Sıkıntı ve sorunlar ebediyen sürmez

Sıkıntı ve sorunlar ebediyen sürmez

Sıkıntıların, sorunların, çıkmazların elbette biteceğini biliyoruz. Biliyoruz bilmesine ama yinede zorlu zamanlarda öyle bir ruh haline bürünüyoruz ki, sanıyoruz ki daha güneş doğmaz. Sanıyoruz ki dünya başımıza yıkıldı, daha belimiz doğrulmaz. Güzel erenlerden Adil Ali Atalay, böylesi durumlara düşenler için şu değerli sözleri kulaklarımıza küpe olsun diye dile getirmiş. Bu sıkıntı sende kalmaz Sabret murat

REMZİ KAPTAN 21 Ocak 2019 REMZİ KAPTAN

Sıkıntıların, sorunların, çıkmazların elbette biteceğini biliyoruz. Biliyoruz bilmesine ama yinede zorlu zamanlarda öyle bir ruh haline bürünüyoruz ki, sanıyoruz ki daha güneş doğmaz. Sanıyoruz ki dünya başımıza yıkıldı, daha belimiz doğrulmaz.

Güzel erenlerden Adil Ali Atalay, böylesi durumlara düşenler için şu değerli sözleri kulaklarımıza küpe olsun diye dile getirmiş.

Bu sıkıntı sende kalmaz

Sabret murat alacaksın

Kim dedi ki sabah olmaz

Sabret murat alacaksın

 

Sabreden murada erer

Gönül gözü olan görür

Eken ektiğini derer

Sabret murat alacaksın

 

Sevenin yar hanesi ol

Kanayan bir yarası ol

Her derdinin çaresi ol

Sabret murat alacaksın

 

Kalkacak aradan perde

Düşürse de dertten derde

Seveni bırakmaz darda

Sabret murat alacaksın

 

Adil Alim der dost yaşa

Hiçbir emek gitmez boşa

Sevgi pahıl değil haşa

Sabret murat alacaksın

Sevgiyle, samimiyetle, Hakka teslimiyet ve hakikate inançla bizler sıkıntıları yener, zorlukları aşar, cümle çıkmazlarda dahi kendimize yeni yeni yollar buluruz.

Öyle değil mi?

Öyledir.

Kim diyor ki sabah olmaz?

Kim diyor ki doğan güneş dünyayı aydınlatmaz, güneşin aydınlığı yüzümüzle beraber ruhumuzu ısıtmaz?

Kim diyor ki sevenler darda ve zorda kalır?

Emek veriyoruz, elbette emeklerimizin karşılığını alacağız. Hiç bir çaba, çalışma boşa gitmemiştir. Belki kısa vadede emeklerimizin, çalışmamızın karşılığını almıyoruz. Belki çok zahmetler çektiğimiz halde bir türlü isteklerimiz gerçekleşmiyor.

Belki maddi manada olmamız gereken noktadan çok geri bir konumdayız. Bütün bu ve benzer sorunlara, sıkıntılara rağmen bizler yinede azmimizi, kararlılığımızı, heyecanımızı yitirmeden, zorlukların ve yenilgilerin altında ezilmeden doğru bildiğimiz, Hak bildiğimiz yoldan yürümeye devam etmeliyiz.

Sabretmek de iste bu noktada önemli bir silahtır. Sabretmenin olumlu sonuçlarını bildiğimiz halde yinede o anki ruha halimiz gereği, sorunların ağırlığı, sıkıntıların çokluğu gereği umutsuzluğa düşebiliyoruz. Umutsuzluğa düşmemiz anlardan ibaret olsa yine sorun değil. Ancak umutsuzluk süreklileşirse, işte asıl o zaman bizler için gerçek manada bir yenilgi ve yok oluş gerçekleşir.

Bazı şeyleri bilmek o şeyleri hayata birebir ve tam anlamıyla uyguladığımız anlamına gelmiyor. Sabretmek de öyledir. Sabretmenin yararlı ve zorunlu olduğunu biliyoruz ama sabretmeyi bilmiyoruz.

Bilmemiz gerekiyor. Bilmezsek, hayatımıza uygulamazsak (sözde) bilmemizin bir anlamı kalmıyor.

Belki dönüp dolaşıp aynı şeyleri farklı kelime ve kavramlarla tekrar ediyoruz. Bunu yapmamız gerekiyor. Hem de ısrarla ve defalarca. Ta ki tam anlamıyla bildiklerimizi hayatımıza uygulayana kadar.

Öyleyse Adil Ali Atalay’ın sözlerine tekrar tekrar kulak vermemiz ve kulakla beraber yüreğimizi de, beynimizi de, ruhumuzu da bu sözlerdeki manaya açmamız gerekiyor. Böylece güneş doğacağını asla unutmaz sorunlara, sıkıntılara, çıkmazlara tilili çekeriz.