Beden Kayıtları Montaj mı?

‘Hayat, yaş ilerledikçe neden bu kadar karmaşık bir hal alıyor’ sorusu uzun zamandır zihnimde tekrar eden ve bir türlü buna odaklanıp detaylı düşünemediğim sorunlardan biriydi. Gerçekte yaşın ilerlemesi mi sorun olan şeydi yoksa ilerleyen yaşın içerisinde biriktirilen yaşanmamış, hissedilmemiş duyguların eksikliğimiydi. Eğer sorun, duyguların yeterince doyurulmamış olması ise bunun temelinde, çocukluk çağı döneminde bakım veren ebeveynin duygularını aktarma eksikliği olabilir. Bunun nedeni ise ebeveynin kendi duygularının yeterince gelişmemiş olmasıdır.

Yaş ilerledikçe, anne–babamızın bize ver(e)mediği sevgiyi verebilecek insanlar bulmak daha da zor olacaktır. Ancak, bedenin beklentileri yaşla azalmaz tam tersine yaşın ilerlemesiyle daha da artar ve hatta acı verir. Anne– baba sıcaklığını, temasını, özlemini yeterince deneyimlememiş insanların yaşları ilerlediğinde ve özelliklede ebeveylerinden birini yada her ikisini kaybettiklerinde bedenin beklentileri acımaz bir şekilde kendini gösterecektir.

Size tuhaf gelebilir ama ‘beden kayıt tutar’. Beden dediğimiz şey aslında hislerimiz, duygularımız yani ruhumuzdur. Bedenin tuttuğu bu kayıtta ‘beden asla yalan söylemez’. Yani beden kaydında fotomontaj izine rastlayamazsınız. Bu açıdan kişi, içsel baskı ve inkardan kurtulursa kendi çocukluğunun gerçekliğini görebilir onunla yüzleşebilir. Yüzleştiği her bir durum ve olay sonrasında yaşın ilerlemesindeki karmaşıklığı daha bir azaltmış olabilir.

Evet çocukluğumuzda deneyimlemediğimiz her duygunun ilerleyen yaşlarda ve özellikle de yaşlandıkça açığa çıkacak negatif etkilerini gidermek zorundayız. Bunun önemli bir adımı; yaşanmamış duyguların farkındalığı ve kabulüdür. Sonrasında ise kişi en yakınındaki eşi, arkadaşı yada hayatta olan ebeveyleri üzerinden bu eksikliğine yönelik çalışmalar, temaslar, yakın ilişkiler kurmakla az az doldurmaya çalışacaktır.

Örneğin, annesinden yeterince ilgi, değer ve sevgi görmemiş biri için bu duygular her zaman açlığını hissettirecek. Kişi, ihytiyaç duyduğu bu duygularını belirledikten sonra ortaya çıkan öfke, kızgınlık yada sorgulama gibi düşüncelerinin üzerine giderek annesiyle ya gerçek anlamda yada boş sandalye tekniği, ses kaydı, mektup yazma gibi yöntemlerle içinde biriktirdiklerini serbest bırakacak. Daha sonra acıkan bir çocuğun karnını doyurma ihtiyacı gibi temas kurmaya, konuşmaya, sarılmaya, nitelikli birliktelik geçirmeye ve güzel duyguları artırmaya doğru yönelecektir. Böylece olumlu duygularının artırılmasına ne kadar yatırım yaparsa o duyguları zamanla ihtiyacını giderecek boyuta gelecektir. Beden kaydının bazı duyguları ortaya çıkarma gibi garip bir yönüde vardır.

Birçok ebeveynin, çocukları tarafından sevilmeleri ve hürmet görmeleri için duygudukları güçlü arzuya şahit olmuşsunuzdur. Bu isteğin altında ya kendi ebeveynlerinin eksik bıraktığı sevgi ihtiyaçları vardır veya dini bir beklenti vardır.  Çünkü dinlerin temel ve ortak ilkelerinden biri ‘anne– babaya saygı göstermek’ emridir. Bu bakışa ihtiyaç duyan ebeveynlerde beklenti ve arzu otomatik olarak kendini gösterecektir. Bu konuda benim fikrim, her iki durumunda anlaşılır ve mantıklı bir ihtiyaç olduğu yönündedir.

Çünkü; beynimiz duyguların saklandığı mahzenlerdir. Bu mahzende yani beyinde her türlü beklenti ve yaşanmışlık düzeylerinin eksikliği, yeterliliği yada fazlalığı vardır. İşte yetişkinlerde ve ilerleyen yaşlarda kişilerde ortaya çıkan yalnızlık hisi, sevgi eksikliği, özgüven sorunu veya bağlanma gibi bir çok sorunun alt yapısında mahzende saklanan duyguların oranları yeralmaktadır.

Her geçen gün özellikle geç nesillerde sorgulama bilinci artıyor. Bugünün genç, yetişkin ve ileri yaşları temsil eden kişilerinde, kendi ebeveynlerini sorgulama ve onlara olan bağımlılıklarını düşünme önemli bir farkındalık yolculuğu olacaktır. Bu yolculuğa iyi motive olunmalıdır. Birşeylerin iyi gitmediğini, atamadığınız adımların nedenlerini ve kendiniz olma konusunda kendi değer, inanç ve sınırlarınızı net görememenizin gerçekliğine ancak bedenin tuttuğu eksiksiz kayıt sayesinde ulaşabilirsiniz.

Bedenin kendini korumaya alma yöntemleri her zaman ve şartlara göre değişebilir. Bazen uyur, yer, öfkelenir bazen de yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışır veya sorunun bu aşamadan sonra çözümüne odaklanır. Bedenin diline saygı duymak için onu kabullenmek gerekir. Bedenin söylediği, ihtiyaç hissettiği duygu ve isteklere duyarsız kalmadan bulunduğunuz yaşı yeniden doğumunuz olarak kayıt edebilir ve buradan bilinçlibir şekilde kalan yaşamınızı düzenleyebilirsiniz.

 Düşünmekten korkmayın çünkü düşünmek sizi karanlıktan kurtaracak bir ışıktır…