Sadece dertliler için

Sadece dertliler için

Çünkü eşekten düşenin halini eşekten düşen anlar derler. Genel halimiz bu. Farkındalık düzeyimizi yükselttikçe başka bir boyuta geçmemiz mümkün olabilir. Bir dostu ziyaret etmiştim hastanede. Guatr ameliyatı olmuştu. Hayatıma giren sözü söyleyiverdi bana. Bilmem ki, o da başkasından duymuş olabilir mi? Veya daha neler biliyordu da kaçırmışım. Nasibim bu kadarmış, hayrolsun. „İnsanın neresi ağrıyorsa canı

SEDAT İLHAN 03 Mart 2023 SEDAT İLHAN

Çünkü eşekten düşenin halini eşekten düşen anlar derler. Genel halimiz bu. Farkındalık düzeyimizi yükselttikçe başka bir boyuta geçmemiz mümkün olabilir.

Bir dostu ziyaret etmiştim hastanede. Guatr ameliyatı olmuştu. Hayatıma giren sözü söyleyiverdi bana. Bilmem ki, o da başkasından duymuş olabilir mi? Veya daha neler biliyordu da kaçırmışım. Nasibim bu kadarmış, hayrolsun.

„İnsanın neresi ağrıyorsa canı oradadır“

Çocukluk halleriyle ilgili bir sürü yaşanmışlıklarımız vardır. Oynarlar düşerler, düşer gibi olurlar. Ağlayıverirler genelde. Birşey yok, acımadı demiyelim onlara, diyemeyiz de. Acıyıp acımadığını ancak onlar bilirler. İnsanın neresi ağrıyorsa canı oradadır çünkü. Onlara değer vermek istiyorsak, güvendiğimizi göstermek veya, yalancılıkla itham etmemek, onların küçücük dünyaları ile bizimkini karşılaştırmadan, sadece, acıdığını söyledikleri yeri öpüverelim. Aksi vahşice bir şey olur zaten. Yok saymak, küçücük yürekleri yalnızlıklara salmak, yapayalnız… Çünkü onların bizden başka hiçbir şeyleri yoktur. Dünyaları bizim söylemlerimizle şekillenir.

Bazen dostları ziyaret ederim. Yaşları biraz ileri olduğu için şikayet eder dururlar. Ağrıları, acıları, uykusuzlukları, stresleri… Normal değil mi, derken bulurum kendimi, içimden, farkındalığımla ters orantılı.

Onların hallerini gerçekten anlayabilmek için önümde iki yol belirir. Tüm yaşanmışlıklarını yaşamak veya bireyin anlamına odaklanmak. Ta ki, söylemden çıkıp halleninceye kadar. Herkese, tüm farklılıklara saygı duyuncaya kadar…

Meşhur bir hikaye gelir aklıma. İki kişi aralarında iddialaşırlar. Birisi dertsiz insan yoktur der, diğeri vardır. Sizce? Var mıdır. Bence yoktur. Eşeklerin bile derdi vardır. İnanırım, bence vardır.

Hayvanlarla ilgili videolar seyrederim. Akılları yok desek de bir derece var olduğunu gösteren davranışları hayrete düşürür beni. Demir parmaklıklı kapının iki tarafında bulunan köpekler birbirine havlarlar mesela. Kapı açılır, karşı karşıya gelirler, susuverirler, barışırlar. Kapı kapanır, tekrar başlarlar kavgaya. Bir kedi görmüştüm bir videoda. Ön ayağı yoktu. Ama yine de varmış gibi tırmıklamaya çalışıyordu. Garipsedim, belki de acıdım.

Ama hayvanlarda ne yaparsam, ne olur diye bir düşünce yok. Bazıları yiyecek saklıyorlar gerçi. Ancak bahsettiğim bu değil tabii ki.

Veya şöyle yaklaşalım konuya. Dünyada insanların olmadığını düşündüğümüzde, hayvanlar ve bitkilerle kısa sürede doğal bir denge gerçekleşecektir. Bunun örneği var. Çernobil faicası üzerinden henüz 30 kusur yıl geçmesine rağmen insanın, medeniyetin izleri silinmeye yüz tutmuş. Ya insanlık? Ancak farkındalığı ile daha güzelini inşa edebiliyor. Bunun da örnekleri var.

Farkındalık!.. Dertleri, fikirleri, farklılıkları, çözümleri karşılaştırmamak en temel anlamıyla, insana saygı… Küçüğü, büyüğü, önemlisi, önemsizi yoktur çünkü, nesnemiz insan.

Bu adımı geçebilirsek eğer, kendimiz olma motivasyonuna sahip olabiliriz. Herne kadar, herkesten farklı olursak olalım, dünyada eşimiz benzerimiz bulunmasa bile, herşeye rağmen düşüncelerimizi gerçekleme isteğine, gücüne erişebiliriz böylece. Bunu kendi öz saygınlığımıza bir borç biliriz.

Yapmak istediğimiz şey herne olursa olsun, küçücük bir şey bile olsa, gerçekleme gayretimiz çok önemlidir. Milyonlarca sıfırın en soluna konulan bir rakamı gibi bir şey. Düşüncelerimiz ne kadar büyük olursa olsun, tüm insanlığı ilgilendirsin isterse, gayretimiz olmadığı sürece bir anlamı yok.

Eşeklerin de derdi vardır yani. Ama gayretleri?..