Sevgi ve saygı

Diyorsam eğer sevilmeye, sevmeye ihtiyacım var demektir şu günlerde. Kimin yok ki…

SEDAT İLHAN 22 Ekim 2023 YAZARLAR KÖŞE

Sevgi ve saygı, iki kelime. Ama insanlığımızın özeti gibi, arayışlarımız, bulduğumuzu sanışlarımız… Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisini bilirsiniz. Yemek, güvende olmak, sevmek, saygı görmek, kendimizi gerçeklemek… Basitçe bu gruplara ayrılmış motivaslarımız. Sanırım lise yıllarında eğitim müfredatında yer alıyor.

Neden buraya atıfta bulunarak girdim konuya, bilemiyorum. Oysa sevgiyi, saygıyı anlatan çok daha harika söylemler var, dillerimizde dolanır, Gönülden gelir mi, bilinmez. Gönlü kimse bilemez. Kendi gönlümüzü bile.

Yukarıdaki son cümleyi yazarken sosyal medyadan bir bildirim geldi. Kaydettiğiniz videoları seyretmek ister misin, diye sormakta. İlki „Dünya’yı sevgi kurtaracak“ demekte.

Sevgiyi, saygıyı bilmeyen, anlamayan yok, hayvanlar dahil. Bitkiler de anlıyor. Hatta taş, toprak bile. Bence böyle, inanırım ama ispat edemem. Su, duygularımıza göre bize derman veya ferman olmakta…

Problemlerimiz olduğunu düşünüyorsak eğer, tüm bildiklerimizi masaya yatırmamız gerekebilir bazen. Çünkü herhangi bir şey, unuttuğumuz, önemsemediğimiz, farkına varmadığımız küçüçük bir şey, çözümlerimizin önüne geçilmez duvarlar örmüş olabilir. Odaklanalım, sevgi, saygı nedir, hepimiz için, hep birlikte. Ta ki, hayat akışına yaşanana kadar…

Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi… Aç olduğumuz sürece sevgiye, saygıya ihtiyacımızı hissetmediğimizi düşündüm okul yıllarında, ilk duyduğumda, öylece kalmış aklımda. Her ne kadar son zamanlarda bunun zıttını söylemeye başlasam da. Sizce? Ne düşünürsünüz bu konuda? Yemek mi yoksa sevgi mi olurdu tercihimiz?

Hemencecik bir cevap verdiğimizde ne yazık ki, doğru olmama ihtimali çok yüksek. Çünkü mevcut duruma göre değerlendirme hatasına düşüyoruz. Ve dışarıdan gördüğümüzü gerçek sanıyoruz. Sadece kendi niyetimizi biliyoruz. Hissettirdiklerimizden habersiziz. Tabii ki, istisnaları vardır.

Bir dilenciyi düşünelim. Kısa sürede bulamayacağı, elde edemeyeceği bir parayı ona teklif ettiğimizde onur kırıcı pek çok hareketi yaptırabiliriz. Ancak bu tercih sadece o kişiye has bile olabilir. Zorladığımız bu deneyimin onun iç dünyasındaki karşılığını bilme şansımız yok. Ve yaşanmışlıklarını, kabullenmişliklerini, arayışlarını, özlemlerini…

Belki de insan önce kendisini sevmeli, saymalı. Her ne iş yapıyor olursa olsun. Bir işe yaradığının farkındalığı ile huzur duymalı. Böylece diğerlerini sevebilir, sayabilir zaten. Sevilmeyi, sayılmayı beklemeden…

Gerçeği arıyorsak eğer insani zaaflarımızı bir yana bırakmalı. En azından hedefi görebilmek için, yolumuza ışık tutabilmek… Neden severiz biz, kimi severiz veya? Para mıdır istediğimiz yoksa paranın vereceği güç mü? Güçlü sevilmeli mi? Sever miyiz yoksa korkar mıyız?

Cevaplar yok değil. Herkes biliyor, sevgiyi de biliyor, saygıyı da…

Sosyal medyada bir paylaşım vardı. Güvenebileceği insanları arıyormuş birisi, birileri. Ben olduğumda, olabildiğimde onları yanıbaşımda bulabilirim, yazdım yoruma. İnatla, ısrarla çözümsüzlüklere sürüyor kendisini. Kalmadı, diyor yok öyle bir insan.

Sevgi, saygı da böyle bir şey işte, herkesin aradığı, bulamadığı, bulduğunu sandığı, aldandığı. Sevmeyen sevilmiyor oysa…

ÖNE ÇIKANLAR