İklimlerin, insan sağlığı ve psikolojisi üzerinde etkisi bilinen bir gerçektir.
Yaz mevsimi sıcak havanın en etkili olduğu mevsimdir. Bu mevsimde özellikle yaşlı ve çocukların çok daha dikkat etmeleri gerekir. Bunun yanında kalp hastalarının, tansiyon hastalarının da sıcak havalardan olumsuz etkilendiği bir gerçektir. Bir de bu mevsim evliliklerin en yoğun olduğu mevsimdir.
Havaların sıcak olması ile bireylerin ‘gaza gelmesi’ veya ‘sazan gibi atlaması’ arasında bir bağlantı var mı yok mu bilimsel bir araştırma bilmiyorum. Ancak, sanki havanın ısınmasıyla insanların duygusal tepkileri, eylemleri, ani refleksleri bir kaç kat daha artıyor gibi. Fakat, ortadoğu ve doğu toplumlarında duygusal bir yapının hakim olması bilinen bir gerçektir. Bu toplumlarda, akıldan ziyade duygular davranışları yönetir. Yazının ironi kısmından ziyade insan ilişkilerinde ‘gaza gelme’ ve ‘sazan gibi atlama’ davranışların temelinde, duygusal tepkilerin kontrolsüz ve düşüncesiz bir şekilde ortaya çıkması yatmaktadır. Çabuk gaza gelen herşeye düşünmeden, tartmadan cevap yetiştirmeye çalışan, ani tepkiler veren bireyler, özellikle çift ilişkilerinde ve sosyal insani ilişkilerinde olumsuzluklar yaşar. Sorunun ne olduğunu tam anlamadan dinlemeden hemen karar alan, yargılayan kişilerin sıkça özür dilemek zorunda kaldıklarını yada kalacaklarını söylemek mümkündür.
Her türlü ilişkide, ani kararlar vermek veya sinirle yapılan bir hareket partnerin güven duygusunu zedeler. Duygusal kontrol yerini kontrolsüzlüğe bırakır. Zamanla bu güven erozyonu ilişkilerde iletişim problemlerini tırmanı yöneltir. Yanlış anlaşılmalar, tartışmalar ilişkilerde daha sık görülmeye başlar.
Gaza gelme ve düşünmeden hareket etme, ilişkide sürekli bir stres ve gerginlik kaynağı olabilir. Partnerler, ne zaman ne olacağını kestirememenin kaygısını yaşarlar. Duyulan bir haberin, görülen veya izlenilen bir şeyin üzerine gösterilen ani tepkiler, olayın hemen tarafı olmasına sebep olabilir. Bu tür yapıdaki bir partner ile uzun soluklu ilişki geliştirmek diğer taraf için hiç de kolay olmaz.
Peki gerek doğu toplumu olan bizlerin gerekse de yapısal gaz yükü fazla olan bireylerin çift ve arkadaşlık ilişkilerinde nasıl bir yol izlemeleri gerekir ki ‘sazan gibi atlamaktan’ kurtulsunlar.
Öncelikle her bir birey ‘Empati Eksikliğini’ gidermeli. Çünkü empati eksikliği, ilişkilerde duygusal bağların zayıflamasına neden olur. Kişinin, karşısındaki kişinin duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışması, gayret göstermesini gerektirir. Neden olmasın, olabilir, birde bu açıdan bakayım gibi kendini esnetici bakış açılarını geliştirmeli.
Daha sonra ‘Duygusal Farkındalık’ adını verdiğimiz konuya odaklanması gerekir. Yani, kendi duygularının farkında olmak ve bu duygulara uygun tepkiler geliştirmeyi öğrenmek gerekir. Profesyonel destek almak, nefes egzersizleri yapmak, yürüyüş yapmak, kendine zaman ayırmak gibi teknik ve destekler ile gaza gelmenin ve sazan gibi atlamanın önüne geçilebileceğini söyleyebiliriz.
Yazıma son verirken sizleri Orhan velinin; ‘Beni bu güzel havalar mahvetti’ şiiriyle başbaşa bırakıyorum..