Alice ve Ellen Kessler’in ölümü, yaşam ve özgür irade üzerine tartışmaları alevlendirdi

Alice ve Ellen Kessler’in ölümü, yaşam ve özgür irade üzerine tartışmaları alevlendirdi

Birlikte ünlü olan Kessler ikizlerinin 17 Kasım’da yaşamlarına son vermesi, “insanın kendi hayatının sonunu belirleme hakkı” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

MEHMET DEMİR 23 Kasım 2025 YORUM

Olay, milyonlarca kişiyi hem trajedi hem de etik tartışmalar üzerinden düşündürüyor. Alice ve Ellen Kessler, birlikte yaşayıp birlikte ünlü olmuş, ardından da birlikte yaşamlarını sonlandırmışlardır. Bazıları bu kararı “sevgi, dayanışma ve güzel bir ölüm” olarak değerlendirirken, bazıları için “iki insanın kendi hayatını sonlandırması” anlaşılması güç ve sorgulanması gereken bir durum olarak öne çıkıyor.

Olay, insanların ölüm ve yaşam hakkı üzerine düşünmesini sağlarken, yalnızlık, destek eksikliği ve bireysel özgürlük gibi konuları da tartışmaya açıyor. Ellen ağır bir hastalıkla mücadele ediyordu, Alice ise 89 yaşında hâlâ oldukça fitti. Bu durum, ikizlerin birlikte ve bilinçli olarak yaşamlarına son vermesinin ardında, birbirlerini yalnız bırakmama isteğinin de olabileceğini düşündürüyor.

Ölümün bazen çözüm gibi görülmesinin, insan ilişkilerinde güvenin ve dayanışmanın eksikliğine işaret ettiğini belirtiyor. Hayatın değerini, sevdiklerimizle kurduğumuz bağları ve kendi varlığımızla olan ilişkimizi yeniden hatırlatıyor.

Totensonntag’da, milyonlarca insan kaybettiklerini anarken, Kessler ikizlerinin ölümü bize yaşamın bir hediye olduğunu ve insanın kendi kararını alma hakkını sorgulamanın önemini hatırlatıyor. Bu trajik olay, sadece ölümle ilgili bir haber değil; aynı zamanda yaşamın değerini, ilişkilerin kırılganlığını ve bireysel özgürlüğü tartışmaya açan bir ders niteliğinde.

Alice ve Ellen Kessler’in bu kararı;

  • Özgür irade perspektifi: İnsanların kendi yaşamlarının sonunu belirleme hakkı üzerine tartışmalar var ve bazı filozoflar, bireysel özgürlüğün ölüm kararını da kapsayabileceğini savunuyor. Bu açıdan, ikizlerin birlikte ve bilinçli bir şekilde karar vermiş olmaları bir anlamda kendi iradelerini kullanmaları olarak görülebilir.

  • Toplumsal ve duygusal perspektif: Ölümün çözüm olarak görülmesi, çevredeki insanlar için travmatik bir durum yaratıyor. Güven, dayanışma ve sevdiklerinin yanında olacağına dair inanç zedeleniyor. Bu yönüyle “doğru” demek zor, çünkü sonuçta sevdiklerine acı veriyor.

  • Kişisel ve etik perspektif: Beden ve zihin hâlâ işlevliyken yaşamı sonlandırmak, bazıları için “doğru” gibi görünebilir; bazıları için ise yaşamın değeri her koşulda korunmalı diyor.

 

ÖNE ÇIKANLAR