilk adıma dönüşür.

Kötülükte öyledir. Kötülük adına atılan her adım bir başka kötülüğü peşinden getirir. Günümüzde yaşanılan kötülükler hep peşi peşine atılan adımların son adımı gibidir. Yalan iftira, suizan, işkence, mala el koyma, eğitim kurumunu kapatmalar, işten çıkartmalar, hapishanelerde insanların işkence görmeleri, karakola götürüp getirilmeler, hafta içi imza verme takvimleri, hakim ve savcı tarafından  tutuklamalar, delilsiz suçlama ve ötekileştirmeler.

Ve bu gibi her şeyi buna sayabilirsiniz. Bize düşen top yekün hatalardan, Allah’a karşı gelebilecek olan eylem ve hareketlerden, Allah’ın sevmedi hal ve tavırlardan, ahirette bize faydası olmayan fuzuli şeylerden kaçınarak Allah’ın bize sunduğu huzur yolunu kirletmeden, o istikamette yol almaktır. Bunun içinde Allah’ın rahmetine sığınarak tövbelerimizle o kapıyı aralayıp, O‘nun rahmetinden ümitlenecek ve af edilmeyi de bekleyeceyiz.

Bakara süresi 214. ayette Allah (cc) diyor ki; ‘‘Yoksa siz sizden öncekilerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?‘‘ Peygamber ve iman edenler, “Allah’ın yardımı ne zaman ?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. ”İyi bilin ki Allah’ın yardımı pek yakındır.” Ayeti düne ışık tuttuğu gibi bugüne de, yarına da ışık tutmakta ve bize daimi çıkışı olan bir yol göstermektedir. Bunun için elimizden gelen gayreti gösterdiğimiz taktirde Allah’ın yardımını dün olduğu gibi bugün de görmek mümkündür.

Ama göremiyorsak da imtihanımızın devam etmesi durumundan dolayı yarın görmekte mümkün olacaktır. Onun için bekleyip sabredip vakti geldiğinde Allah bize ve onlara her şeyi gösterecektir. Önemli olan huzur içersinde sabır göstererek beklemek. Sonuç ne olursa olsun işimizi çalışarak devam ettirip aktif bir sabır içersinde her şeye göğüs gererek neticesini düşünmeden beklemeliyiz.