Gülüşlerimiz

Gülüşlerimiz

Ciddi problem yaşadığını bildiğim dostların eski fotolarını görürüm gülerken. Bir tezat yok mu burada sizce. Gerçi bilinen bir şey bu, bir adet. Fotograf çekilirken gülünecek! Vazgeçilmezimizin kaynağı ne ola ki veya nasıl bir maslahat görüle… Gülmeye karşı değilim. İnsan gülmeli ama yürekten. Aslında belki neden güleriz diye sormalı önce. Gerçekten sadece mutluluk mudur nedeni, neden

SEDAT İLHAN 16 Kasım 2022 SEDAT İLHAN

Ciddi problem yaşadığını bildiğim dostların eski fotolarını görürüm gülerken. Bir tezat yok mu burada sizce. Gerçi bilinen bir şey bu, bir adet. Fotograf çekilirken gülünecek! Vazgeçilmezimizin kaynağı ne ola ki veya nasıl bir maslahat görüle…

Gülmeye karşı değilim. İnsan gülmeli ama yürekten. Aslında belki neden güleriz diye sormalı önce. Gerçekten sadece mutluluk mudur nedeni, neden güleriz biz?

Ben birisini düşerken görsem, gülerim mesela, rahmetli annem de böyleydi. Bazen kaza yapan insanların videolarını izlerim gülmek için, düşünmemek, gerçek hayatımdan bir süreliğine ayrılmak için. Ancak düşenin halinden memnuniyet duymak olmamalı halimiz. Kim bilir ki…

Sinsi gülüşlerimiz vardır. Ağını kurmuş bekleyen bir örümcek misali. Yere attığı muz kabuğuna birisinin basıp düşmesini gözleyen haylaz çocuk. Nedeni her şey olabilir. Bir dosttur belki de, bizi rahatsız eden dostça bir tavsiye, ikaz fısıldayıvermiştir. Bildiğimizi, işimizi bize öğretmeye kalkmıştır, hadsiz. Sen görürsün, deriz onlara… Veya rakibimiz. Rakibi alt etmek mi kolaydır yoksa kendimizi geliştirmek mi? Zor soru ama düşünülmeli.

Sonra bıyık altından güleriz. Bu deyimin kaynağını merak ettim şimdi. Bilen var mıdır? Kadınlara has bir şey değil demek ki. Oysa kadınlar daha kinci olur denilir, genelde. Yapılanı, yaşananı unutmuyorlar. Bir şekilde hıncımız vardır birilerine. Belki bizim ahımız tutmuştur. Her halukarda içimizi serinleten bir şey gelmiştir başlarına. Hem üzülmüş gibi yapar hem de için için seviniriz.

Bir de acı acı gülüşlerimiz vardır. Dosttur, evlattır, kardeştir, canımızın bir parçası, yüreğimizi vermişizdir. Ama olmadık bir nedenle arkasını dönüverdiğini görürüz. İnsan der geçeriz. Hayrolsun…

Bazen zil çalar. Geleni tahmin ederim. Sabır duaları ile açarım kapıyı. Memnuniyet maskemi takmaya gayret ederim yüzüme, gülümsemeye çalışırım. Aldanır mı ki acaba, gerçekçi görünür müyüm? Veya o anı, gelen misafirimle yaşamak neden zor gelir bana… Mazeretlerim olsa bile açmazımdır. Bir şeylerin yanlış gittiğinin en bariz göstergesi…

Herhangi bir doküman incelemeden aklıma gelivereni yazıyorum. Bence bir şey kaybetmiş olmayız. Aslolan neden güldüğümüz değildir çünkü. Herhangi bir nedenle güler insan. Kendi kendine de güler. Deliler de güler, bebekler de. Biraz etrafını seçmeye başladığında ilgimize karşılık gülücükler saçar yavrumuz. Veya oynarız çocuğumuzla. Yenilir ama kabullenemez. Önce güler sonra salar kendisini, hıçkırıklara boğulur, şaşar kalırız. Veya öyle dolarız, öyle yalnız hissederiz. Bir bitmişlik hali. Başlarız gülmeye, bazen gözyaşlarımız kuruduktan sonra…

Mutlu olan gülmez mi? Veya birileri gülerken bazıları ağlıyor olabilir mi? Ağlayanın malı gülene yaramaz denilir. Veya ocak yıkanın ocağı yanmaz. Böyle bir şeydi sanırım atasözleri…

Bence gülelim ama gerçekten, yürekten, hep birlikte. Gülüyormuş gibi yaparak kendimizi aldatmayalım. Problemlerimizle yüzleşerek çözümlere doğru adım adım ilerleyelim. Tüm sorularımıza cevaplarımızı arayalım. Ta ki, tüm duygularımızı doyuruncaya kadar. Veya mutluluğumuzun önündeki o engel her ne ise aşmak için gayret edelim. Bunun için bir şeylerin gerçekleşmesini, Birilerinin güzel sözler söylemesini beklemeyelim.

Fotolardan bahsettim. Yaşadıklarını bildiğim dostlardır referansım. Genellemek haddim değildir. Her ne kadar fotografçılar her seferinde “gülümse” hatırlatmasını yaparlarsa da, belki gerçekten mutlu oldukları anlarda fotograf çekilir insanlar…