Dinlemelerimiz – 2

Dinlemelerimiz – 2

Dinlemelerimizin anlamlı olabilmesi için anlatılan her ne ise, amacını görebilmeliyiz. Genel olarak insan içgüdülerinde bazı nedenler sayılabilir. Ancak bunları rehber edindiğimizde önyargılarımızla hareket etmeye başlamış oluruz. Muhatabımızın özelini darmadağınık edebiliriz böylece. Bunun bir karşılığı olur tabii ki. Direkt veya endirekt, eninde sonunda kaderimiz oluverir yaşattıklarımız. Anlatılanlarda genellikle fikir sormak, çözüm aramak amaçlandığını sanırız ama aldanırız.

SEDAT İLHAN 22 Kasım 2022 SEDAT İLHAN

Dinlemelerimizin anlamlı olabilmesi için anlatılan her ne ise, amacını görebilmeliyiz. Genel olarak insan içgüdülerinde bazı nedenler sayılabilir. Ancak bunları rehber edindiğimizde önyargılarımızla hareket etmeye başlamış oluruz. Muhatabımızın özelini darmadağınık edebiliriz böylece. Bunun bir karşılığı olur tabii ki. Direkt veya endirekt, eninde sonunda kaderimiz oluverir yaşattıklarımız.
Anlatılanlarda genellikle fikir sormak, çözüm aramak amaçlandığını sanırız ama aldanırız. Her şey olabilir çünkü, bilinçli veya bilinçsiz. Bizim düşüncelerimizi duymak istediğinden emin olmalı. Hatta arada bir gidişatı kontrol etmeli. Soru sorulmalı yani, onun da katılımı sağlanmalı. Süreç beraber yürütülmeli, el ele, at başı bile öne geçilmemeli. Bu bir yarış değildir zaten.
Yazıyorum ama ne kadar zorlandığımı anlatamam. Yakın bir zamanda yaşadığım diyalogun etkisi de olabilir yılgınlığım, yorgunluğum, her cümlemde yaptığım hataların bir bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmesi de… Hayrolsun.
Ağlayan ile sadece ağlanmalı. Çok ciddi bir üzüntüsü vardır, bir yakınını kaybetmiştir, ölmüş de olabilir, ayrılmış da. Bir travmadır yaşanan. Tekrar hayatın içine dönmek üzere kendi kararını verene kadar beklemeli. Arada yoklama çekilebilir tabii ki. Değişiklik teklifleri, gezi, ziyaret, aktivite vs. ama naifçe, incitmeden.
Mağduriyeti oynamak bazıları için adet haline gelmiş olabilir. Herkesin ilgi göstermesi hoş, yardım etmeleri, dinlemeleri, kritik etmemeleri. Hedeflerinin önündeki gerçekçi bir neden, mazeretten bir tık ileri. Vazifelerden azat olma, sorumsuzluk kendimize, çevremize, dostlara karşı. Vaziyet doktorluk değil ise eğer, süreci iyi yönetebilmemiz yeterli olacaktır, çözüme onu da dahil etmemiz.
“Ben senin yerinde olsam” diye başlayan cümlelerimiz çözümsüzlüğe götürür ancak. Kimse, kimsenin yerinde olamaz. Herkes kendi yaşadığını bilir sadece. O çukura bile isteye girmemiştir, memnun değildir ağlamaktan, sızlanmaktan. En azından kendisine geldiğinde utanabilir. Sözümüz acısını anlamamak, onu zayıflıkla itham etmek gibi olur. Birlikte olsak bile araya mesafeler girer. Buna benzer başka cümleler de var, “daha kötüleri de görmeli, daha kötü de olabilirdi”
Her halukarda kararı kendisi vermeli. Başkalarının söylemlerini gerçekleme şansımız çok zayıf. Çünkü inanç gerekli, sorumluluk almak. Söylediklerimiz kapasitesinin veya hayal dünyasının çok altında bile kalabilir. Alay eder duruma düşebiliriz. Ya çok yukarısında ise, algısı ne olabilir?
Aslında belki de sadece sesli düşünmeye ihtiyacı vardır. Bir odaya çekilip kendi kendisine tüm her şeyi masaya yatırmak bir garip gelmiştir. Bizi şahit tutmak istemiş olabilir. Bu ihtimali her zaman köşede, yanı başımızda tutmalı, aklımızdan çıkarmamalı.
Söylemlerimiz üçüncü kişiler hakkında ise eğer, sadece kendimizi haklı gösteren deliller sunuyor olabiliriz. Böyle devam eden sohbetimiz çözümsüzlüğe götürebilir bizi. Yaşanan herhangi bir problemin tek taraflı olması mümkün değildir. Ve söylenenin kat be kat fazlası söylenmeyenleri görmeli. Asıl nedeni kendisi bile bilmeyebilir hatta. Bir birikmişlik, bıkmışlık, yılmışlık, yorulmuşluk vardır. Ve konuyu anlayalım veya anlamayalım, ağzımızdan çıkan bir tasdik sözü, onun kararını etkileyebilir. Karar her şey olabilir. Her şey demek her şey demektir…
Neler yazdım ben, oldum tekrar okuyunca. Dinlemek bu kadar mı önemli, ciddi, hassas bir şey. Doğru ise hiç dinlemiyor muşum diyebilirim hatta. Var mıdır sizce bunun bir bedeli? Veya dinlemek zorunda mıyım ki…
Dinlemek en fazlaca yaptığımız bir davranış. Ailemizi, eşimizi, evlatlarımızı, annemizi, babamızı, dostlarımızı, elemanlarımızı, yöneticilerimizi, müşterilerimizi, tedarikçilerimizi, herkesi dinleriz. Ve sadece kendi aradıklarımızı buluruz, kendimizi ararız. Tabii ki ciddi bir farkındalık sahibi değilsek. Böylece hayatımızı yönetiriz. Hedeflerimize ulaşmamız, mutlu mesut yaşamamız buna bağlıdır, bu davranışımızdaki performansımıza. Kararlarımız buna dayanır… Öğreniyorum diyerek teselli bulurum ben.