Başkasının kelimeleri

Başkasının kelimeleri

İle iletişim kurmak? Nasıl algılamalı bunu, bilemiyorum. Veya neden rahatsız oluyorum ki?

SEDAT İLHAN 10 Aralık 2023 SEDAT İLHAN

Yazdıklarımı bir dost ile paylaşıyorum ve düşüncelerini soruyorum. Kendi bakış açımı test etmektir niyetim. Belki biraz da öğretmek, itiraf edeyim. Haddim değilken, yeteri kadar öğrenmeden, muhatabım öğrenmek istemedikçe… Bu nedenle aksi ile cevabımı alıyorum. Rabb’im Allah.

Hemen referans kaynaklardan konu ile ilgili bölümler önüme düşmekte. Belki aynı şeyi tanımlamaktayız. Veya daha farklı seviyeden bakıyoruz hadiselere ve farklı şeyler görmekteyiz. Öğrenmem gerekenler vardır. Bu kesin. Her ne kadar nefsimi temize çıkarmayarak suçlu ilan etsem de öğrenmeye kapalı olduğumu düşünmüyorum.

Koca koca alimleri karşıma dikiveriyorlar. Onlar bizatihi söylemeseler de eserlerini okuyanların lisanı bunu haykırmakta. İki tip insan var. İnanan ve inanmayan, Müslüman ve kafir?

Bu tür dostlardan öğreneceğim bir şey var ise o da neyin yapılmaması gerektiğidir.

Özetle söylemem gerekirse, hazırladığım bir çalışma hakkında dostun görüşünü sordum. Önemsiyorum. Çünkü bir bilinmeze yelken açıyorum sanki. Ulaşabilirsem oralarda biryerlerde dostlarla beraber olabilirim, ulaşabilenlerle…

Hazırladığım slaytın her cümlesinde değil, belki kelimesinde de değil, her harfinde sonsuzluğa açılan bir yol var. Hayatın içinden kopmama gayretiyle. Çünkü sonsuzluk bir hedef, bir bakış açısı olabilir ancak adımlarımız ile anlamlı. Düşe kalka, bir çocuk saflığı, merakı, denemeleri…

Yok, diyor soruyorsan dinleyeceksin. Allah diyeceksin, kulluk, ibadet vs. Kaynaklarda da yazılmış zaten. Neden uğraşıyorsun ki öyle sonsuzluk falan, ne bulacaksın orada? Niyetini bilemem ama hissettiğim duygular bunlar. Beynime sığdırdığım kainatı, insanı, insanlığımı yazıyorum yazılarımda. Kendi kelimelerimle. Birisi çıkıverse, yanlışsın dese ve kendi tezini sürse önüme, dünyaları bana bağışlamış olacak, ama…

Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Bilen söylemez, demişler ama ben bilsem söylerim.

Sonsuzluğa ulaşma, sonsuzlukta yaşama nasıl bir şey olur, sadece tefekkür ediyorum. İyi ve kötü diye bir şey olmamalı mesela, çirkin ve güzel yoktur. İman bile yoktur denebilir. Ama ne vardır, bilmiyorum.

Sonsuzluk… Soyut bir kavram olarak ütopyalarımızı süslemekle yetinmediğimizde anlarız ki, tüm arzularımız, problemlerimiz için tek çözüm budur. Herkesin aradığı şey budur çünkü. Bazılarımız içinde, kendi öz benliğinde arar, bazılarımız ise bulmuş olanların atmosferinde nefes almakla yetinir. Tercihleri kritik etmek hakkımız değil.

Çünkü sonsuzluğa ulaşmadan sevemeyiz, veremeyiz, affedemeyiz, dinletemeyiz. Hasbelkader bir hadiseye el atsak çözümlerimiz bazılarını memnun ederken bazılarını isyanlara sürükleyebilir.

Rahatsız olduğum şey nedir sizce? Dostumun benimle muhatap olmak yerine referans göstermesi mi? Kendi düşüncelerini aktarmayı tercih etmemesi mi yani. Aktardığı pasajlar benim sorularıma cevap olabilir mi? O kitapları yazanlara sorularımı sormuş olsam nasıl bir cevap alırdım ki? Başkalarından alınan cevaplar ile yürekler sakinleşebilir mi?

İçerik ne olursa olsun, iletişimin en temel kuralını görüyor, tecrübe ediyorum. Anlamadan anlatamayız. Anladım mesajı vermeden muhatabımızın dinlemesini bekleyemeyiz. Güldüm. Trajikomik çünkü. Ama halimiz bu.

Anlamadan neyi anlatıyoruz yahu! Veya sonsuzluğu hedeflemeden anlamak mümkün olabilir mi?