Yargıtay daha sonra bu kararından dönmüş bankadaki miras parasının da tereke malı olduğunu ve bu mal üzerinde iştirak halinde (elbirliğiyle) mülkiyet olduğundan bölünemeyeceğine ve mirasçıların hepsinin birlikte müracaat edip parayı almaları gerektiğine karar vermiştir. Uygulama da halen bu şekildedir.
İster Türk vatandaşı, çifte vatandaş, mavi kartlı ister yabancı uyruklu kişiler vefat etmeleri halinde Türk bankasında bulunan vadeli-vadesiz mevduat hesaplarındaki paraları mirasçılarına bırakabiliyor.
Bu paralar menkul mal olduğundan hiçbir kısıtlama olmadan geriye kalan yasal veya atanmış mirasçılar vatandaşlık durumlarına bakmadan mirasçılık sıfatını alabilirler. Yeter ki, mirasçılık belgesinde mirasçı olarak yer alsınlar.
İşte bu mirasçıların Türk bankasındaki bu paraları hangi şartlarla alabileceklerini bu köşe yazımızda izah etmeye çalışacağız.
Konunun daha basit anlaşılabilmesini için her zaman yaptığımız gibi somut bir örnekle devam edelim. Almanya’da ikamet eden Mualla hanım Almanya’da vefat eder ve geriye mirasçısı olarak eşi Selim bey ile üç çocuğu Bahadır, Züleyha ve Arzu’yu bırakır. Mirasbırakan Mualla hanım Türk vatandaşıdır ve Türkiye’de bir bankadaki mevduat hesabında 120.000 Euro parası vardır.
Mualla hanımın mirasçılarından herhangi birinin öncelikle Türkiye’de herhangi bir noterden veya Sulh hukuk mahkemesinden mirasçılık belgesi alması gerekir. Şayet mirasçılardan biri mavi kartlı veya tamamen yabancı uyruklu ise elbette noterden mirasçılık belgesi alamazlar, sulh hukuk mahkemesinden almaları gerekir. Çünkü mirasçılardan biri mavi kartlı ve Alman vatandaşı olduğundan ve işin içerisine yabancılık unsuru girdiğinden noterin bu belgeyi düzenlemeye yetkisi yoktur. Bu mirasçılık belgesi alınmadan mirasçılar hiçbir işlem yapamazlar.
Noter veya sulh mahkemesinden alınan mirasçılık belgesinde Mualla hanımın eşi ve çocukları yasal mirasçı olarak belirlenir ve miras payları gösterilir. Sağ kalan eşin miras hakkı mirasbırakanın ölüm tarihine göre değişse de biz örneğimizde Mualla hanımın 2025 yılında vefat ettiğini kabul edelim. Bu durumda eşi Selim bey mirastan 1/4, geriye kalan üç çocuk ise 3/4’ü eşit şekilde bölüşerek hak edeceklerdir. Dolayısıyla hem sağ kalan eşin hem de çocukların her birinin miras payı 1/4’tür. Bu durumda bankadaki 120.000 Euro’dan her mirasçının alacağı 30.000 Euro olur.
Burada belirtelim ki, Mualla hanım hakkında Alman mahkemesinden alınacak bir mirasçılık belgesi Türkiye’de geçerli değildir. Mutlaka Türkiye’de noterden veya sulh hukuk mahkemesinden mirasçılık belgesi alınmalıdır. Zira Milletlerarası Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 20/1 maddesine göre miras ölenin milli hukukuna tabidir. Ayrıca mirasın açılış sebepleri, iktisabı ve paylaştırılması da terekenin bulunduğu ülke hukukuna tabidir.
Mualla hanım Almanya’da vefat etmesine rağmen Türk vatandaşıdır. Ayrıca geriye bıraktığı 120.000 Euro para da Türkiye’de bir bankadadır. Bu durumda miras mallarına Türk miras hukuku uygulanacaktır.
Mirasçılar bu parayı nasıl alabilirler?
Mirasçıların Türk bankasındaki bu 120.000 Euro miras parasını alabilmeleri için şayet mümkünse hepsinin, mümkün değilse yurtdışında veya Türkiye’de noterden verecekleri özel vekaletname ile vekaletname verdikleri kişinin mirasçılık belgesiyle müteveffa Mualla hanımın hesabının olduğu bankaya müracaat etmeleri gerekir. Mirasçı kendi payı için vekaletname ile kendisini temsil ettirecekse diğer mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye vekaletname verebilir.
Bu vekaletnameler mutlaka Mualla hanımın hesabı hangi bankada ise bunun yazılması, vekil tayin edilen kişinin de ahz-u kabza yani para almaya ve vermeye yetkili kılınmış olması gerekir. Bun hususları kapsamayan örneğin avukatlara verilen vekaletnameler gibi genel vekâletnameleri bankalar kabul etmez.
Mirasçılar hep birlikte veya mirasçılardan biri müracaat ettiğinde banka, hesaptaki para miktarını ve “Vergiden ilişiği yoktur” yazısının gönderilmesi için bir yazı yazarak kendilerine verecek ve mirasçıyı veya mirasçıları vergi dairesine yönlendirecektir.
Bankanın verdiği belgeyi alan mirasçılar veya mirasçılardan biri bu yazı ile yetkili vergi dairesine müracaat eder. Vergi dairesi Veraset ve İntikal Vergisi Kanununa göre Mualla hanımın ölümü nedeniyle şayet verilmemiş ise bir vergi beyannamesi verilmesini ister.
Çünkü 5338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununa göre veraset yani miras yoluyla mal iktisap eden kişiler bu verginin mükellefi yani borçlusudur. (VİVK md. 5) Bu beyannamenin her bir mirasçı mükellef için ayrı ayrı verilmesi mümkün iken müştereken verilmesi de mümkündür. (VİVK md. 8) Bu nedenle yine aynı kanuna göre mirasçıların belirli süreler içerisinde bu veraset ve intikal vergisi beyannamesini yetkili vergi dairesine vermeleri gerekir.
Şayet miras bırakan Türkiye’de vefat etmiş ise ve mirasçıları da Türkiye’de bulunuyorsa ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde, mirasçı veya mirasçılar yabancı bir ülkede iseler ölüm tarihinden itibaren altı ay içinde; miras bırakan yabancı bir ülkede vefat etmiş ise ki, örneğimizdeki Mualla hanım Almanya’da vefat etmiştir bu durumda mirasçıları veya mirasçısı Türkiye’de bulunuyorsa ölüm tarihinden itibaren altı ay içinde, mirasçılar müteveffanın bulunduğu ülkede bulunuyorlarsa ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde, mirasçılar müteveffanın bulunduğu yerin dışında başka bir yabancı memlekette oldukları takdirde ise ölüm tarihinden itibaren sekiz ay içinde bu beyannameyi vermeleri gerekir. (VİVK md. 9) Beyannamenin süresi içerisinde verilmemesi halinde cüzi bir vergi usulsüzlük cezası tahakkuk ettirilir.
Bu beyannamenin de özel vekaletname ile ve vekaletnamede mutlaka vergi beyannamesi vermeye yetki ile vekil tayin edilen herhangi bir kişi tarafından mirasçıya vekaleten verilmesi mümkündür.
Vergi dairesi bu beyannameyi aldıktan sonra vergiden muaf miktardan arta kalan miktar için vergi tarhiyatı yapar ve ödenmesini ister. Bu ödemeyi mirasçıların hepsinin birlikte ödemesi gerekir. Lâkin bir mirasçının da ödemesi mümkündür. Bu durumda ödemeyi yapan mirasçı kendi payı dışında kalan kısmı diğer mirasçılardan payları oranında isteyebilir.
Ödeme yapıldıktan sonra mirasçı veya mirasçıların vergi dairesinin verdiği bu “Vergi ile ilişiği yoktur” yani halk tabiriyle temiz belgesini bankaya getirmeleri gerekir. Buraya kadar yapılacak işlemleri herhangi bir mirasçı tek başına da yapabilir. Fakat son Yargıtay kararlarına ve bankaların uygulamasına göre bankanın mirasçılara miras payları oranından ödeme yapabilmesi için mirasçıların veya özel vekaletname verdiklerinin hepsinin birlikte bankaya gitmeleri zorunludur. Bu durumda banka Mualla hanımın geriye bıraktığı bu parayı mirasçılara mirasçılık belgesinde belirlenen payları oranında ödeyecektir.
Mirasçılardan sadece biri kendi payına düşen miktarı alabilir mi?
Yargıtay önceki yıllarda verdiği kararlarda bankadaki miras parasının bölünebilir mal olduğundan her bir mirasçının kendi payı oranında bu paradan hakkını alabileceğine hükmetmekteydi. Fakat Yargıtay daha sonra bu kararından dönmüş bankadaki miras parasının da tereke malı olduğunu ve bu mal üzerinde iştirak halinde (elbirliğiyle) mülkiyet olduğundan bölünemeyeceğine ve mirasçıların hepsinin birlikte müracaat edip parayı almaları gerektiğine karar vermiştir. Uygulama da halen bu şekildedir.
Bu nedenle Mualla hanımın mirasçılarının veya özel vekaletname verdiklerinin hepsinin birlikte bankaya gidip kendi miras payları oranında parayı almaları gerekir. Mirasçılardan birinin bile gelmemesi veya özel vekaletname vermemesi halinde banka diğer mirasçılara ödeme yapmaz.