Deprem

Deprem

Yakınlarda yine kendisini hatırlattı Düzce’de. Ve devam eden günlerde sürekli gündemde kaldı. Sosyal medyanın azizliği de olabilir tabii ki bu. Bir kez baktık mı, sürekli aynı konular geliyor önümüze. Sanıyoruz ki herkes bunu konuşuyor. Kalem ferman dinlemiyor. Girişi ne için yapmıştım ben, oldum şimdi. Dokunmadan geçemeyeceğim. Zaten akışına sohbet ediyoruz. Sosyal medyanın azizliği. Birçok dostum

SEDAT İLHAN 17 Ocak 2023 SEDAT İLHAN

Yakınlarda yine kendisini hatırlattı Düzce’de. Ve devam eden günlerde sürekli gündemde kaldı. Sosyal medyanın azizliği de olabilir tabii ki bu. Bir kez baktık mı, sürekli aynı konular geliyor önümüze. Sanıyoruz ki herkes bunu konuşuyor.

Kalem ferman dinlemiyor. Girişi ne için yapmıştım ben, oldum şimdi. Dokunmadan geçemeyeceğim. Zaten akışına sohbet ediyoruz.

Sosyal medyanın azizliği. Birçok dostum var sanırız. Hatta herkes benim gibi düşünüyor, görürüz. Ama öyle değil işte. Benim düşüncem bu. İspat etmek için tezlerimi sunmak istemiyorum. Herkes neyi görüyorsa gerçeği odur. Çok farklı şikayetlerimiz olabilir. Beklentimiz ise aynı. Çözüm de aynı aslında.

Bir tezim vardı. Birlikte yaşananların etkisi az olur. Fakirler zenginleri hiç görmese fakir olduklarının farkına varmazlar. Aynı durum zenginler için de geçerli tabii ki. Ama deprem gibi doğal afetlerde böyle olmuyor. Direkt yaşayan veya yaşamayan herkes etkileniyor, korkuyor, ürperiyor, üzülüyor, belki de bazıları geçmişinin muhasebesini yapıyor… Neden?

Hemencecik aklıma geleni aktarayım. Siz de düşüncelerinizi yazarsanız, hep birlikte, olaylara daha geniş bakma yeteneği kazanabiliriz. Hayrolsun.

Bir kaza olduğunda birilerini suçlamak kolay. Dikkatsizdir, uykusuzdur, tecrübesiz, bana bir şey olmaz… Ama deprem gibi doğal afetlerde böyle bir etken bulma, teselli olma şansımız yok. Her ne kadar etkilenen çok fazla insan olsa da yaşadıklarımızla yalnız olmadığımızı bilmek duygularımızı hafifletmiyor. Belki de bazı hassas ruhlar için artıyordur, kim bilir ki…

Evet, depremde hissettiğimiz şey, acizliğimizdir. Her ne kadar kainatımızın çapını bilsek de henüz galaksimizi tam olarak tanımıyoruz. Diğer gezegenlerde yerleşkeler kurmayı planlıyor olsak da götüreceğimiz şey, insanlığımız ise? Çözüm beklemek reel olabilir mi…

Depreme karşı dayanıklı binalar yapmak tahribatı azaltabilir. Zaten gelmeye çalıştığım yer de burası. Neden yapamıyoruz? Veya sebep midir, sonuç mudur, başlangıç mıdır, son mudur…

Bekledim ancak belki de yıkılan bina olmaması nedeniyle birileri çıkıp yaşanılanlardan günahkarları(!) sorumlu tutmadı. Tabii ki, ben de ikaz olarak görürüm, her şeyden ders çıkarmalı insan ama kendisi için.

Depremin nedenleri, mümkün ise olmaması için yapılabilecekler, sınır tanınmadan araştırılmalı. Tabii ki, etik kurallar önemli. Zararın azaltılması, mümkün olduğunca sıfırlanması için yapılabilecekler önceliklenmeli. Sağlam binalar, eğitim, bilinçlendirme vs… Yaşanacak olan yaşandı ise, ağlayan ile ağlamak olmalı halimiz.

Gelmek istediğim yer tam da burası işte. Deprem bir felakettir ama asıl musibet insanın kendisini, kendi yapacaklarını unutmasıdır, görmemesidir, görme melekesini yitirmesidir.

Başkalarını suçladığımızda, çözümleri başkalarından beklediğimizde, gemimizi kurtarmaya gayret ettiğimizce, bencilliğimizle, bizi sokmayan yılanlara dualarımızla…

Ol deyince oluverecek aldanmışlığımızla, söylemlerimizle hallenmeden ne yazık ki yolun sonu aydınlık olamaz.

Deprem her yerde, her zaman. Haberler cehaletin akıttığı gözyaşları ile sırılsıklam…

Yaşanılan her ne var ise içimiz sızlamadığınca, ders almadığımızca yol veriyor olabiliriz. Kendi dünyamızda izlerini aramalı. Çözüm biziz, kendimiz için…