Neden kitap okumuyoruz?

Neden kitap okumuyoruz?

Çünkü okumayı sadece kitaplar arasına sıkıştırdık. Oysa her şey okunabilir. Fal okunur mesela, inanan inanır, güzel şeyler duymak isteyen okutur. Pozitif üç beş cümleyi arka arkaya sıralayabiliyorsak eğer başarılı bir falcı bile olabiliriz. Sevmeyen, sevilmek istemeyen, daha fazla para kazanmayı arzulamayan, beğenilmekten hoşlanmayan birileri yoktur. Var gibi görünüyorsa da yoktur. Evet her şeyi okumak mümkün.

SEDAT İLHAN 10 Temmuz 2022 SEDAT İLHAN

Çünkü okumayı sadece kitaplar arasına sıkıştırdık. Oysa her şey okunabilir. Fal okunur mesela, inanan inanır, güzel şeyler duymak isteyen okutur. Pozitif üç beş cümleyi arka arkaya sıralayabiliyorsak eğer başarılı bir falcı bile olabiliriz. Sevmeyen, sevilmek istemeyen, daha fazla para kazanmayı arzulamayan, beğenilmekten hoşlanmayan birileri yoktur. Var gibi görünüyorsa da yoktur.

Evet her şeyi okumak mümkün. Kendimizi okuyabiliriz, insanları, insanlığı, tabiatı, kuşları, karıncaları… Google’un bir çalışması vardı sanırım. Yazılmış eserleri girmişler bilgisayara. Taratmışlar bir mantığa göre. Toplumların psikolojik değişimleri hakkında veri elde etmişler. Daha doğrusu sonucun, toplumun olası psikolojisi ile uyumunu görmüşler.

Sosyoloji ayrı bir alan. Toplum psikolojisi de denebilir ama yine de ayrı geliyor bana. Henüz bu konuda sorularıma cevap bulamadım. Doğru veya yanlış, insan hakkında kendimce düşünce sistemimde bir denge kurduğumu düşünüyorum. Tabii ki geliştirmeye çalışıyorum.

En basit anlamıyla birlikte hareket ettiğimizde yaptıklarımızın pek çoğunu yalnızken yapamayabiliyoruz. İyi anlamda da, kötü anlamda da geçerlidir bu. Vahşileşebiliyoruz mesela, kan ile besliyoruz ruhumuzu, zevk alarak. Veya bir karıncanın başında ağlarken bulabiliyoruz kendimizi ama hep birlikte. Burada hemencecik birkaç soru gelir aklıma. Hangisi gerçekten biziz? Biz mi toplumu besleriz yoksa içimizdeki bize destek arar durur muyuz sürekli?

Rusya – Ukrayna savaşı veya istilası, ilginç şeyler, insanlığın sınavı belki de, göreceğiz sonrasını ve anlayacağız, öğreneceğiz. Başlarda dünya ayağa kalktı denilebilir. Yardım kuruluşları, protestolar… Oradaki hayvanları kurtarmak için bile organizasyonlar yapıldı. Dram devam ediyor ama bir suskunluk var sanki şimdilerde. Bir dost ile konuştuk, şok oldum. Putin’in de oligarkları var diyor Zelenskiy’nin de.

Bir sokak röportajı seyretmiştim. Parası olmayan ölsün diyor birisi. Onun kriteri para. Birilerinin kaderine birileri karar verdiğinde zenginliği referans alacaklarını kim garanti edebilir ki?

Bir dostum anlatıyor. Hamile bir kadın kontrole gider. Doktorlar başında, aralarında konuşuyorlar. İki tane çocuğun var zaten, buna ihtiyacın yok, hasta olma ihtimali var, gerçekten istiyor musun bu bebeği? Böyle bir soruya evet veya hayır diyebilmek gerçekten çok zor. Ciddi bir farkındalık ister. Herhalukarda bir fetva bulmak mümkün. Ancak bu düşüncenin varabileceği son asla hesaplanamaz…

Bir avukat ile görüşüyorum. Bazı şeyler için mahkemelere ihtiyaç olmamalı diyorum, etik kurallar olmalı. Minimum, herkesin kabul ettiği ahlaki değerler. Yok diyor, birçok şey söylüyor, savaş diyor, ekonomik kriz diyor, normal diyor. Sustum, yüreğim acıdı.

Evet, insan psikolojisi hakkında pek çok şey söyleyebilirim. Çok acelecidir, zalimdir, nankördür, cahildir, cimridir. Kendisine dokunmadığı sürece elini bile kıpırdatmaz. Sevdiğini yerlere vurur. Korktuğunu sever. Ne istediğini bilmez. Yapar bir şeyler ama nafile, istediğine ulaşması mümkün değil. Bunları nereden mi biliyorum? Tabii ki kendimden. Veya diğerleri hakkında böyle tanımlamalar yapmanın hiçbir anlamı ve faydası yok.

Güzel şeyler istiyoruz, mutlu mesut yaşamak. Ama problemlerimiz var. Şikayet etmeyene bir sözüm yok. Bir şeyler farklı olsun diyorsak, bazı şeyleri dostlara rağmen kendimiz farklı yapmaya başlamalıyız. Sosyoloji çok gariptir çünkü. Toplumda herkes haklıdır. Bir şekilde haklıdır. Yapmasa zarar görecektir insanlar. Daha az yapıyorlardır. İntikam alıyorlardır. Onlar zaten kötüdürler. Akıllarını kullanıyorlardır. Çalışarak kazanmışlardır. Kaptandırlar, gemilerini yüzdürüyorlardır…

Toplum psikolojisi bir gariptir. Herkes birbirine bakarak hareket edebilir. Herhangi bir ilkenin, kriterin uygulanması konusunda çalışırken %100 ü hedeflediğimizde her şeyin yoluna girmesi mümkün olabilir. Ama her şeyi %99 yapsak da olur dediğimizde herkes o %1 lik toleransı kullanmak isteyebilir. Böylece hiçbir şeyi gerçeklemek mümkün olamaz.

Bence birey olarak inandığımız gibi yaşamalıyız, kimseye takılmadan. Suçlamadan, suçlu aramadan. Kitap okumalıyız mesela, yazmalıyız da, hem de çok. Çünkü kitaplar gerçekleri yazıyor veya olması gerekenleri. Biliyoruz ve sanki bu nedenle uzak duruyoruz.

Bir yorum işte, farklı bir bakış açısı hayata, yanlış denebilir mi?