Hayallerimiz ve gerçeklerimiz

Hayallerimiz ve gerçeklerimiz

Farklı bir duygu ile kavramlara verdiğimiz anlamlar da farklı olabiliyor. Veya odaklanınca, sınırlarını çizmeye çalışınca aslında ne kadar da yüzeysel olduğumuzu görebiliriz. Hayal… Nedir dersiniz? Yenilir mi, içilir mi, giyilir mi, rüyaları görülür mü, yaşanır mı, söylenir mi yoksa bir sır gibi içimizde bir yerlerde saklanmalı mı? Belki de hepsi, çünkü hepsi ile ilgili, bence

SEDAT İLHAN 25 Eylül 2022 SEDAT İLHAN

Farklı bir duygu ile kavramlara verdiğimiz anlamlar da farklı olabiliyor. Veya odaklanınca, sınırlarını çizmeye çalışınca aslında ne kadar da yüzeysel olduğumuzu görebiliriz.

Hayal… Nedir dersiniz? Yenilir mi, içilir mi, giyilir mi, rüyaları görülür mü, yaşanır mı, söylenir mi yoksa bir sır gibi içimizde bir yerlerde saklanmalı mı? Belki de hepsi, çünkü hepsi ile ilgili, bence böyle Herhangi bir yol ayrımında bize ışık olan, heyecan veren, kuvvetimize kuvvet katan, motive eden şeydir hayallerimiz, bizi biz yapan rehberimiz.

Aslı faslını geçmemesi için kısaca değineceğim. Bir genç vardır, kitap sevdalısı. Önemli gördüğü bir kitaba sahip olabilmek için denizler aşar. Dönüşünde Titanic kaderi olur. Filikaya biner, kitabı kamarada unuttuğunu anlar. Kitabı alır, geri döner ama bazı şeyler için artık çok geçtir.

Sosyal medyada okudum kısa bir süre önce. Harry Elkins Widener’in veya dünyanın en büyüklerinden olan Harvard Üniversitesi Kütüphanesinin hikayesi. „Ne yönden baksak, nasıl bir mesaj çıkarsak kendimize?“ yazdım yorumlara. Acılı öyküleri seviyoruz. Ancak ya bir öğreti aramıyoruz ya da söylemek konusunda çok istekli değiliz düşüncelerimizi.

Bir hayalim var benim de. Hadiseleri buna göre yorumlamaya çalışıyorum, tabii ki gerçeklemek için yol arıyorum böylece. İlginçtir. Belki de vazgeçmeli ulaşabilmek için. Geldiğim nokta bu. Aksi halde Yunus musun, diyorlar dostlar. Veya edebiyat yaparken buluyorum kendimi.

Edebiyat yapmak kötü bir şey değildir. Ama tiyatro olmamalı. İnanılmayan söylemler veya söylenenlerin sadece sözde kalması, kabul edilemez. Kendimize ihanet olur bu, düşüncelerimize, hayallerimize, bize…

Yakın bir zamanda dostlarla büyük bir şehire gezi düzenledik. Bir meydanda Ukraynalı çocukların savaş karşıtı gösterisine rastladık. Düşündüm. Biraz niyet okumak olacak ama öyle işte. Hayatı savaş karşıtlığı gösteriler ile geçmiş olan dostum, arka plana ukraynalı çocukları alarak foto çekilmek istemedi. Şu an tatildeyim, dedi. Evet ama savaşın tatili yok. Savaşa giden yolların da tatili yok. Savaşta çekilen acıların da…

Ben mi ne yaptım? Düşündüm. Kendimi gördüm, hayallerimin beni harekete geçiremediğini. Tabii ki yansıtma da yaptım. Eğer 100 kişi gerçekten bu savaşı durdurmak istese, yapar bunu, dedim. İnanırım buna. İspatlayamam ama böyle bilirim.

Bir başka dostumla paylaştım duygularımı. Ne yapabilirler, dedi. İnanan ve inandığını gerçeklemek için her şeyi yapabilecek olan 100 kişi ne yapabilir? Bunu cevaplamak kolay değil. Çünkü inanan bilir. Ve inanan yapar, yapabilir. Neye inanıyorsa onu…

Ağıtlar yakılıyor, destanlar yazılıyor, hamasi laflar ediliyor, bedeli ödetilecek!… Tabii ki yeni bir soykırım yapılana kadar, yeni mağduriyetler, kendi mahallemize. Oysa Habil’e ağlamak gerekir, içimizdeki Kabil’i görerek. Bir daha iyilikler ölmesin diye. Bunun mümkün olup olmadığına bakılmaksızın. Sadece hayallerimize yürümeli, adım adım.

Aksi her şey olabilir ama barış olamaz, el ele, gönül gönüle veremez insanlar, insanlık. Çünkü herkes haklı ve haklı olmak yetmiyor.

Dostlar anlatırlar. Hayranlıkla dinlerim. Bir söz söylemek mümkün değil. Yaşanmışlık var çünkü, inanmışlık. Bir ziyarete gider. Ev sahibinin arıları öldürmesini protesto eder, limoni bir durum yaşar. Erkenden sonlandırır seyahatini, geri döner. Arıların yaşamını desteklemek aslında hayatı desteklemektir, hayatımızı, bizim dünyamızı. Ama daha etkin ve doğal başka bir yolu olmalı değil mi?

Ev sahibim, doğaya saygılı bir bayan. Geçenlerde bahçesine böcekler için koyduğu su tabağına baktım yakından, bir kaç dakika. Misafiri eksik değil. Yoldan görünen veya oturulup kalkılan bölümdeki çiçekleri sular bazen. Benden de yardım ister. Kızarak giderim, niyet okumamla. Gerçekten çiçekler olsa derdi, daha neler yapabilir ki, neyi nasıl yapabilir?

Sorular, sorular… Gösteriyor ki, aslında henüz hayalimi bulabilmiş değilim. Edebiyat yaparım. Bir gün kızmadan birisine yardım edebildiğimde, belki bir gün bulurum.