Yönetim – İstişarenin Öğrenilmesi

Yönetim – İstişarenin Öğrenilmesi

Tılsımlı sözcük halktır. Çünkü iyi veya kötü her yönetim ancak halk desteği ile ayakta kalabilir. Halk genel bir kavramdır. Tüm farklılıkları kapsar. Her türlü farklılığa rağmen toplum birileri üzerinde uzlaşır. Bir toplumu meydana getiren insanların tümü, düşünce, hayat tarzı, karakter, beklenti, hadiselere bakış açısı vd tüm farklılıkları bir kenara koyar ve belirli ilkeleri olduğuna inandığı

SEDAT İLHAN 17 Kasım 2022 SEDAT İLHAN

Tılsımlı sözcük halktır. Çünkü iyi veya kötü her yönetim ancak halk desteği ile ayakta kalabilir. Halk genel bir kavramdır. Tüm farklılıkları kapsar. Her türlü farklılığa rağmen toplum birileri üzerinde uzlaşır. Bir toplumu meydana getiren insanların tümü, düşünce, hayat tarzı, karakter, beklenti, hadiselere bakış açısı vd tüm farklılıkları bir kenara koyar ve belirli ilkeleri olduğuna inandığı birileri üzerinde uzlaşı sağlar. Bazen olur bu ilkeler toplumun bir kesimine geri döner. Adaletin kestiği parmak acımaz. Tabii ki masumiyet aranıyorsa.

Böyle bir uzlaşı ile ön plana çıkan şahıs veya şahıslar tüm etkenleri ve tüm etkilenenleri göz önüne almaya ve en iyi çözümü bulmaya gayret edebilir. Olay bu kadar basit ama kolay değil.

Basittir, çünkü saygı herkesin aradığı bir şeydir. Kolay değildir, çünkü insanların kendi öncelikleri herkesinkinden daha önemli. Ve herkesin önceliği farklı. Belki daha da ilginç olanı zamana göre değişebiliyor.

Yeteri kadar farklı insanları bir araya getirerek adaleti tartışabiliriz mesela. Anlaşabileceğimizi düşünmüyorum. Adaletin olmaması kabul edilemez oysa. Toplumsal yaşamın olmazsa olmazıdır o. İnsanlar belirli şartlarda kendilerini güvende hissetmeliler çünkü.

Aynı grupla iki toplantı daha yapalım. Konuyu ele almadan önce konusu özel olarak seçilmiş videolar seyrettirelim. Cevapların nasıl değişeceğini inceleyelim. Katılımcıların hayatlarını gözlemlediğimizde verdikleri cevaplara uymadığını da tespit edersek şaşırmamalı.

Bu kadar mı kötü, dediğinizi duyar gibiyim. Evet, ne yazık ki öyle. Başkaca bir şey beklenmemeli. Ciddi bir farkındalığımız var ise veya herhangi bir oluşumu gerçeklemek üzere sorumluluk aldık ise, kendimizi sorumlu hissediyorsak, durum değişebilir.

Söylemlerimin havada kaldığının farkındayım. Özellikle örnek vermek istemiyorum. Çünkü bazılarımız sadece dinliyorlar, üzerlerine almadan, almaları gereken dersi es geçerek. Suçluyu bulduğumuzda rahatlayan bir yanımız var yani. Oysa masumiyet aranmalı. Suç neden işlenmiştir, Bir daha olmaması için neler yapılabilir? Ben ne yapabilirdim, neyi farklı yapmam daha güzel olacak?

Mümkün olsa denesek, diyeceğim ama aslında hayatın kendisidir bahsettiğim. Bir labirent düşünelim. Bir broşür ile anlatılsın, nerede ne var. Toplumsal hareket etkisi oluşturacak sayıda insan dolduralım içeriye. Ellerinde broşür olduğu halde, ne beklenir? Zengini, fakiri, bileni, bilmeyeni, kadını, erkeği… herkes etkilenir, bence etkilenir. Çıkış günlerce sürebilir, aç kalanlar, ezilenler… kırıla gide.

Tarih tekerrür ediyor, çünkü her insan kendisi yaşayarak öğreniyor. Aslında her şey biliniyor. Ama her insan kendisi tecrübe etmeden özümseyemiyor, önemini kavrayamıyor. Hatta defalarca yaşamadan refleksimiz haline getiremiyoruz o bilgiyi, malumat olarak duruyor kafamızda bir yerlerde.

Toplum da öğrenir, insan gibi, hafızası vardır, ezberi, refleksi, karakteri… İstişareyi de öğrenir ama zamanla unutur, tıpkı insan gibi. Ne zamanki herhangi bir düşüncenin dışlanması toplumsal değerlerde ciddi kayba neden olur, eksikliktir, öğrenir, istişare önceliklenebilir. Burada haklı haksız, doğru yanlış, iyi kötü, güzel çirkin vb ne şart olursa olsun, öne sürülemez. Çatışmadan bahsetmiyorum bile. Bir barajdaki küçük bir sızıntının kısa süre sonra muhtemel bir yıkılışa işaret olması gibi bir şey bu.

Toplum öğrendiğinde, öğrendiğince, istişare edilebilir, istişarenin etkinliği artar. Güç vereceği kişileri hemen yanı başında buluverir. Toplum mu bu kişileri yetiştirmiştir yoksa bu kişiler mi toplumu geliştirmiştir, bilinemez, bilinmemeli de. Zaten herkes inandığı gibi yaşamalı, sadece inandığı gibi. Gerisi hayrolur. Aksi, hedefe varmamız mümkün değil. Çünkü toplum doğru kişiler olduğuna emin olmak ister, imtihan eder. Bazen vererek imtihan eder, bazen alarak.

Geçenlerde bir video seyretmiştim, duygulanarak. Ne yazık ki köylüleri, köylülüğü dışlamışız. Kalanlar yalnız. Şehre göçenler pişman, beton duvarlar arasında boğuluyorlar. Dostuma sordum, ayakkabının içi mi temizdir yoksa toprak mı? Cevap veremedi. Suni bir yaşamımız var vesselam. Ve bunun daha büyük cezasını beklemeli, öğrenene kadar…

Bazı araştırmacılar anlatırlar geleceği. Her şeyin bilgisayarlarla, robotlarla yapıldığı bir dünya. Hatta, hayal değil derler. Bunlar yapıldı bile, sunulacak yakında, hop diye robotlarla dolacak hayatımız. Hayır demem. Ama insanların en azından bir kısmının tekrar toprağa dönmesi beni şaşırtmaz.

ÖNE ÇIKANLAR