Cehennem ayetleri

Cehennem ayetleri

Kuran ile ciddi ilgilenmeye başladığımda ilk sorularımdan birisi Cehennem ayetleri ile ilgili idi. İslamı araştıran bir dostum şu sıralar Kuran meali okumakta. Onun da ilk değerlendirmesi aynı oldu. Tesadüf olabilir mi, yoksa burada bir açmazımız mı var? İnsanlığımız, kolaycılığımız söz konusu olabiliyor, pek çok konuda, genelde… Ele aldığımız bir kavramı mevcut duruma göre, dar dairede

SEDAT İLHAN 24 Aralık 2022 SEDAT İLHAN

Kuran ile ciddi ilgilenmeye başladığımda ilk sorularımdan birisi Cehennem ayetleri ile ilgili idi. İslamı araştıran bir dostum şu sıralar Kuran meali okumakta. Onun da ilk değerlendirmesi aynı oldu. Tesadüf olabilir mi, yoksa burada bir açmazımız mı var?

İnsanlığımız, kolaycılığımız söz konusu olabiliyor, pek çok konuda, genelde… Ele aldığımız bir kavramı mevcut duruma göre, dar dairede değerlendirebiliyoruz. Doğru sonuçlara ulaşmak beklenemez. Olması gereken şey, bu kavramın tüm insanlık için ne ifade ettiğinin masaya yatırılmasıdır. Tüm insanlık demek, gelmiş geçmiş tüm toplulukları kapsamakta. Bu aşamada referans değerleri zikretmeye gerek var mı, bilemedim. Çünkü zaman çizelgesinde bir yerlerde doğruya teğet geçilmiş anlar olabilir.

Aksi her şey olabilir ama istediklerimize ulaşmamız mümkün olamaz. Karl Marx, din halkın afyondur, der. Bu sözü ilk duyduğum zamanlar çok itici gelmişti. Ancak şimdi kabul ediyorum ki, din pek çok insan için afyonudur. Ama bu sözüm, ihtiyaç olmadığını düşündüğümü göstermez.

Tarihe baktığımızda her devirde, bir yerlerde, dinin yönetim aracı olarak kullanıldığı görülebilir. Her toplum için, her din ve akım için aynı şeyleri söylemek mümkün. Demektir ki, insanlığın problemlerinin ortak noktası din değildir, insanın kendisidir.

Burada çok kritik bir sorum var. Cevabını henüz bulabilmiş değilim. İnsanlar mı biliyorum diyenleri ifsad eder yoksa bilenler mi insanları? Cennete giden yol o kadar net tarif edilmiş ki, Cehennemlikleri hemencecik biliveriyoruz(!) Çoğunluğumuzun beklentisi ne yazık ki bu. Okumuşlarımız da bunu yapıvermeye çok meraklılar. Kimin kimi ifsad ettiği belki önemli değil. Ama net olan bir şey varsa, gidişatın hayır olmadığıdır.

Avrupa’daki bir dostumun kızı sormuş. Neden Müslümanız? Ne cevap verebilirdi sizce? Hristiyanların veya diğerlerinin açmazlarını açıklasa kızı yeterli bulur mu ki? Veya Müslümanlığın onlardan üstünlüğü ne ola…

Bir aralar dostlarım, fazlaca sorguladığım için bana, bu gidişle din değiştirirsin, demişlerdi. Bir an düşünerek, tereddüt etmeden, neden olmasın, deyiverdim. Bana, “Hüküm Allah’ındır” ayetinden daha ileri bir kriter versinler, hemen değiştirebilirim.

Evet, bu ayete, inandığımız Allah’ın mutlak kudret olması cihetiyle yaklaştığımızda yapılan ne olursa olsun ceza vermemiz, kötülememiz ve hatta medh-i senalar düzmemiz mümkün olamaz. Meydana gelen hadiselerin en hafif zararla sonlandırılması kesinlikle çok önemli. Ancak herhangi bir kazanın olmaması için yapılabilecekler atlanılmamalı. Masumiyeti aramak böyle bir şey olmalı. İyiye iyi demek güzel olabilir. Ancak iyi olmak hatta iyiye yol olmak esastır.

Nesimi’nin hikayesini bilirsiniz. Onun hükmünü veren zamanın müftüsü, kanının pis olduğunu, nereye temas etse kesilmesi gerektiğini söyler. Kader bu ya, kendi parmağına kan bulaşır. Sadece yıkamakla yetinir. Samimiyet?

“Gah giderim medreseye, ders okurum Hak için.

Gah giderim meyhaneye, dem çekerim kime ne?

Sofular haram demişler bu aşkın şarabına.

Ben doldurur, ben içerim, günah benim kime ne?”

Nesimi’den bir beyit.

İlginç değil mi? Ne kadar da güncel duyguları ifade ediyor. İnsanlığın açmazları hiç değişmemiş, tarih sürekli tekerrür ediyor. Bugün de pek çoklarımız diğerlerinin hatalarını, günahlarını hesap eder durur. Oysa Kuran’da pek çok kıssada resmedilen Cehennemlik karakterler Allah’a inanmıyor değiller. Aksine imanları, bilgileri ile diğerlerini küçümsüyorlar. İblis bunların en bilineni.

Özetle birilerinin, bize benzemeyenlerin, bizim gibi düşünmeyenlerin Cehennemlik olduğuna dair düşüncelerimizle, velev ki dile getirmeyelim, dünyamızı Cehenneme çeviriyoruz. Ve ahiretimizi tehlikeye atıyoruz. İnsanlarla Allah’ın arasına giriyoruz. Onların yol bulmalarına engel oluyoruz. Ve belki de bize inat, isyan ile, günah benim, sana ne, dedirtiyoruz. Oysa en azından bazılarının farklı derinlikleri bile olabilir.

Dostların dostlara, bana, bize ulaşmayan mesajları… Dünyamızdaki kaosun en temel nedeni olsa gerek. Tabii ki bilmek yetmiyor.