Sosyal medya bağımlılığı

Öyle bir ele alındı ki, katılımcılardan hiçbirisi „Ben bağımlı değilim“ diyemedi. Söylemlerden anlaşılan bu. Bazı kriterler öne sürüldü.

SEDAT İLHAN 06 Aralık 2025 YAZARLAR

Ele alınanların hepsini burada listelemeyeceğim. Öğrenmek isteyenler sosyal medyada bulup okuyabilirler. Ne dedim ben şimdi? Bağımlılıktan bahsederken sosyal medyaya atıfta bulunmak? İçler acısı durumumuz. Ne yazık ki, pek çoğumuzun yapadurduğu bir refleks. İhtiyaç duyduğumuz herşeyi sosyal medyada arıyoruz çünkü. Hangisinin doğru olduğundan emin olamasak da bir sürü seçenek buluyoruz. Trajikomik ama biz…

Günde 70 kez telefonumuzu kontrol ettiğimiz belirtildi. Bu rakam bende çok daha fazla olabilir. Sabahleyin kalktığımızda, akşam yatarken mesajlarımızı kontrol ediyorsak bağımlı imişiz. Beni anlatıyor, bu kriterde de sınıfta kaldım.

Büyük şirketlerin yöneticilerinin çocuklarını belirli bir yaşa gelene kadar internetten uzak tuttukları anlatıldı. Eskilerde, çocuklarının ağızlarına emzik veren annelerin şimdilerde ellerine telefon tutuşturduğu söylendi. Bunların hepsi biliniyor zaten. Çünkü hayatın içinde sürekli karşılaştığımız şeyler. Çok daha fazlasını, acısını görmüş, yaşamış olanlar vardır, anlatabilirler.

Sunum bittiğinde söz aldım ve düşüncelerimi söyledim. Her zamanki gibi, „İNSAN?“ dedim. Hayatın içinde bir takım problemler yaşadığımız için mi sosyal medyaya atıyoruz kendimizi yoksa sosyal medyada fazla vakit geçirdiğimiz için mi hayattan kopuyoruz? Ne yazık ki, herkes kendisi için cevap verebilir. Kendi cevabını kendisi aramalı. Böyle bir söylemden sonra kelimeler israf demektir. Ancak itirazlarım var. Veya ne yapacağımı bilememe.

Sunumda konu sadece problem olarak ele alındı diyebilirim. Nedeni, nasılı, niçini, çözümü gerektiği kadar masaya yatırılamadı. Sorduğum sorunun sahiplenilmesi güzeldi ama başka bir seminere atıf, hoş olmadı. Seminerlerden seminerlere koşuşturarak, kitapların arasında kaybolarak ne yazık ki cevaplarımızı bulmamız mümkün olmayabilir. Çünkü yaşadıklarımız bilmediğimizden değil. Örneklerle devam edelim.

Whatsapp vb uygulamalar… Özgürlüğümüzü kısıtlarmış. Söylenen budur. Nereden baktığımıza bağlı tabii ki. O zaman soralım, özgürlük nedir? Dumanla mesajlaşmak olabilir mi? Denilmek istenenin bu olduğunu kimse iddia edemez. Yoksa eder mi? Nasıl algılayabiliriz söyleneni, doğru kabul edebilir miyiz? Bir saniye, biz neyi konuşuyorduk ki? Hiçbir kimse diğerini aramasa, sormasa bağımlılıklarımızdan kurtulabilecek miyiz? Aramak, aranmak mıdır bağımlılık yoksa aranmamak, arayamamak mıdır bağımlılığa iten neden?

Bir arkadaşımız, bahçede yaptığı bir işi paylaştığında hemencecik birilerinin ziyarete gelmek istediğinden yakındı. Misafir istenmiyor olması ilk aklımıza gelen. Çözüm olacak ise saydıralım. Asosyal ve daha bir sürü sıfat.

Oysa, yaşanılan her ne olursa olsun muhataplara bakan yön mutlaka vardır. Aksi sadece iddia olur ve ciddi delil ister. Hatasızlık veya gereken her şeyin yapıldığının iddiası. Böyle bir yola girmenin kimseye faydası olamaz. En başta da kendimiz için fayda gözettiğimizde, öğrenmeye, denemeye, yönetmeye çalışmak, akıllıca bir yöntem.

Misafirden hoşnut olmamanın en temel nedeni birlikte zamanı paylaşamamak olabilir. Böyle bir durum sözkonusu ise neden bir araya gelmek isteyelim? Ancak ret etmek, şikayet etmek çözüm olabilir mi?

Çözüm nedir? Bu konuda anlaşalım isterseniz. Problem yok ise çözüm aramaya gerek yoktur. Problemi kim görüyorsa çözümü bulacak odur. Bulduğu çözüm kendisince olabilir. Gerçekleyecek olan da kendisidir. Burada duraksadım. Bir yerlerime dokundu sanki. Problemi gören sadece ben olabilir miyim? Herkes bir şeylerden şikayet edip dururken… Neden çözümü ben arıyorum?

Ara verdiğimizde bir dostumla sohbet ettim. Hal hatır sordum. Görüşemiyoruz dedim. Konuların sınırsızlıklarında dolaşmak özlemimden, arayışımdan bahsettim yine. Gerçekleyebilirsek sosyal medya bağımlılığından kurtulmamız mümkün bile olabilir, inanıyorum. Toplum buna hazır değilmiş. Ne diyeceğimi bilemiyorum.  Sadece toplantılarda bir araya gelmemizi yeterli görmüş olabileceğini düşünmek istemiyorum. Böyle bir durum sözkonusu ise iletişimde yüzeyselliğimizi de normal görmeli. Tabii ki bağımlılıklarımızı da.

Belki de ütopyalarda dolaşır dururum. Veya çözümlerimin hayatın içinde karşılığı yoktur. Ama elimde şu an için bulunanlar bunlar. O zaman, daha iyisini, kolayını, uygulanabilirliğini bulana kadar aramaya devam. Ancak her ne olursa olsun, yeterince denemeden, hatta gerektiğince kendimize rağmen, doğru olmadığına asla emin olamayız