Tarihte Almanların Osmanlıya, ABD ve Rusya’ya göçlerin öyküsü – 2

Tarihte Almanların Osmanlıya, ABD ve Rusya’ya göçlerin öyküsü – 2

Geçen hafta insanlık tarihi boyunca göçlerin ana motivasyon kaynağının refah ve güvenlik arayışı olduğunu, Almanların 1763 yılında başlayan göç hareketlerinin serüvenini anlatmıştım. Bu hafta yazı dizimize kaldığımız yerden, göçmen karşıtı bazı Almanların “Göç” tarihini öğrenmeye devam ediyoruz. Haftaya ise 1. ve 2. Dünya Savaşları arasındaki dönemde Rusya’da yaşayan Almanların kurdukları “Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti”nden bahsedeceğim. Tarihte İkinci

AKGÜN BİLGİN 20 Ocak 2019 AKGÜN BİLGİN

Geçen hafta insanlık tarihi boyunca göçlerin ana motivasyon kaynağının refah ve güvenlik arayışı olduğunu, Almanların 1763 yılında başlayan göç hareketlerinin serüvenini anlatmıştım.

Bu hafta yazı dizimize kaldığımız yerden, göçmen karşıtı bazı Almanların “Göç” tarihini öğrenmeye devam ediyoruz. Haftaya ise 1. ve 2. Dünya Savaşları arasındaki dönemde Rusya’da yaşayan Almanların kurdukları “Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti”nden bahsedeceğim.

Tarihte İkinci Alman Göç Dalgası

İkinci Alman göç dalgası ise Karadeniz kuzeyinde Kırım Hanlığı’nın 1783 yılında ortadan kaldırılmasını müteakip yaşanmıştır. Buraya yerleşen Almanların çoğunluğunu Batı Prusya’dan gelen ve Hristiyanlığın farklı bir mezhebi olan Mennonitler teşkil etmiştir. Bu bölgelere göçenlere toprak, Volga Almanlarından farklı olarak şahısların kendi mülkü olacak şekilde dağıtılmıştır. Bu sistemde miras, en büyük oğula kalmaktadır.

Tarım tekniklerini çok iyi uygulayan ve tarımda yeni aletleri kullanan bu Alman çiftçileri, Volga boylarını Rus İmparatorluğu içerisinde göreceli olarak zengin bir Alman bölgesi haline getirmişlerdir.

Kendi kiliseleri ve yönetimleri altında dillerini ve kültürlerini yaşamayı sürdürmüşlerdir. Bu Alman göçmenleri dış dünyayla çok fazla irtibatları ve ilişkileri olmadığından kapalı bir topluluk olarak kalmışlardır.

Göçler, 19. yüzyılda da devam etmiş, II. Katerina’nın torunu olan Çar I. Alexander tarafından 1804 yılında yeni göç çağrısı yapılmıştır. Yedi Yıl Savaşı’nda olduğu gibi Avrupa bu seferde Napolyon Savaşları (1804-1815) altında ezilirken, Alman halkı daha önceki aynı saiklerle bu davete de icabet etmiştir. Bu göç dalgasında bugünkü Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Baserabya ve Volhinya’ya göç edilmiştir. Böylelikle Almanların Rusya topraklarına göçü 1763 yılında başlayarak 1880 tarihine kadar yaklaşık yüz yıl sürmüştür.

1871 yılında Almanya’nın birliğini sağlaması ve Alman İmparatorluğu’nun kurulması Rusya’yı endişelendirmiş ve bu endişe kendi topraklarında Almanlara vermiş olduğu imtiyazları değiştirmesine yol açmıştır.

Ayrıca, Avrupa’da artan milliyetçilik dalgasından etkilenen Çar II. Alexander’ın yürürlüğe koyduğu “Slavlaştırma” politikası gereği Volga Almanları tehdit olarak görülmeye başlanmıştır. 1861 yılında Rusya, kendi köylülerinde serfliği kaldırdığı gerekçesiyle daha önce Almanlara verilmiş olan bütün imtiyazları geri almıştır. Çok uluslu imparatorluğu, Rus ağırlıklı yapıya dönüştüren ve serfliği kaldırmış olan Çar II. Alexander, Ruslar tarafından reformist olarak görülürken, diğer halklar onun bu politikalarını despotluk olarak nitelendirmişlerdir.

İmtiyazların kaldırılması, 1871 yılında askerlik yükümlülüğünün getirilmesi ve kötüleşen ekonomik şartlar, Almanları yeni arayışlara yöneltmiştir. Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan süreçte yaklaşık 300 bin Alman ABD, Kanada, Brezilya başta olmak üzere Amerika kıtasına göç etmiştir.

Artan nüfus nedeniyle toprakları azalan Almanlar, Volga ve Karadeniz bölgesinden, Ruslar tarafından işgal edilen Türkistan coğrafyasına ve Gürcistan’a göçe başlamışlar ve bu bölgelerde alt koloniler kurmuşlardır. Esasen burada dikkat çeken bir nokta da Türkistan coğrafyasını işgal eden generalin (General Konstantin Kaufmann) de bir Alman olmasıdır.

Alman kolonizatörler, Rus ordusuna hem cephe gerisinde, hem de cephede destek vermişlerdir. Kırım Savaşı (1853-1856), Osmanlı-Rus Savaşı (1877-1878) ve Rus-Japon Savaşı (1905) sırasında Rusya Almanları aktif olarak görev almışlardır. Öyle ki Osmanlı’dan ele geçirilen Akkerman’da dikilen bir anıtta; Rus, Ukraynalı, Bulgar isimlerinin yanında Almanların isimleri de yer almaktadır.

Rusya Almanları hem tarımda verimliği ve üretimi artırarak hem de miras sistemlerinin etkisiyle hızla zenginleştiler. Bu sistemde miras en büyük erkek evlada kalmaktadır. Bu yüzden aileler diğer çocuklara daha fazla varlık bırakmak istemektedirler.

Bu da onları hep yeni arayışlara yöneltmektedir. 1914 yılına gelindiğinde Alman çiftçiler, Rusya İmparatorluğu’nda çok verimli 24 milyon dekar toprağa sahip olmuşlardır. Bu durum, fakir Slav köylüleri ve Rus yöneticiler arasında rahatsızlığa yol açmıştır.

Haftaya bıraktığımız yerden ise 1. ve 2. Dünya Savaşları arasındaki dönemde Rusya’da yaşayan Almanların kurdukları “Volga Almanları Özerk Cumhuriyeti”nden bahsedeceğim.

ÖNE ÇIKANLAR