Yoksa tercih midir, diye sorar bir dostum. Herkesin bir cevabı vardır. Ve her cevap insanın kendisine özeldir. Aynı kelimelerle ifade edilmiş olsa bile sonuç değişmez.
Yine mi taa başa döndük yani insana? Mecbur muyuz bunu yapmaya? Yok mu başka bir çözümü? Yoksa benim kafam mı karışık? Ne istediğini bilmeyen avarenin birisi olabilir miyim? Bunun doğru olmasını isterdim aslında. Gerçekten.
Peki, okumaya ne demeli… Okumak bir ihtiyaç mıdır yoksa tercih midir? Herkesin bir cevabı vardır. Ve her cevap insanın kendisine özeldir. Aynı kelimelerle ifade edilmiş olsa bile sonuç değişmez. Yani insan…
Peki, sormaya ne demeli… Sormak bir ihtiyaç mıdır yoksa tercih midir? Yazdığım ve sosyal medyada paylaştığım bir yazıma yorum yapılmış. Ender rastlanan bir şey olduğu için beni çok sevindirdi. Ama aynı zamanda düşündürdü de. İnsan neden sorar?
Çünkü sorunun, yazının içeriği ile hiçbir ilgisi yoktu. Bence diyeyim yine ki insanı ihmal etmeyeyim. Ve bence devam edeyim. Bir yazı yazdım ve düşünce dünyamda kurduğum, kurmaya çalıştığım dengelerimi pazara çıkardım diye tüm cevapları bilmek zorunda mıyım? Yazım gerçekten o soruları düşündürmüş olabilir. Ancak içerik doğrudan onlarla ilgili değil.
Birkaç saniye düşündüm. İmtihan edildiğimi hissettim. “Bilmiyorum.” deyip geçmek bir çözümdü ama yapamadım. Çünkü insan öyle bir soruya sahipse ve cevabını bulabilmek konusunda samimiyse gecesini gündüzüne katar ve araştırır. Bu konuyu sosyal medyada arattığımızda yüzlerce video, yazı bulabileceğimize eminim. Ancak bu aşamada başka bir sıkıntı ile karşılaşmamız mümkün. Bulduğumuz cevapların hiçbirisi bizi tatmin etmeyebilir. Yine mi insan bilinmezine geldik biz yoksa…
Benzer hadiseleri kendi hayatımda yaşadım. Birkaç sorum vardı. Belki de en temel sorular. Herkesin hemencecik aklına geliveren ama soramadığı… Ben sordum, masumane, bir çocuğun saflığıyla, öğrenmek için. Aldığım cevabı hatırlamıyorum. Bu konu çokça tartışılmakta. Prof’lar, araştırmacılar ekollere ayrılmış. Doğrular, yanlışlar havada uçuşmakta. Ancak şimdilerde benim için bu soruların önemi kalmadı. İnsanı biraz tanımaya başladığımda çok farklı bir âlem açıldı önüme. Yeni cevaplara ihtiyacım var şimdi.
Bugün bir programa katıldım. Konu aşk, sevgi. Çooook eskilerden aldılar ve günümüze getirdiler. Aşk bir ihtiyaç mıdır yoksa tercih midir? Yok, bu sefer devam etmeyeceğim.
Programın sonunda söz aldım ve kendi düşüncelerimi ifade ettim. Herkesin farklı düşünebileceğini de belirterek, cevap beklemediğimi ekleyerek… “Bir zaman çizelgesi çiziyoruz ve insanlığın, teknolojinin sürekli geliştiğini düşünüyoruz.” dedim. Ortama göre farklı söylemler ön plana çıkmış olsa da temelde değişmeyenler de var. Özgünlüğümüz, motivasyonlarımız mesela. Kendimiz olmanın gereğini de ifade etmeye çalıştım. Neyi yapıyorsak gerçeğimiz olduğunu deklare etmek yerine neye inanıyorsak onu gerçeklemeye çalışmanın önemini de…
“Yok.” dedi yaaa… Israrla kendi tezini tekrarladı. İlginç diyebiliyorum sadece. Dilimin ucuna gelenleri yutarak. “İnsanlık gelişmekteymiş. Ve bireyin topluma uymak zorunluluğu varmış. Modayı, kültürü yok sayamazmış. Ama toplumu değiştirme, dönüştürme vazifesi, sorumluluğu, gayreti bireyin omuzlarındaymış.” Kurulan ve yıkılan binlerce medeniyete rağmen… Eskilerde uçakların kullanıldığına dair kesin deliller olmasa da başkaca çok ileri teknolojilerin günümüze kadar ulaşan izlerini gördüğümüz hâlde… Nedenini, nasılını irdelemeden çıkarılan hükümler.
Geri dönüşte düşündüm, düşündüm, düşündüm. Onlar doğru ise eğer benden beklenen bir şey yok. Sadece alkış… Kim her ne yapıyor olursa olsun, alkış. Tabii ki bir seçenek daha var: Alkışlayacak adam bulmak. Beni/bizi kabul eden üç beş kişiyle bir araya gelip diğerlerine saydırmak. Hayallerimizin, hedeflerimizin gerçekleşivermesini ummak. Şikâyetlerimizin bir gün yok oluvermesini beklemek. Ya ben doğruysam? Yani herkesin kendisi olması esas ise… Tüm farklılıklara, gerektiğince kendimize rağmen hem de.
“Bu yol uzakdır, menzili çokdur. Geçidi yokdur, derin sular var.” der Yunus. Tüm farklılıkları fark görmeyene kadar yola devam. Mümkün olduğunca, dayanabildiğimce… İşte o zaman kendi cevabımı bulabilirim. Bana özel, benim için.
İşte o zamana kadar yazmanın bir ihtiyaç mı yoksa tercih mi olduğunu söyleyemeyeceğim. Tabii ki okumanın, sormanın da…
