Kendimiz olma yolculuğuna başladığımız andan itibaren en fazla karşılaştığımız zorluk ya iç konuşmalarımız yada dışarıdan bize yapılan olumsuz telkinlerdir. İç sesimizin kaynağında zihnimizin herbir durum ve olaya ve özelliklede kendi benliğimize yüklediği olumsuz anlam konuşması varken, dış sesin kaynağında ise, özgür olmamızı engelleyen, sınırlarımızı ihlal eden, saygı göstermeyen başta bize bakım veren aile üyeleri, yakın
Kendimiz olma yolculuğuna başladığımız andan itibaren en fazla karşılaştığımız zorluk ya iç konuşmalarımız yada dışarıdan bize yapılan olumsuz telkinlerdir.
İç sesimizin kaynağında zihnimizin herbir durum ve olaya ve özelliklede kendi benliğimize yüklediği olumsuz anlam konuşması varken, dış sesin kaynağında ise, özgür olmamızı engelleyen, sınırlarımızı ihlal eden, saygı göstermeyen başta bize bakım veren aile üyeleri, yakın akraba vb olmak üzere içinde bulunduğumuz sosyal çevremizdir.
Adeta zehirli bir papağan gibi aynı şeyleri tekrar edip duran bu sese herbirimiz ara ara veya sıklıkla muhatap olmuşuzdur. Genel anlamda tekrar eden iç sesimiz ve etrafın bize uygun gördüğü bu kalıp söylemlerine ‘Zehirli Papağan Metaforu’ adını vermekteyiz.
Papağan Metaforu, sürekli size başaramayacağınızı söyleyen ‘’başaramayacaksın, sen beceremezsin, aptalsın, akılsızsın, yine unuttun’’ gibi olumsuzlukları boca eden yaklaşımın adıdır. Evet bize tüm bu olumsuz şeyleri kim söylüyor. Biraz durup düşündüğümüzde ya çocukluğumuzda bize sıklıkla kullanılan olumsuz telkinlerin iç sese dönüşmesi ya da etrafımıza aldığımız ve rehberimize kayıtlı kişilerin olduğunu farkedebiliriz.
Belki, bir çoğumuz bugün etrafındaki kişileri gözden geçirdiğinde zehirli papağanlarını daha iyi görme imkanı bulabilir. Bu kişilerin ortak özelliği; felaket senaryoları üretmekteki maharetleri ve temas ettikleri kişileri demoralize etmeleridir. Ayrıca bu kişiler kendileri ile de barışık değillerdir.
Huzur, mutluluk, başarı gibi değerler bu kişileri oldukça rahatsız eder. Dış ses daha çok kişinin sosyal çevresinde oluşan veya oluşturduğu kişilerin çok fazla kendisine yönelik olumsuz tekrarlarından kaynaklı ve zamanla kişide oluşturduğu negatif etki alanıdır.
Dış sesin etkisi belli bir yaştan sonra daha kolay kontrol edilebilir. Yani kişi, sınırlarını çizmeye başlamasıyla kendi farkındalığınıda kazanmaya başlar. Neyin kendisi için iyi ve neyin kötü olduğunu farkeder. Bu nedenle kişi, kendi olma yolculuğunda attığı her adımla kendisini engelleyen zehirli bir papağanından kurtulmuş olur.
Ama iç sesin oluşmasında, kişinin öncelikle çocukluk dönemine ait kendisine yönelik negatif söylemlerin sıklığı ile kişilik, kimlik inşaası döneminde sosyal çevresi ve eğitim veren bireylerin olumsuz tavır ve tutumları oldukça etkilidir. Bu etki kişide zamanla kendine, öz saygısına yönelik zihninde tekrar eden zehirli papağanın konuşmasına dönüşmüştür.
Dolayısıyla olumsuz iç sesin insanın bilgi, yetenek ve motivasyonu önemli derecede azalttığını, kırdığını görebiliriz. İç seste kişinin kafasının içinde dolaşan ve tekrar eden olumsuz ön kabullu düşünce tekrarları vardır. Ve bu tekrarlar kişiyi felç eder.
Zehirli papağanın etki alanına girmiş kişiler bu sorunlarıyla nasıl başedebilirler?Öncelikle; zehirli papağanın, hem içimizde hem de dışımızda susmuyor olmasını ve bizi hep olumsuza yöneltiyor olmasını sorgulamakla işe başlamalısınız.
‘’Benden kaynaklı bir şey var mı ve ben bu olumsuz seslere karşı ne yapabilirim?’’ sorusu ilk adımı olacak. Sonra sorunu kabullenmeli ve çözümün kendisini eğitmekte olduğunu görmeli. Kişinin kendisini gelişitirmesinin ilk adımı, farkındalık düzeyini geliştirmek olmalıdır. Yani, ‘’beni ne mutlu eder ne etmez, ne yaparsam kendimi iyi hissederim veya etmem, ne bana iyi geliyor, ne iyi gelmiyor’’ gibi sorunların cevabını kendi içinizde bulup farkındalık düzeyini artırmalı.
Her bir gelişiminiz olumsuz seslerin azalmasını sağlayacaktır. Şunu da bilmekte fayda var. Hayatın akışı içinde olumlu durumlar gibi olumsuz durumlarında olabileceğini kabul etmeliyiz. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Bir yanımızın güçlü olması her yanımızın güçlü olacağı anlamına gelmez.
Son olarak da, kendinize ilgi ve iltifatta bulunmanız sizi değerli ve güçlü hissettirecektir. Arka planda bu bakışın anlamı şudur; ‘’kendimi olduğum gibi kabul ediyorum ve seviyorum’’. Yani zihninin neyi önemseyip neyi önemsemeyeceğine, etrafına kimi alıp kimi almayacağına kendin karar vermelisin.
Bir süre sonra, zehirli papağan yerini sevimli, sizin kendinize söylenmesinden mutlu olduğunuz şeyleri söyleyen bir kuş olmaya dönüşecektir. Bir insan kendisine neyi yakıştırıyorsa, kimi yakınına almak istiyorsa kendisini öyle şekillendirecektir. Sınırlarınızı gözden geçirin. Gerekirse sosyal çevrenizi ve yaşadığınız yeri değiştirin.
Unutmayın!.. Hayatta her bir insanın başardığı ve mutlu olduğu mutlaka bir iş ve özelliği vardır.
Şimdi kaldığınız güzel bir duygudan ve güzel bir yerden ilkadımı atarak tekrar başlayabilirsiniz…