Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ Endonezya örneğini vererek Türkiye’nin de bu örnek üzerinden hareket etmesini tavsiye etti.
Özdağ, X üzerinden yaptığı açıklamada; ”Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyinin Türkiye ile birleşeceği tezi ile Türkiye’nin 2 milletli hale gelmesini cazip hale getirmeye çalıştığını görüyoruz. Bu yol yol değildir.
Endenozya dünyanın en büyük ada ülkesidir. 1.904.564 km2’dir. Nüfusu 280 milyondur. Adalarda 1300 etnik grup 700’den fazla dil vardır. 1945’de Endonezya bağımsız olduğunda hiç
bir şekilde millet vasfını taşımayan, çeşitli dil, etnik gruplardan oluşan bir yapıydı. Endonezya Java dilinin tek öğretim eğitim dili olarak kabulü ve bu ülkenin tavizsiz uygulanması sayesinde millet haline gelmiştir. Bugün Halkın yüzde 70’i Endonezyalıyım demektedir.” diyor.
Özdağ’ın neden hemen yanı başındaki İsviçre’den örnek vermeyip Endonezya örneğini vermesi üzerinde durulması gereken bir konu. Zira 9 milyonluk İsviçre’de, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Romence olmak üzere 4 anadil konuşulmakta. Zürih’te yaşayan bir bankacı, Cenevre’ye gidince Fransızca konuşarak işlerini yapıyor. Devlet kurumlarında ise bu dört anadil üzerinden belgeler hazırlanıyor.
İsviçre örneğini vermemesi bir tarafa, Özdağ’ın Endonezya örneği olarak aktardıklarının gerçekle en ufak bir ilgisi yok.
UNESCO verilerine göre Endonezya’da 700 dil, 1400’e yakın etnik grup bulunmaktadır. Dünya’nın en kalabalık Müslüman ülkesi olmasına rağmen Endonezya’da İslamiyet, Hristiyanlık, Hinduizm, Budizm ve Konfücianizm devlet tarafından resmi din olarak kabul edilir. Açe eyaleti şeriat ile yönetilirken Bali Eyaletinde Hinduizm hakimdir.
Endonezya’da en kalabalık etnik grup, 95 milyon nüfusu ile Java’lılara aittir. Nerdeyse ülkenin üçte biri nüfusa sahip olmalarına rağmen ve daha köklü ve geniş bir dil olmasına rağmen, Endonezya’da ana dil Javaca değil, Bahasa Indonesia’dır.
Ayrıca ülke içinde bulunan tüm etnik gruplar okullarda kendi dillerini ders olarak alma hakkına sahiptir.
Endonezya bütün bu farklılıkları bir sorun olarak değil, tam tersi bir zenginlik olarak görür.