Uluslararası Adalet Divanı, tarihi kararında İsrail’i Filistin’de “yasadışı” ve “işgalci” ilan etti

Birleşmiş Milletler mahkemesi, İsrail'in Filistin topraklarındaki işgalinin "yasadışı" olduğunu tespit ederek İsrail'den işgali hemen sona erdirmesini emretti...

SEDAT LAÇİNER 20 Temmuz 2024 YAZARLAR

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’den ‘mümkün olduğunca çabuk’ bir şekilde bu toprakları terk etmesini ve ‘haksız fiilleri’ için de tam tazminat ödemesi gerektiğini söylüyor… Karar, 2022’de BM Genel Kurulu’ndan gelen bir talebe yanıt olarak alındı. Dolayısıyla mahkeme görüşünün hazırlanmasına Gazze olaylarından önce başlandı.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin uluslararası hukukun ihlali olduğunu belirterek kapsamlı ve kınayıcı bir tavsiye kararı aldı. Mahkemenin kararı bağlayıcı olmasa ve yaptırım gücü bulunmasa da tarihi nitelikte. Mahkeme ayrıca İsrail’in “apartheid” kapsamına giren faaliyetler de dahil olmak üzere uluslararası hukuku çok sayıda kez ihlal ettiğini tespit etti. UAD gibi dünyanın en üst ve saygın mahkemesi tarafından “soykırım” ve ırk temelli ayrımcılık benzeri suçlarla suçlanmak her devlet için siyasi, hukuki ve diğer sonuçları olan bir durumdur…

Mahkeme ayrıca diğer devletlerden hukuk ihlali olan bu işgali ve sonuçlarını tanımamalarını emretti. Bu karara göre hiçbir devlet, İsrail’e işgal işlerinde vs. yardım etmemeli. Eğer yardım eder ise bu da hukuka göre suç olacaktır. Bu kararın en çok ilgilendirdiği ülkelerden biri de şüphesiz ABD’dir.

Mahkemenin görüşünü Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Nawaf Salam okudu. Salam, şöyle dedi: “Mahkeme, İsrail’in toprakların zorla ele geçirilmesi yasağını ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ihlal etmesinin, işgal altındaki Filistin topraklarında işgalci bir güç olarak İsrail’in varlığının devam etmesinin yasallığı üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu düşünmektedir. İsrail’in işgalci güç olarak konumunu, ilhak ve işgal altındaki Filistin toprakları üzerinde kalıcı kontrol iddiası yoluyla sürekli olarak kötüye kullanması ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak engellemesi, uluslararası hukukun temel ilkelerini ihlal etmekte ve İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığını hukuka aykırı kılmaktadır.”

Halen mahkeme önünde İsrail’i Gazze’de soykırım ve benzeri suçlar işlemekle suçlayan bir dava sürüyor. Güney Afrika, İsrail topraklarındaki katliamlara yanıt olarak İsrail’i soykırımla suçluyor…

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın ofisi, Cuma günü Uluslararası Adalet Divanı’nın görüşüne yanıt vererek, mahkemenin kararını “tarihi” ve “adaletin zaferi” olarak memnuniyetle karşıladı ve İsrail’in bunu uygulamaya zorlanması gerektiğini söyledi.

İsrail Başbakanlık Ofisi ise açıklamasında “Yahudi halkı kendi topraklarında işgalci değildir – ne ebedi başkentimiz Kudüs’te, ne de atalarımızdan kalma Yahudiye ve Samarya’da [işgal altındaki Batı Şeria] işgalci değiliz… Lahey’de verilen hiçbir yalan karar bu tarihi gerçeği çarpıtamayacağı gibi, İsrail’in ülkemizin her yerindeki yerleşim birimlerinin meşruiyeti de tartışılamaz” dedi…

Mahkemenin tespit ettiği uluslararası hukuk ihlalleri ise şunlar:

– Zorla tahliyeler, geniş çaplı ev yıkımları, ikamet yasakları ve hareket kısıtlamaları.

– İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’e Yahudi yerleşimcileri taşıması, burada yerleşimler kurması ve buradaki varlıklarının devam etmesi.

– Yasadışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarını önlemede veya cezalandırmada başarısız olması.

– Filistin halkının suya erişiminin haksız yere kısıtlanması.

– İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki doğal kaynakları haksız şekilde kullanımı.

– İsrail hukukunun Batı Şeria ve Doğu Kudüs’e genişletilmesi.

Lahey mahkemesi, İsrail’in “Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına Dair Uluslararası Sözleşme”nin (CERD) 3. maddesini de ihlal ettiğini tespit etti. Bu maddeye göre: “Taraflar özellikle ırk ayrımcılığını ve apartheid’ı kınar ve yargı yetkileri altındaki topraklarda bu nitelikteki tüm uygulamaları önlemeyi, yasaklamayı ve ortadan kaldırmayı taahhüt ederler.”

Mahkeme Başkanı yargıç Salam şunları söyledi: “Mahkeme, İsrail’in mevzuat ve önlemlerinin Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yerleşimci ve Filistinli topluluklar arasında neredeyse tam bir ayrım dayattığını ve bunu sürdürmeye hizmet ettiğini gözlemliyor. Bu nedenle mahkeme, İsrail’in mevzuat ve önlemlerinin CERD’nin 3. maddesini ihlal ettiğini düşünüyor.”

15 yargıçtan oluşan Uluslararası Adalet Divanı, işgalin en kısa sürede sona erdirilmesini emretmenin yanı sıra, İsrail’in tüm hukuka aykırı eylemlere son vermesi, tüm yeni yerleşim faaliyetlerini durdurması ve işgali sürdüren mevzuatı, Filistinlilere karşı ayrımcılık yapanlar veya işgal altındaki toprakların herhangi bir bölümünün demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayanlar da dahil olmak üzere yürürlükten kaldırması gerektiğini söyledi.

Yargıç Salam, tazminatların iade, tazminat ve/veya tatmini kapsadığını belirterek, tazminatın “İsrail’in 1967’de işgalinin başlamasından bu yana herhangi bir gerçek veya tüzel kişiden el konulan arazi ve diğer taşınmaz malları, tüm varlıkları ve Filistinlilerden ve Filistin kurumlarından alınan arşivler ve belgeler de dahil olmak üzere tüm kültürel varlıkları ve varlıkları iade etme yükümlülüğü” olarak tanımlandığını söyledi.

Mahkeme Başkanının okuduğu karara göre, “mevcut yerleşim yerlerinden tüm yerleşimcilerin tahliye edilmesi ve işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan İsrail tarafından inşa edilen duvarın parçalarının kaldırılması, ayrıca işgal sırasında yerlerinden edilen tüm Filistinlilerin eski ikamet yerlerine dönmelerine izin verilmesi gerekiyor.”

Başkan ayrıca maddi olarak tazminat ödenmesinin mümkün olduğu durumlarda tazminat ödenmesi gerektiğini söyledi. Mahkeme, İsrail’in güvenlik endişelerini dikkate aldığını ancak bu endişenin Uluslararası Hukuk tarafından belirlenmiş “zorla toprak edinmenin yasaklanması ilkesini geçersiz kılamayacağını” ve tüm Filistinlilere kısıtlamalar getirmenin “orantısız” bir tepki olduğunu belirtti.

İsrail Dışişleri Bakanlığı ise bu görüşü “temelden yanlış” ve tek taraflı olarak reddederek, bölgede siyasi bir çözümün ancak müzakerelerle sağlanabileceği yönündeki tutumunu yineledi.

Bu karara göre; ABD’ninki de dahil olmak üzere işgal altındaki Kurdüs’te açılan büyükelçilikler yasadışı hale geldi ve hemen kapatılması gerekiyor.

İsrail, 1967’de yaşanan “Altı Gün Savaşları”nda Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni işgal etmişti. İsrail, hiçbir devletin resmen tanımadığı tek yanlı bir hamleyle Doğu Kudüs’ü ilhak etti. İsrail, 1967’den bu yana yasadışı olarak Batı Şeria’da yahudi yerleşim birimleri ıluşturuyor. Bu yerleşim birimleri koloniler gibi Filistinlilerin taralaların ortasında veya çevresinde, Filistin yerleşim yerlerini bölecek şekilde inşaa ediliyor ve zamanlar Filistinlileri kendi topraklarında kımıldayamaz, yaşayamaz hale getiriyor…