Sevgi ve saygı-1

Sevgi ve saygı-1

Bildiğimi sandığım konuları ele alırken yeniden keşfediyorum. Kendimi, değerlerimi, dostlarımı, insanlığımı…

SEDAT İLHAN 29 Ekim 2023 YAZARLAR KÖŞE

Kavramları tanımlarken sınırlarda dolaşmayı seviyorum. Aksi, anlaşılması mümkün olmuyor zaten. Bir başarı tanımı yapalım ki, herkes buna göre kendisini başarılı hissetsin, demiştim mesela. Bir özgürlük tanımı yapalım ki, herkes kendi özgürlüğünü kendisi belirlesin. Lafı biraz dolandırdım sanırım. Çünkü sevginin tanımını düşünmekteyim. Oysa, herkes sevgiyi arar durur, demiştim. Trajikomik bir durum bu…

Ne istersin, sorusuna verdiğimiz cevap genelde mutluluk olmakta. Mutluluğumuzun kaynağı sevilmek. Neden sevgi değilde mutluluk diyoruz o zaman? Sevildiğimizden emin olamıyor muyuz? Sevilmiyor muyuz? Seviyor muyuz veya niçin seviyoruz?

Sevilmek muhatabımıza bakar. İstenilemez, zorla güzellik hiç olmaz. Atasözlerimize bile yansımış bu. Sevmek? Karşılıksız kalma riskine karşı sürekli dikkat kesiliriz, sevsek de hemencecik söylemeyiz, söyleyemeyiz. Hatta öyle olur ki, övünürüz uyanıklığımızla, teslim olmadık hemen, sürüm sürüm süründürdük peşimizden…

Sanırım sevginin tanımı yok düşünce dünyamda. Sizin? Sizce sevgi nedir? Hepimiz için, hep birlikte ele alalım bu kavramı. Aradığımız ama tanımlayamadığımız o şey ne ola ki?

Sevgi, birisi ile birlikte zaman geçirmeye razı olmak, onun için iyi dileklerde bulunmaktır, denilebilir. Biraz daha ilerlemek üzere sevgi motivasyonlarımıza göz atabiliriz. Tamamlanmak mesela. Zengin-fakir, güçlü-güçsüz, zeki-akıllı,, kadın-erkek…

Geldiğimiz nokta bana bir garip geldi ama… Doğru yolda mıyız? Zengin, fakiri sever mi, fakirle tamamlanır mı? Veya fakir olmasa zengin olur mu, zenginlik hissedilebilir mi? Ya zengin düşmanlığına ne demeli?

Farkındalık… Sırat-ı müstakim. Akl-ı selim. Yaptıklarımızın sonucunda bir fayda gözetmek. Kendimiz için, dostlarımız, insanlığımız için…

Sevenin gözü kördür, denilir. Bir sevdik mi her haline destan yazarız. Görürüz, duyarız ama konduramayız, duymak istemeyiz. Bir de gözden düştü mü, ne yapsa yaranamaz artık.

İyilik – kötülük izafidir ama bunu bir yana koyalım. Kötüleri sevemediğimizi söyleriz. Tüm insanları sevmeli, derim bazen. Aksi, sadece kendimi severken bulabilirim çünkü. Dostlar bu sözüm üzerine sorarlar; Zalimleri de mi sevelim?

Bence evet. Çünkü zulüm nefretin çocuğudur, sevgisizliğin… Zalimin veya destekçilerinin zulümlerini bırakmalarını istemek, onların iyiliklerini dilemektir. Sevgi olmadan yalan olur bu, başarısızlığa mahkumdur. Ayrıca sevmek zulme razı olmak değildir. Veya daha kolay bir yol bilen, neden söylemez ki…

Sevmek kolay değildir. Kendim yaparken çok normal gelen, sıradan, en ufak bir hareketi başkalarında gördüğümde rahatsız olabiliyorum. Ben mi böyleyim yoksa insanlığımız mı bu?

Tüm duygularımızı doyurabilmek, sorularımıza cevaplarımızı bulabilmek, her an sevgi ile hareket edebilmek üzere tercihlerimizi ve yaşananları sorgulamalı…

Her kim, ne yapıyorsa aradığı, bulmayı umduğu şey sevgidir. Ve sevmek bedava…

Kısa vadede yasaklar ile, ceza vererek bazı şeyleri değiştirdiğimizi, düzenlediğimizi sanabiliriz. Ancak bu mümkün değil. Medeniyetler sevgi ile kurulabilir. Aşılmaz görülen engelleri aşmak sevgi ile mümkün…

Veya sevmek bir hediye değildir muhatabımıza. En büyük cezadır sevgisizliğe…