Herkes yazsın – Engellemelerimiz

Herkes yazsın – Engellemelerimiz

Tabii ki direkt olarak yazmayı yasaklayan, saçma bulan, beceremiyorsun diyerek aşağılayan dostlara sahip olanlar vardır. Ancak bunlarla mücadele, bunlara karşı durma, aldırış etmeme bir derece kolay. Veya en azından mümkün. Ya kültürümüze ne demeli, kültürümüz, yani biz… Ben senin yerinde olsam diye başlarız anlatmaya kendi handikaplarımızı, korkularımızı, endişelerimizi, hırslarımızı, aç gözlülüğümüzü. Oysa onun yerinde olmamız

SEDAT İLHAN 05 Haziran 2022 SEDAT İLHAN

Tabii ki direkt olarak yazmayı yasaklayan, saçma bulan, beceremiyorsun diyerek aşağılayan dostlara sahip olanlar vardır. Ancak bunlarla mücadele, bunlara karşı durma, aldırış etmeme bir derece kolay. Veya en azından mümkün. Ya kültürümüze ne demeli, kültürümüz, yani biz…

Ben senin yerinde olsam diye başlarız anlatmaya kendi handikaplarımızı, korkularımızı, endişelerimizi, hırslarımızı, aç gözlülüğümüzü. Oysa onun yerinde olmamız mümkün değildir. Ne onun hedeflerini biliriz ne de bize basit gelen hangi şey ile hayata tutunduğunu, huzur bulduğunu.

Herkes böyle düşünür deriz sıkışınca, destek arayınca, kabul ettirebilmek, ret edilir duruma düşmemek, söylemlerimizden dönmemek için. Herkesin aynı düşündüğü bir şey söyleyiniz lütfen bana. Hepimiz, her konuda farklı hissedebiliriz. Hatta zamanla fikirlerimiz bile değişebilir. Bugün evet dediğimize yarın hayır diyebiliriz. Bu gerekli bile olabilir. Maslahat ne gerektiriyorsa, en az zararla nasıl dönülecek ise yapılması gereken odur.

Dostlarla sohbet ederiz bazen. İlahiyatçı değilizdir ama ayetlerden bahsederiz. Psikolog değilizdir ama insan olmalı deriz. Doktor değilizdir ama sağlıklı beslenmedir konumuz. Birileri kitap tavsiye eder hemen veya atıfta bulunur meşhurlara. Nasıl algılamalı bunu? Söyleyene de bakılmalı tabii ki. Garipsenir sanki, uzmanı değilsen konuşma der gibi bir hava oluşur. İnsan her şeyi bilemez, bilmeye çalışmak ansiklopedi ezberlemek gibi anlamsız. Ancak konumuz insan. Kendimiz hakkında birtakım görüşlerimiz olmalı, araştırmalıyız, öğrenme gayret etmeliyiz, daha da ötesinde yaşamalıyız bildiklerimizi. Okumalıyız, yazmalıyız, konuşmalıyız, hikmetini anlamalıyız, ta ki hayatı akışına yaşayana kadar.

Kurallar, uymak isteyenlere ceza olur eğer takip edilmez, gereği yapılmaz ise. Herkesin birbirini susturduğu bir ortamda konuşanlar kim ola ki… Bu şartlar altında gruplaşmanın ön plana çıkmasına şaşırmamalı. Bilginin kutsanması sıradanlaşabilir. Değerlerimiz tabularımız olabilir. Hareketlerimiz söylemlerimizi yalanlar hale gelebilir. Halimize hiçbir tabip derman olamaz.

Ne yapıyorsak masumane, safiyane, iyi niyetlerle, güzellikler umarak, güzel olsun dileklerimizle yapıyoruz. Ama olduğunu söylemek kolay değil. Ciddi problemlerimiz var. Bir akademisyen ile konuşmuştum biraz. Seminerlere gidermiş, anlatırmış neyi nasıl yapmaları gerektiğini. Soru bölümünde bazı uyanıklar özel yaşantısını sorarlarmış. Verecek cevabım yok diyor açıkça, halimizin özeti bu.

Güya bir miktar farkındalığa sahibim, arıyorum, neleri yaparsam daha iyi olur, soruyorum. Geçenlerde bir sergiye gittim. Dalları toplamışlar ormandan, farklı boyutta ve şekilde. Biraz yontmuşlar, boyamışlar, cilalamışlar. Böyle bir sanat işte. Dolaşanlar var, inceliyorlar. Kafalarından geçenleri merak ettim. Nasıl değerlendiriyorlar acaba? Bir süre sonra toparlandım. Ne yapıyorum ben, herkes kendisini arar ise başkasında, başkası kendisi olabilir mi, gerçekler ortaya çıkabilir mi, sanat yapılabilir mi, hayat yaşanabilir mi?

Burada negatif, moral bozan şeyler paylaşmak değildir niyetim. Kimseyi haksızlıkla itham etmiyorum. Aksine herkesin kendisine göre haklı olduğu noktalar vardır. Haklı olduğunu düşünmese zaten iddia edemez, durumunu değiştirir, inanıyorum buna. Sadece sorumluluklarımıza dikkat çekmek istiyorum. Haklılığımızın yüklediği sorumluluklarımız. Kendimize karşı, ailemize, dostlarımıza, insanlığa, yaratılmış olan her şeye.

Dışlamak kolay, anlamak ihtiyacımız. Öncelikle kendimizi. Yapıyorsak utanmamalı, utanıyorsak yapmamalı. Kesinlikle kimseyi utandırmamalı. İnsanlar kendilerini özgür hissettiklerinde değerim diyerek inadına ellerinde tuttukları şeyleri öncelikle kendileri sorgularlar, kritik ederler. Herkes yapmayabilir bunu ama yapanlar yetecektir. Aslında en fazla kendimiz için gerekli bu.

Yazmak özgürlüktür. Sesli düşünmektir. Bilinçaltımıza ne boca ettik ise dökeriz masamıza. Bazı şeyler daha bir ön plana çıkar böylece, kendimizi inşa ederiz yazdıklarımızla.

Özgürlüğün çok fazlaca tanımı vardır veya yolu. Diğerlerini özgür bıraktığımızda, başkaları için yaşamaktan kurtulabiliriz, özgür olabiliriz.

Yazmak özgürlüktür, ama herkes yazmalı…

ÖNE ÇIKANLAR