Mehlike

Mehlike

Kimdir, anlamak için öncelikle ortamı konuşmalı. Küçük bir aile şirketinde her şeyi bilen, organize eden, aktif birisi, ama? Görevini kötüye kullanmaya da açık, kendisini ağırdan satmaya. Bir işin çıkar onun yapacağı, bin bir naz. Bugün olmaz, yarına bir sor, vaktim olursa… Ben işe girdiğimde şirketin ortaklık yapısı değişmişti. Yeni yönetim kendi anlayışına göre kadro kurmaya

SEDAT İLHAN 04 Aralık 2022 SEDAT İLHAN

Kimdir, anlamak için öncelikle ortamı konuşmalı. Küçük bir aile şirketinde her şeyi bilen, organize eden, aktif birisi, ama? Görevini kötüye kullanmaya da açık, kendisini ağırdan satmaya. Bir işin çıkar onun yapacağı, bin bir naz. Bugün olmaz, yarına bir sor, vaktim olursa…

Ben işe girdiğimde şirketin ortaklık yapısı değişmişti. Yeni yönetim kendi anlayışına göre kadro kurmaya çalışıyordu. Benimle birlikte birkaç tane daha eleman işe başladı. Bir yöneticimiz vardı. Aynı odada çalıştığımız arkadaşla birlikte ona bir isim bulmuştuk, uçurtma. Her şeyi en iyi bilen yapan o çünkü. Fabrikaya girişte güvenlik görevlileri karşılamak üzere kulübeden dışarı çıksalar, ne var diye sorar, çıkmasalar, kulübeyi mi kaçıracaklar der, ne yapsalar suç…

Bir gün toplandık, bir şeyler konuşuyoruz. Mehlike, şirketteki değişimden bahsetti. Yöneticimiz tasdik etti. Evet, dedi. Çok şey değişti. Sen bir çaycı idin, sekreter oldun. Oysa Mehlike’ye yönetici sekreteri diyen kendisi idi.

Ortam bu. Gelelim asıl konuya. Neden hatırladım şimdi, yıllar sonra Mehlike’yi?

Sosyal medyada bir resim gördüm. Birisi insanlara bir şeyler dağıtıyordu. Verme duygusu? Yaşanmışlıklara dışarıdan bakarak iyi veya kötü diye niteleyemeyeceğimize en güzel örnek. Ben kolay kolay veremiyorum mesela. Paraya mı kıyamıyorum yoksa, bilemiyorum, nedendir o içimdeki garip çekince. Ama yalnız olmadığımı biliyorum.

Bir esnaf anlatmıştı yaşanmışlığını. Ramazan ayında özel pide yaptırdım eve gidiyorum, der. Kendi ifadesi ile, özel derken yumurtalı ve/veya susamlı. Mahallenin garibini görür, ayakkabısız veya delik ayakkabılarından su girmesin diye naylon poşet geçirilmiş. Elindeki pideyi vermek ister ama veremez. Girer markete pide alır vermek için ama onu da veremez. Vermek bile nasip ile diyerek bitirir sözünü.

İnsafsızca, aşağılarcasına dağıtılan yardımların görüntülerini seyrediyoruz. Bu toplum, bu muhtaç insanlara sefilliklerini kabullendirdi ise felakettir, kabullenmeyenler için vahşet… Oysa yardım karın doyurmak için değil, ayağa kaldırmak için yapılmalı, kırmadan, utandırmadan.

Geçenlerde bir video seyrettim sosyal medyada. Pazarcı bir hırsızlık(!) olayını telefonuna çekmiş, paylaşmış. Yakalanınca gülüyor teyzemiz. Gerçekten hırsız olsa güler miydi?

Gelelim yine Mehlike’ye. Yılbaşına birkaç gün kala şirketin çalışanlara vereceği hediye paketleri geldi. Mehlike’ye, sen meşgulsün, başka birisi dağıtsın, dediler. İtiraz etti. Bu zevki başkasına bırakamam, dedi.

Vermek nasip işi mi yoksa zevk mi? Kimse bilemez, kimin ne niyetle, neler hissederek verdiğini. Zaten bilmemeli, bilmek faydasız. Sadece inandığımızı gerçeklemeye gayret etmeli. Ancak veren, alanın, ihtiyaç sahiplerinin duygularını görmezden gelmemeli.

Ve her yerde bir Mehlike var. Hayatımızın her alanında, her aşamasında, bir yerlerde karşımıza farklı isimlerle çıkmakta.

Yaşanmışlıkları bir arkadaşıma anlatmıştım, insan kaynakları yöneticisi. Haklı olabilirsin, dedi bana. Ama ayrılan sensin.

Evet, o işyerinden ayrıldım. Belki hala aynı ekip ite kaka devam ediyor birlikteliklerine. Öğrendim ise ne ala. Bazı şeyleri farklı yapmaya başlamış olmalıyım. Öğrenemedim ise aynı şeyleri sürekli yaşayıp duracağım. Ta ki öğrenene kadar…

Geçenlerde yine bir iş arkadaşımda Mehlike’yi gördüm. Sakindim. Olur olmadık bir nedenle, yahu şöyle yapsan ya, deyiverdi. Kendi karakterinin tipik bir görüntüsü idi aslında. Benimle bir ilgisi yok. Çalışan insana kızılmaz, dedim. Ve onu kendi haline bıraktım. Uzaktan seyrettim bir süre.

Neler öğrenmem gerekiyor böyle hadiselerde, neler öğrendim, bilemiyorum. İnsan yaşadığı olumsuzluklardan öğrenir, derim ben, böyle inanırım. Umarım öğrenmişimdir.

Hani aşkın gözü kördür denilir ya veya güzel gören güzel düşünür. Bilmek çözüm olmuyor, bu kesin. Ama olumsuzlukları görmesem kaybolurlar mı ki…